Louis sessizce kapıyı açıp eve girdi. Geç olmuştu, Harry uyuyorsa onu uyandırmak istemezdi. Ama düşündüğünün aksine Harry uyumuyordu, mutfakta sessizce dondurma yiyordu. "Ben geldim." dedi.
Harry Louis'nin sesini duyunca bakışlarını dondurmasından çekip ona baktı. "Louis!" deyip sarıldı. Louis de karşılık olarak sarıldı. "Meraktan çatladım."
"Özür dilerim." Boynunu öptü. "Toparlan gidiyoruz."
Harry geri çekildi. "Nereye?"
"Yukarı."
"Yukarı?"
"Bizim kata." dedi basitçe omuz silkerek.
Harry tek kaşını kaldırıp sorguladı. "Louis, bana yakın olmak için üst kattaki evi mi aldın?"
Louis kıkırdadı. "Yukarı derken, Tanrı katından bahsediyorum. Baş Tanrı ile konuştum, seni koruma altına almamız gerek. O yüzden bende kalacaksın."
"Oha! I-ı. Ben gelemem oraya bensiz git."
"Ne demek gelemem?"
"Louis sen delirdin mi? Tanrı katından bahsediyoruz. Ben faniyim, oraya gelirsem ne olur düşündün mü? Seni nasıl sorgularlar."
"Ben Tanrıyım. Kimsenin beni sorgulama şansı yok." Harry'nin bir şey demesine izin vermeden yatak odasına çekiştirdi. "Sen otur, ben toplarım." Sevgilisini yatağa oturttuktan sonra dolapdan bavulunu çıkardı. Yatağa yerleştirip fermuarını açtı.
"Bir bakalım ne koyacağız." Biraz düşündü. "Evde giymen için altı tane tişört. Üç tane gri, bir tane siyah eşofman altı, üç siyah kot. Sonra bir tane hırka, üç tane sweatshirt koyuyorum." Bakışlarını Harry'ye çevirdi. "Takım elbiselerin nerede?"
"Ne yapacaksın takım elbiselerimi?"
"Sevgilim, bizim katta erkeklerin hepsi takım elbise, kadınlar da aynı şekilde güzel, etkileyici elbiseler giyer. Hele ki Tanrı ve ya Tanrıça ise daha da önemlidir giydiklerin."
"Sen şimdi orada her gün takım elbise mi giyiyorsun?"
"Evet."
"Ve sen benim önüme hiç takım elbise ile çıkmadın, öyle mi?" dedi ciddiyetle.
"Evet?"
"Ne demek evet? Beni, seni takım elbise ile görmekten mahrum mu ettin?"
Louis güldü. "Takım elbiselerini sen çıkarırsın, ben kırıştırırım falan." Eğilip alt çekmeceyi açtı. "Beş tane çorap, altı tane iççamaşırı." Göz kırptı. "Malum seni çok ıslatacağım."
Harry güldü. "Sapık."
"Sapık değilim." Harry'nin üzerine eğilip dudaklarını öptü. "Sadece sevgilisini arzulayan biriyim. Bu beni sapık yapar mı?"
Harry ellerini Louis'nin yanaklarına yerleştirp üzerine çekerken mırıldandı. "Sanmam."
•••
"Louis, çok gerginim."
"Gergin olmanı gerektirecek bir durum yok ki."
"Deli misin sen? Şuan evine gireceğim, evde kardeşlerin var. Tamam, Lottie'yi tanıyorum ya ikizler? Onlara ne diyeceksin? Beni gördüklerinde verecekleri tepkiyi hayal edemiyorum bile."
"Saat geç oldu, büyük ihtimal kızlar uyumuştur. Uyumasalar bile Lottie ile konuşup herşeyi anlattım ben, onları uyarmıştır. Seni rahatsız etmeyecekler."
"Ay yok sen harbi salaksın." diye isyan etti Harry. "Aptal, kardeşlerin neden beni rahatsız etsin? Aksine ben onları rahatsız ederim diye gerginim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
only the brave // larry stylinson
Fanfic"Ne o? Aynan benim gibi birini görmedi mi?" Harry'nin konuşması ile Louis şaşkınlığını bastırarak cevapladı. "İnan bana aynam çok kişi gördü ama senin gibi eşsiz birini görmedi." tanrı!louis | fani!harry [ büyük ihtimalle en az on, en fazla on beş b...