1

6.2K 286 599
                                    

Genç kız oturduğu yerden arkadaşlarının dediklerine gülümsüyordu. Gözleri ona değdi James Potter'a. Biricik aşkına. Derin bir nefes aldı ve önüne döndü.

Dikkatle arkadaşı Tina'yı dinledi. Yeni sevgilisinin ne kadar zengin olduğundan bahsediyordu. Gözlerini devirmemek için kendini sıktı. En son Tina'nın 'her şey paradır' dediğini duydu.

Peki ya aşk, sevgi, merhamet bunlar neredeydi?

"Dediklerini doğru bulmuyorum Tina. Zaten senin tek başına ayakta durabilen biri olman gerekir. Parayı görünce havlıyorsan gel bizim eve köpek olarak işe başla" dedi soğukça. Tina neredeyse morararak önüne döndü. Yan masadan gelen sesler genç kızın dikkatini dağıttı.

"Duydun mu, Patiayak? Köpek olarak işe başlamaktan bahsetti"
"Duymaz olur muyum Çatalak. Sen de köpekleri çok seversin ya o yüzden dikkatini çekti herhalde"
James alayla
" Ya ya ne demezsin. Hatta bir tane siyah köpek var kesin kuduz ama bayılıyorum ona" dedi. Hep beraber güldüler. Komik olan neydi? Tina daha da dayanamamış olacak ki ayağa kalktı ve koşarak çıktı. Bütün salondan fısıltılar yükselmeye başlamıştı bile. Ashley göz devirdi. Sadece bir kızın bir erkeğin eline bakmadan yaşaması gerektiğini düşünüyordu. Tina ile birinci sınıfta tanışmışlardı. Ama Ashley onu hiçbir zaman kelimenin tam anlamıyla sevememişti. Bunu belli etmekte de hiç sakınca görmüyordu. Tina ise ısrarla Ashley'in peşinde dolanıyordu.

"Seninle çıkmaktansa bir mürekkep balığı ile çıkarım Potter! Beni rahat bırak!" sesi düşüncelerini dağıtmıştı.

Evans. James'in yıllarca platonik olduğu kızıl güzel. Severus Snape'in arkadaşı, iksir dersinin en başarılı öğrencisi. Gryffindor binası altıncı sınıf.

Ashley tiksinir gözlerle baktı Evans'a.

Ashley üçüncü sınıftan beri James Potter'dan hoşlanıyordu.

James sadece kızıl güzeli seviyordu.
Evans'ı.
Gryffindor'un prensesini.
Profesörlerin gözdesini.

Ashley dönüp kendine baktı.
Ashley Sandra.
Melez.
Elleri ve ayakları var ve yürüyebiliyor. Başka bir özelliği yok.
Saçları koyu kahve. Gözleri gibi.
Derslerde o kadar da iyi değil.
Sınıf başkanı hiç değil.
Kalbi var ve atıyor.

James için.

İkisi için.

Ne de olsa James'in de kalbi Evans için atıyordu. Bu durumda James'e ne kalırdı ki?

Bir kalbi olmadan nasıl sevebilirdi ki?

Gözlerini hızla James'ten çekti.
Yakın bile değillerdi.
Arkadaş bile değillerdi.

Bu acı gerçekle hemen apar topar masadan kalkıp kütüphaneye uğradı.

Ödevleri vardı yapılması gereken.

Kalbi vardı sevilmesi gereken. Ama Ashley herkesin onu sevmesini istemezdi. Sadece James sevse yeterdi. Ki buna hakkı olduğunu da düşünmüyordu. Sonuçta o da Evans'ı seviyordu değil mi?

Derin bir nefes aldı. Neydi bu kurt adamların özellikleri? Hiç bir fikri yoktu. Sıkıntıyla saçlarını çekiştirdi. Ödev yapamayacağını anlayıp kitapları geri yerine koydu.

Dersi vardı girmesi gereken. Dinleyip, not tutması.
James'i vardı izlemesi gereken. Ama öyle sıradan bir bakış atmak da olmazdı. Bolca aşk dolu, şefkat ve merhamet dolu bakışlar ile.

Slughorn yüzüne adeta yapışmış olan babacan gülümsemesi ile sınıfa girince herkes sustu. Yine bir iksir yapıyorlardı. Ashley malzeme dolabına ilerledi. Bir yandan da unutmamak için malzemeleri tekerleme gibi söylüyordu. Eşyalarını kucağına doldurduktan sonra en üstteki malzemenin yere düşününü izledi. Yenisini almak için çok geçti. Üzgünce bir adım attı ama ela gözleri gördü. Yerdeki malzemeyi alıp "sanırım bu senin?" demişti. Ashley hafifçe tebessüm edip bir teşekkür mırıldandı. James malzeme yığının üstüne koyarken Ashley ona hayranlıkla bakıyordu. Sonra kendine geldi ve hafif bir tebessüm edip sırasına oturdu. İksir eşi Severus Snape zaten onun iksire ellemesine izin vermiyordu. O da James'i izledi.

Ay YüzlüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin