20

1.5K 154 71
                                    

Bugün büyük gündü! Dün mektubunu yolladıktan sonra yine bütün derslerine girmiş akşam yemeğinden sonra da yasak saat gelene kadar ders çalışmıştı. Ders çalışmaya bayılıyor değildi ama her boş anında James Potter'ın ela rengi gözleri, yuvarlak gözlüklerinin ardından Ashley'e bakıyor, saçlarını yavaşça eliyle dağıtıyor ardından da muzip olmayan sıcacık bir gülümseme gönderiyordu Ashley'e. Ashley ise bu hayalleri kurup deliriyordu. Buluşması vardı ve buluşmadan önce delirmek gibi bir niyeti yoktu. Sabah erkenden kalkmış yıkanmış, saçlarına şekil vermiș, yüzüne bakım yaptıktan sonra üstüne hafif bir makyaj yapmıştı. Ardından kahvaltısını edip hızlıca hazırlanmaya kaldığı yerden devam etmişti. Şimdi yaklaşık kırkıncı kombinini deniyordu. Hâlâ hoşuna gitmeyen bir şeyler olduğunu aynada kendini süzerken fark etti. Koyu kahve saçları göğüsünün hemen altına gelecek kadar uzundu. Hafif dalgalı yapmıştı bugüne özel ve yaptığı bakımlar sayesinde saçları adeta parlıyordu. Yüzünde buluşma olacak diye bir haftadır bakım yaptığını ürünler sayesinde sivilce yoktu. Işıl ışıldı. Adeta parlıyordu ve yaptığı hafif makyajdaki aydınlatmalar sayesinde oldukça şık durmuştu. Gözlerinin büyüklüğünü açığa çıkarmak için muggle annesinin ona göndermesini rica ettiği farlardan uygulamıştı. Ardından isminin rimel olduğunu öğrendiği makyaj aletini kirpiklerine sürmüştü. Dudaklarının rengine yakın bir tonda dudak parlatıcısı sürdükten sonra hafif allık sürerek makyajını burada sonlandırmıștı. Üstüne giydiği siyah bluzuna bakıp iç çekti. Altına ise lacivert bir pantalon geçirmişti ama böyle oldukça basit olmuştu. Belki de yaptığı kırkıncı kombini çıkarıp annesinin ona buluşacaklarını belirttiği mektupta istediği makyaj malzemelerinin yanında yolladığı giysiye bir bakış attı uzaktan. Kırmızı ve siyah renklerinden oluşan bir elbiseydi. İçine siyah t-shirt giyip elbiseyi de onun üstüne giydi. Ekoseli desenli elbisesi vücuduna tam oturmuştu. Ve oldukça tatlı göründüğüne karar vermiş olacak ki aynadaki yansımasını tatmin olmuş bakışlar eşliğinde izledi. Ardından bu elbiseye yakışacağını düşündüğü kırmızı ve siyah tokalarını, saçlarını önden aldığı iki tutam ile sabitledi. Parfümünü sıktıktan sonra son kez aynadaki yansımasına bakış atıp ortak salona indi. İner inmez salonda volta atan James'i gördü. Tıpkı kendisi gibi kırmızı ve siyah renklerinden kombin yapmıştı. Kırmızı bir kazak altına da siyah bir pantolon. Saçlarını belli ki şekil vermeye çalışmıș ama başarılı olamamış ki sinirden dağıtmıștı. Gözlükleri alışkın olunduğu gibi kirliydi ve Ashley hep James'in önünü nasıl gördüğünü merak etmişti. Ashley yalandan öksürdüğünde James'in bakışları, Ashley'inkiler ile kesişti. Ashley'i yavaşça süzdükten sonra tatmin olmuşcasına gülümseyip ışıl ışıl olmuş gözleriyle tekrar Ashley'e baktı. Gülümserken de iltifat etmeyi unutmadı tabii.

"Sen her seferinde karşıma bu kadar güzel  bir şekilde çıkarsan ben nasıl senin güzelliğini düşünmeden seninle rahatça konuşabilirim ki? Sence de bu haksızlık değil mi?"

Asıl sen her gün benimle iki çift laf ederken benim dikkatimin dağılmaması elde mi? Daha sadece benimle iki çift laf etmene sersemlerken sen bir de kendini gülümserken gör benim gözümde.

"Bu güzelmiş Remus'a bu güzel iltifat için teşekkürlerimi ilet lütfen. "

James bunu beklemiyor olacak ki ağızı şaşkınlıkla aralandı. Hızlıca kendini toparlayıp

"Bunu sana düşündüren nedir?"

"İkimiz de senin iltifatlar konusunda kötü olduğunu biliyoruz. Ve eğer illa ki iltifat edeceğin biri olsaydı bu Lily olurdu şüphesiz."

" Haklısın sanırım."

"Ben her zaman haklıyım."

Garip bir sessizlik olduğunda James tedirgince gülümseyip

Ay YüzlüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin