Günlerce o kadar uğraşına rağmen adamı hiç görememişti Zeynep. Kenan abisi ile sabahları çıkıyor, gece yarıları, bazen de sabaha karşı geliyorlardı. Gözleri adamı arıyordu resmen, iyi de neden? Hala allak bullaktı. Bilmiyordu Zeynep, içindeki bu yabancı duygu onu yiyip bitiriyordu, bu merak onu öldürüyordu ve sebebini hala bilmiyordu. O güne kadar...
Aynadaki aksine baktı. Elini yüzünü iyice yıkayıp, dişlerini de fırçaladıktan sonra saçını tepede dağınıkça toplayıp, elbisesine uygun mavi bandanasını alıp, taktı. Gözüne kalem çekip, biraz allık sürdü ve çantasını alarak mutfağa geçti. Annesi ile babası Kenan’ın annesi ve babasıyla birlikte zeytinliklerine gittiklerinden çok daha erken çıkıyorlardı evden. Annesi çıkmadan önce ona her sabah sandviç hazırlıyordu. Her zamanki gibi sandviçini hızlı hızlı yiyip, taze sütünü de içerek evden çıktı.
*
Bu sabah da uyku tutmamıştı Doruk’u. Hoş burada güneş doğduktan sonra uyumak imkansız gibi bir şeydi. Klima bir tek salonda vardı. O da bütün evi soğutmuyordu.
Balkona çıktı. Saatine baktı, saat sekize geliyordu. Bugün Kenan işe gitmişti, bir kaç aksilik vardı ve dünden arayıp, birkaç gün gelmesi gerektiğini haber vermişlerdi. Yani bir kaç gün tek takılacaktı. Aman ne güzel.
Yan evden çıkan ve bahçedeki çiçekleri ile ilgilenen kızı görünce yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi. Belki de tek takılmazdı. Hemen aşağı indi ve kız tam motoruna binerken kızı yakaladı, “Günaydın kasaba güzeli.”Zeynep duyduğu sesle yana baktı, sıradan bir kot ve tişörtle ona yaklaşan bombayı görünce birazdan infilak edeceğini anladı. Hayır gayet normal bir giyimle, üstelik de sabahın bu saatinde nasıl bu kadar yakışıklı olabiliyordu. Ayıp ama!
Hemen gardını alıp, lafı yapıştırdı adama “Günaydın şehir züppesi.”
Adam duyduğu şeyle kaşlarını kaldırdı. “Ama ben sana iltifat ettim. Kalbim kırıldı,” derken dudaklarını büzüp, elini kalbinin üzerine koydu.“Özür dilerim.” Kız da onun oyununa uyup, ellerini çenesinin altında birleştirdi.
“Affederim ama bir şartla.”
“Neymiş o şart?”
“Bugün bana şehri gezdirirsen.”
“Kenan gezdirdi ya.”“Ya o bir tek barlara götürdü. Ben daha çok doğasını merak ediyorum. Mesela çiçekçisini, pastanesini. Hem kokoreç bile yedirmedi bana biliyor musun? Çok ayıp değil mi?”
Kız biran düşündü ve gülümsedi, “Haklısın çok ayıpmış. Peki tamam. Zaten bugün birkaç tohum almak için şehre inecektim. Gülşen’e de söyleriz. Gezdiririz seni. Oldu mu?” dedi gülümseyerek.
Adam düşünür gibi yaparak bir gözünü kapattı, sonra da olumsuz bir şekilde başını sağa sola sallayıp, “Olmadı,” dedi, “Aslında ben sadece seninle oluruz diye düşünmüştüm.”
“Nasıl yani sadece ikimiz mi?”
Adam biraz daha yaklaştı ve elini saçlarına doladı. “Evet. Olmaz mı?”Zeynep adamın teması ile hafifçe başını başka yöne çevirdi, “Şey... Aslında... Yani...” derin nefes aldı. Kalbi duracaktı bu adam ona ne yapıyordu böyle. “Olur. Tamam,“ dedi sonunda konuşabilmesine şükrederek. ‘Tamam’ mı dedi o az önce adama? Allah kahretmesin!
“O zaman sen iş yerine gittiğinde bana konum atarsın, çünkü çıkaramayabilirim yeri. Ben de gelirim biraz orada seninle otururum sonra da seni alır şehre gideriz olur mu? Cep telefonun var değil mi?”
“Elbette.”“Tamam bana numaranı verir misin?”
Kız telefonu uzattı ve adam da numarasını girip, kendini çaldırdı.
“Ben gideyim. Geç kaldım,” dedi hafif heyecan ve utançla.
“Peki güzellik,” deyip, etrafa baktı, kimse yoktu ve hızlıca kızın yanağına öpücük kondurup geri çekildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/223383719-288-k208757.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK * AŞK SERİSİ II - FİNAL
Romanceİstediği tutkulu bir gece ve istemediği zoraki bir evlilik... Doruk Türkoğlu... Niyeti uzun zamandır görmediği üniversite arkadaşının kasabasında eğlenceli bir hafta geçirmekti. Yalnız hesapta olmayan arkadaşının komşularının kızının güzelliği ile a...