Eğer Aria'nın ceseti bulunduysa bu A kimdi?
Jason, Alison'ı neden suçlu yerine koymuştu?
Hanna ve Mona neden Aria'nın yerine geçmeye çalışıyorlardı?
Aria'nın en yakın arkadaşı CeCe neden aniden ortadan kaybolmuştu?
O gün gerçekten neler olmuştu?
Ezra'nın kalbinde bir boşluk hissi vardı. Bir daha asla doldurulamayacak bir boşluk hissi. Şimdi her şeyi daha rahat anlayabiliyordu. Aria'nın o gün hızla Ezra'nın yanına gelmesinin bir nedeni vardı. Aria'nın gittiğinden beri düzenli bir ilişkiye sahip olamayan Ezra bu yokluk hissine yeni kapılmıştı. Sanki koskoca dünyada yalnız başına kalmış bir insandı o. Bu cevapları öğrenmesinin tek yolu vardı. Aria'nın babası, aynı zamanda meslektaşı Byron Montogomery ile konuşmak. Ama onlar şimdi uçsuz bucaksız bir kasaba olan Ravenswood'A gitmişlerdi ve orada hangi evde yaşadıklarına dair en ufak bir ipucu bile bırakmamışlardı. Ama burada unuttukları tek bir şey vardı.
Mike Montogomery!
...
Yaklaşık 3 saat geçmişti. Ezra'nın 2'inci ders saati için tekrardan liseye gelmesi gerekliydi. Bu onun için hem zaman kaybı hem de bir şansdı.
Öğrenciler yeni dersleri için sınıflara doluşurken Aria'nın eski arkadaşı Spencer Hastings, Alison'ın yanında gözüktü. Spencer ve Alison sanki çok önemli bir şey konuşuyor gibiydiler. Spencer erkek arkadaşi Wren'ın yanına gelmesi üzerine Ezra'nın onu izlediğini farketti ve koluyla Alison'ı uyararak Ezra'ya el salladı:
"Selam, Bay Fitz. "
"Merbaba, Spencer. " dedi Ezra soğuk bir ifadeyle ve Spencer Alison'ın kolundan tutarak aşağıya götürdü. Wren ise Ezra'nın yanına geliyordu.
"Geçmiş olsun Bay Fitz. " dedi ve sahte gülümsedi Wren.
"Anlamadım, ne için? "
"Bakın Bay Fitz. Ya da Ezra. Ben sizin 17 ya da 16 yaşındaki bir öğrenciniz değilim. Bu sene stajımı tamamlayarak Radley'de çalışmaya başladım. Bu da demek oluyor ki Aria ile gizli ilişkilerini anlayabilecek yaşa geldim. Aria'nın annesi Bayan Montogomery'nin sıkça hastahaneyi ziyaret etmesi üzerine Aria ile yakından tanışma ve gizli ilişkinizi takip etmeye fırsatım olmuştu. Seni polise de verebilirdim. Ama gözünü açık tut Ezra. İlişkiniz Aria'nın ölümü ile mezara gömüldüğünu sakın zannetme. Bundan haberdar olan tek kişi umarım sadece benimdir. "
Ezra gözlerini yerden yavaşça kaldırdı. Kızgın bir surat ifadesiyle Wren'a bir yumruk geçirdi ve gömleğinin yakasını tutarak duvara yapıştırdı:
"O sendin değil mi? "
"Ne-ne, ne bendim? "
"Bana yalan söyleme! " diyerek başka bir yumruk daha attı Wren'a:
"Bana bugün özel numaradan mesaj atan sendin! "
"Neden bahsettiğini anlamıyorum. "
Ezra elini tekrar Wren'ın suratına götürüyordu ki ikisinin telefonuna da aynı anda bir mesaj geldi. Ezra biraz geri çekilerek cebinden telefonunu çıkardı. Wren'da aynı anda telefonunu açtı ve mesajı okudular.
"İlişkinizi bilen tek kişi anlaşılan Wren değilmiş. Güzel teoriydi Ezra, ama yanıldın -A "
"Bak dostum, anlaşılan o mesajı atan ben değilmişim. Şimdi yumruğunu üzerimden çeker misin? "
Ezra yumruğunu Wren'ın yüzünden çekerek duvara vurdu. "Lanet olsun. "
"Ezra, A kim? Sen de benim gibi onun Aria..." Ezra sözünü kesti.
"Aria'nın adını sakın ağzına alma. O öldü. Her şey geride kaldı. Ve emin ol ben de senin gibi bu A'nın kim olduğunu bilmiyorum. "
Ezra, Wren'ın kanayan dudağını fark ettikten sonra biraz yumuşadı ve elini uzattı:
"Sana biraz sert davrandım. Özrümü dersten sonra bir yemek ile giderebilirmiyim acaba? "
"Aslında erkeklerden gelen teklifleri geri çeviririm fakat sana anlatmam gereken önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. "
"O halde saat 20.00'da Rosewood Sineması'nın önünde buluşalım. "
"Bana uyar. "
***
Öğrenciler sınıfta Ezra'yı bekliyorlardı. Herkesin üzeri siyahlara bürünmüştü. Ve sol yanlarında ise Aria'nın resmi vardı. Bir kişi hariç: Spencer Hastings. İnsanlar eğer Aria'Dan bu kadar nefret ediyor olsaydı neden onun için yas tutarlardı? Aria sadece insanların hayatını güzele çevirmek için gitmemişti. Geride ondan kalan yüzlerce taklitçi bırakmıştı. Eğer hayat adil olsaydı Aria yaşıyor olurdu, taklitçileri ise ölü.
En azından Ezra'nın inanmak istediği buydu. O hiç bir zaman Aria'nın kötü birisi olduğuna inanmamıştı. Ezra masasına oturduktan sonra yeni öğrencilerle kısa süreçli bir tanışma gerçekleştirdi. Her sıra dolmuştu, bu Rosewood Day lisesinde bir ilk olabilirdi. Ama dikkatle bakıldığında sınıfın en son sıralarından birisi boştu. Aria'nın sırası. Onun sırasının üzerinde onlarca çiçek ve bir resim vardı. İçten güldğü tek fotoğrafı.
***
Ders sonu geldiğinde Ezra, Wren ile buluşmak üzere Rosewood Sinema'sına doğru ilerliyordu. Montogomery'lerin eski evlerinin onünde ve pencereden anlaşıldığı kadar içeride de polisler vardı. Byron Montogomery ise Mike ile birlikte evden çıkarılan ufak tefek Aria'ya ait eşyaları bir koliye dolduruyorlardı. Sanırım Montogomery ailesi buradan taşınırken evi tamaminen boşaltmamışlardı. Ya da bir gün geri döneceklerini göze alarak ufak eşyaları bırakmışlardı. Kısa süre sonra evin içerisinden Emily Fields ve CeCe Drake çıktılar. Ezra önce saatine bakarak Wren ile buluşmalarını gözden geçirdi. Nasıl olsa saat henüz akşam dokuzdu. Yani ortada kocaman bir saati vardı. İki tane polis CeCe'nin kollarından tutarak polis arabasına bindirirken Emily ise Ella Montogomery ile konuşyordu. CeCe demek geri dönmüştü. Peki bu polisler neyin nesiydi? Ezra Byron Montogomery'nin yanına ilerlerken Ella'nın ağladığını fark etti. Ağlıyor ve bağırıyordu:
"Benim kızımı o öldürdü! Aria'yı ondan uzak durması üzerine uyarmıştım. O kız bir katil! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezria Pretty Little Liars
Fiksi PenggemarRosewood kasabasında yaşanan korku, gizem ve gerilim dolu bir senenin ardından ortadan kaybolan Aria Montogomery'nin ceseti bulunamamıştır. Fakat Aria gittiğinden ya da öldüğünden sonra geride gömülen küçük sevimli sırlar bırakmıştır. Aria'nın ölümü...