1.Bölüm

319 33 48
                                    

Herkese selam. Önceki hesabım kapandı maalesef ve hikayem gitti. Yazdıklarım gitti,notlarda vardı ama onlarda bir şekilde silindi. Baya bir sinir bozucu şeyler oldu. Ama ben Sülük hikayemi yine yeniden ve farklı bir ve versiyonda yazmaya karar verdim. Yine aynı karakterlerle farklı bir hikaye olacak. Umarım bu sefer haksızlıklarla karşılaşmam. Hiç bir zaman yazmaktan ve okurlarımı eğlendirmekten vazgeçmeyeceğim 💜💜
Yaz sıcağı leş gibi terlememe sebep oluyordu ama güneşin tenimi ısıtmasına izin veriyordum.Bu yaz yine bronz olacaktım ve yüzüm de domates gibi kızarımış olacaktı. Başkalarına hep özeniyorum suratları ne yanmış, ne bir güneş lekesi ne de bir b*k yok. Nasıl yanmadan yaşamlarına devam edebiliyorlar?. sinirli ve de yüzüm kızarık olunca çok çirkin göründüğümü biliyorum. Ama herkese sinirli bakıyorum. İnsanları sevmiyorum "Başak kızım, hadi git bize soğuk birşeyler al de gel" Uzandığım sezlongdan kalkıp,üstümü başımı silkeledim. Soğuk birşeyler gerçekten de iyi gidecektir. Aniden kalkmanın verdiği dengesizlikle gözüm karardı ama toparladım ilerdeki büfeden dondurma veya içecek alabillirim. Kumlar ayaklarımı içine çekiyor gibiydi. Sonunda büfeye ulaştığımda, kollarımı masaya dayattım ve benimle ilgilenecek olan arkası dönük oğlanın diğer müşteriye içeceğini doldurmasını bekledim. Arkadan bile karizma duran uzun boylu,siyah saçlı garsonun portakal suyunu doldurusunu izlemek bile keyif vericiydi. Öne doğru dönünce nur inmiş gibi güzel suratına bakakaldım. Bir affetti. Allah'ın sevdiği bir kuluydu bence. İçeceği nazik bir şekilde müşteriye verişini izledim. Müşteriye hafif bir tebessüm etti ve sonra gözleri gözlerimle buluştu. Felç geçirmiş gibi göründüğümden emindim. Gözüm tişörtünün yakasında takılı olan karta takıldı. Adı Savaş'mış "Buyrun ne alırsınız?" "Hı? Ne?" "Diyorum ki ne istiyorsunuz" Burda sabaha kadar kalıp senin suratını seyretmeyi istiyorum varsa "Ah çok pardon güneş kafama çarptı sanırım, iki vişneli kola ve bir tane dondurma" "Sizi biraz bekleteceğim" dedi beklet yavrum ben seni ömür boyu beklerim. "Dondurma stoğu bitmiş içerden almam lazım" "T-tamam" diyiverdim. Bir iki dakika bekledim ama gelen yok gibiydi. Çok meraklı olduğumdan içeriye girip etrafa baktım. Kimse yoktu ortalıkta. Açık birşekilde duran dondurma tezgahından soğuk buharlar çıkıyor sonra da yerle buluşuyordu, yerde küçük su damlacıkları oluşuyordu buhardan ötürü. Çok soğuktu, resmen dişlerim tıngırdıyordu. Sağ kolumun romatizmasi azacaktı resmen. Ayaklarım istem dışı dondurma tezgahına doğru gidiyordu. Dondurma tezgahın içinde dondurma yoktu sadece buz mavisi su vardı. Yüzüme vuran su buharı görüşümü bozuyordu. Başım dönmeye başladı ve dondurma standının içine düştüm. Sop soğuk su vücudumu yakıyordu. Her hücrem yanıyordu adeta.

SÜLÜK :Adaya DüştükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin