'Hatıralar mı kırar insanı, yoksa
ansızın aklını yoklayan kırık dökük
hayallerin mi?'❂
Sıradan bir gün, sıradan bir sabah, sıradan bir hayat.
Benim için her şey sıradandı, bunu bilmeyen tek bir insan yoktu bu küçük mahallede.
Üzerime giydiğim sıradan tişörtün yakalarını çekiştirerek artık sıradanlaşan başka bir şey daha olan sigaramı parmaklarım arasına almış, odamın balkonuna çıkmıştım.
Sanırsam saat öğlene doğru on gibi falandı, hava yağacak gibiydi, bulutluydu.
Kasvetli havaları severdim, eskiye nazaran artık favorim haline gelmişti.
Sevdiğim ve dışa vuramadığım bir çok şey vardı ancak bu kadarla sınırlıydı işe. Vardı ama kimse bilmiyordu.
Elimde ki sigaradan içime çektiğim sırada karşı tarafta kalan evin bahçe kapısının açıldığını belirten o gıcırtı yayıldı sessiz sokağa.
Yıllar geçse de asla unutmayacağım o aşinası olduğum ses.
Sonra; o çıktı dışarıya. Ellerini siyah kot pantolonunun ceplerine sokmuştu, üzerine öylesine alelade bir beyaz tişört giymiş, saçları her zaman ki gibi darma dağın.
Parmaklarımın arasında yanıp giden sigaranın dumanı havaya karışırken bakışlarının bu tarafa doğru dönmesini bekledim.
Ama bakmadı.
Beş yıldır bakmadığı gibi.
'Neyse,' dedim içimden, 'En azından yaşıyor.'
Düşünüyordum da, hayatın bizden çaldığı yılların hiç bir anlamı yoktu. Yani benim için yoktu.
Yıllar bazıları için sadece zaman kavramı ile sınırlı kalıyordu, bazıları içinse hayatlarından izinsiz alıp götürülen şeylerin hırsızı.
Benim içinse, uçsuz bucaksız bir gökyüzü gibiydi önceden.
Sabahları yüzüme gelen ışıklarını elimle kapatmaya çalıştığım güneşli bir gün, akşamları kayan yıldızların ardından gözlerimi kapatarak dilek tuttuğum bol yıldızlı bir gökyüzüydü.
Şimdi ise, hiçti. Sadece bir hiç.
İçtiğim sigaralar ne kadar önemsizse, o kadar önemsizdi.
Çocuk kalmak isterdim, yılları uçsuz bucaksız bir gökyüzü olarak gördüğüm zamanlarda; onunla beraber sonsuza kadar çocuk kalmak isterdim.
Şimdi düşünüyordum da, yalnız birisiydim uzun zamandır. Sanırım beş yıldır.
Hayatımda o varken etrafımda yüzlerce kişi varmış gibi hissederdim, şimdi ise kimsesiz, hissiz.
Bir an bana iki tanesi eksik olan ön dişleriyle gülümseyerek el sallayışını anımsıyorum, 'Merhaba, ben Donghyuck!' diye sevinçle konuşmasını, ince ses tonunu.
O an daha iyi anlıyorum aslında; sen çok değişmiştin Donghyuck.
Ya da artık Haechan mı demeliyim?
❂
*
*
*
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sun Shine † Markhyuck ✔
Fanfiction'Gün ışığım,' diye başlamıştı söze Mark, 'ışığının gölgesinde de kalsam, seviyorum seni.' ❂ beatrisJmn_2 † Markhyuck ✪Starry Night'✪