0.3

315 43 7
                                    

'Kalbime ektiğin umut
tohumlarının, büyüyüp birer çınar
oluşunu izle.
Ben o çınarları talan ettim.'

Hiç kafa dağıtmaya ihtiyaç duyduğun zamanlar oldu mu?

Ben, şu anda bunu dibine kadar hissediyordum.

Yirmi yıllık hayatım boyunca ağzıma bir ya da iki kez alkol sürmüşken bugün kendimi şer bir alkolik gibi hissetmem ne kadar doğaldı bilinmez ama parmaklarım arasında ki bardakta süzülen bu zıkkımın büyük etkisi olduğu aşikardı.

Oturduğum bar taburesinde öylece önüme bakarken, tepemde parlayan sinir bozucu ışık bir zamandan sonra bende yarattığı etkisini bile kaybetmişti.

Sanırım sarhoş oluyordum.

İç çekerek kafamı yan çevirerek sahnede deli gibi dans eden insanlara baktım.

Bu kadar basit miydi, Donghyuck?

Sen her şeyi benden daha iyi biliyordun, bu yüzden karşına dikilip sana sormak istiyordum dilimin ucuna gelip de söyleyemediğim her şeyi.

Hayat cidden bu kadar basit miydi?

Dert, tasa ne bilmeyen insanlar gibi olmak için cidden çok uğraşmıştım. Hatta seni bile unutmak için neler denemiştim.

Ancak dün ne yediğini bile hatırlamayan ben, bir türlü seni unutamamıştım.

Rahatsız oluyordum artık her an, her dakika düşünmekten. Kafamı olur olmadık her şeye yormaktan ve seni sevmekten.

Bölümüm gereği okudum her romanda farklı anlatmışlardı sevgiyi. Birisi 'insanı delirtir' demişti, bir diğeri ise 'İnsanlara karşı olan sevginiz zamanla körelir'

Bense, sana karşı olan sevgimi anlatmak için doğru düzgün kelimeler bulamazken nasıl anlatırdım ki?

Üstelik sen bunu bilmiyorken?

Derin bir iç çektiğim sırada içeriye gülüşerek, mutlu bir şekilde arkadaşlarına sen girdin.

Gözlerim sana kilitlenmiş bakarken gözlerin bugün de gözlerime değdi.

Tek fark neydi biliyor musun, Donghyuck?

Bana gülmesen bile, gözlerime bakarken gülüyor oluşundu.

Yanımdan arkadaşlarınla geçip giderken 'Neyse,' dedim içimden, 'En azından yıllar sonra bana gülümsedi.'

Elimde ki bardakta kalan son yudumu da içerek boğazımı yakmasına izin verdim. Yanımda duran sırt çantamı alıp cebimden çıkardığım parayı tezgaha koydum.

Ruhumun daraldığını hissediyordum, boğazıma bir yumrunun oturduğunu ve o yumrunun orada sonsuza kadar kalacakmış gibi yer edindiğini.

Dışarıya çıktığım zaman şafakta, neredeyse batmak üzere olan güneşin oluşturduğu turuncumsu/pembemsi renk ne olursa olsun gülümsememe neden oldu.

Tıpkı ne olursa olsun, engelleyemediğim sevgim gibi.



*
*
*
*

Sun Shine † Markhyuck ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin