0.4

286 45 7
                                    

'Birbirimizi görmeden yıllar
geçirebilen insanlarız.
Ancak ben kafamın içinde ki
sesini hiç bir zaman
susturamıyorum.'

Parmaklarım arasında ki kalemi çevirirken, kulaklığımdan zihnime yayılan şarkıya ufak ufak ritm uydurmaya çalışıyordum.

Günlerden perşembeydi, vizelerimizin başlamasına bir hafta vardı ve senin çalışmadığına adım kadar emindim, Donghyuck.

Sen ders çalışmaktan çok okul hayatının getirdiği eğlenceyi severdin.

Benimse eğlenmeye gücüm dahi kalmamıştı.

Okulun öğrencilere ait çalışma alanında, her zaman ve tek başıma oturduğum masada önüme yığdığım ders notlarına göz gezdiriyor, anlamaya çalışıyordum.

Ancak pek anladığım söylenemezdi.

Kafam allak bullaktı, düşünme yetimi tamamen kaybetmiş gibi hissediyordum ancak elimden de bir şey gelmiyordu.

Dün gece daraldığım için balkona çıkmış ve tesadüfen seni görmüştüm.

Böyle ansızın seni görmek hayatımın en iyi tesadüfleriydi.

Tesadüfler karşılıklı olurdu, Donghyuck. Ancak o gece seni gördüğümden haberin bile olmamıştı.

Bir çok şeyden haberdar olmadığın gibi.

Kulaklığımın teki kulağımdan çekilince irkilerek arkama döndüm.

Aynı bölümde okuduğumuz JaeMin bana otuz iki dış sırıtarak bakıyordu ancak umursadığım bu değildi.

Onun bir kaç adım ötesinde senin öylece dikiliyor oluşundu.

JaeMin karşımda ki boş yere oturunca sende zorla olduğunu açıkça belli ederek onun yanına oturmuştun.

Eğer o an kalbimin sesini duyabiliyor olsaydın, bana yine o her şaşırdığında takındığın tavırla tuhaf tuhaf bakacaktın.

Ancak beni umursamamıştın bile, her zaman yaptığın gibi.

Zorlukla yutkunarak titreyen ellerimi saklamaya çalıştım; görme, bir tuhaflık olduğunu sezme istedim. Ancak yine başarısız oldum.

Masanın üzerinde ki notları zorlukla bir arada toplayarak ağzı açık sırt çantamın içine tıkıştırdım.

JaeMin bana 'Dostum, neler oluyor?' gibisinden bir şeyler sorduğunda bir şey olmadığını belli edercesine elimi savurdum ancak bir şeyler vardı, Donghyuck.

Kalbim.

Kalbim beni çok zorluyordu.

Çantamı sırtıma geçirip oradan uzaklaşırken 'Neyse,' dedim içimden, 'en azından yıllar sonra dip dibeydik.'

Benim onu sevmemin ne kadar zaman aldığını bilmiyordum ancak onu sevmenin acısını kalbimde saklıyordum.

Bunca zaman benden uzak kalması; içimde kocaman bir girdap oluşturmuş ve onun tarafından sevilmeme hissiyatını içimde, tam göğsümün ortasında bir yumru olarak büyütmüştü.

Bu yüzden kendimi başkalarından hoşlanmaya zorladığım zamanlara bakıyordum da, içi boş teneke bir kutunun sesi gibi gereksiz geliyordu.

Yaptıklarım, onun için yapacaklarımın teminatını veriyordu sanki.

Güneşi sığdırdığı gözlerinden kaçmaya çalışmam ancak bir türlü başaramamam gibi.

Kalbimde ki kapladığı o büyük yeri yok edememem gibi.

Onu ne olursa olsun sevecek olmam gibi.


*
*
*
*

Sun Shine † Markhyuck ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin