-4. Bölüm-

33 3 1
                                    

OKUYUN LÜTFEN. Çok az vote veya yorum olsa da ben yazmaya devam etmeye karar verdim. Sonuçta zınk diye olucak işler değil bunlar Zınk diye ne aq -_- Neyse multimediada Sophia ve Lucy var. Bakın derim karakterler kafanızda daha iyi netleşir. Bir de emeğe saygı olarak vote veya yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. İYİ OKUMALAAR. :)

  Fazla insan olan yerlerde bulunmaktan hoşlanmadığımı bilip de beni büyük bir arkadaş grubunun –benim deyişimle kocaman bir arkadaş grubunun- içine sokmaya çalışan harika bir arkadaşım olduğu için Tanrı’ya kelimenin tam anlamıyla teşekkür ettim.

 Daha sonra ise yüzüme yalandan bir gülümseme takındım ve ayaklarımı onların yanlarına gitmek için zorladım.

Biraz zor olacak gibi gözüküyordu.

 

Ağır adımlarla yanlarına doğru ilerledim. Şaşırtıcı bır şekilde herkesin aşağılayıcı bakışlarına mağrus kalmamıştım. Yanlarına geldiğim gibi Sophia’nın arkasına saklandım. Sophia sessizliği bozmak için ellerini şaklattı ve ‘’ Tanıştırayım. Bu Lucy. ‘’ dedi beni göstererek.

Sana içimden nasıl sövdüğümü bilemezsin Sophia!

Herkes bana bakarak ellerini uzattı. Adlarını söylediler. Açıkçası hepsini aklımda tutmam için bayağı uzun bir süre gerekiyordu. Düşünsenize altı kişilik bir gruptan bahsediyoruz! ALTI!

 Bu saçma düşüncelerden sonra gözlerim büyümüştü ve herkes bu ani değişimden dolayı bana bön bön bakıyordu. Ben de bir şey olmamış gibi onlara gülümseyerek kendimi tanıttım.

 ‘’ Ben Lucy. Tanıştığıma memnun oldum.’’ Dedim gülümseyerek. Yalandan gülümseyerek. Mış gibi yani

 Herkes benim bu RESMİ tarzımı biraz saçma bulmuş gibi duruyordu.

 Birden içlerinden kahverengi saçlı olan adının Brad olduğunu hatırladığım bir çocuk ‘’ Galiba artık siz de bidensiniz güzel bayan.’’ dedi sanki resmi bir iş toplantısındaki göbekli iş adamları gibi ve ardından buna çok uygun bir hareket yaparak sırıttı. 

 WTF? Bizdensiniz? Güzel bayan?Sen ne diyon gülüm?

Tam onlarla takılmayacağım ,sene boyunca derslerime yoğunlaşacağım hakkında bir nutuk çekecekken Sophia’nın konuşması cümlemin ağzıma geri tıkılmasına neden oldu.

 ‘’Eveet! Aynen artık o da bizden! Koyun koyuna takılırız.’’

 Bu kız cidden mal. Net salak. Sen ne ara onlardan oldun bize biraz bahsetsene canım?! Ayrıca koyun koyuna ne lan?

 Sophia’nın bir derste arkadaş edinmesi beni birazcık kıskanç biri yapmıştı ama tabii annemler için de seviniyordum. ,’’Sonunda çocuğumuz Sophia dışında biriyle konuşuyor’’ diye sevineceklerdir. Kesin sevineceklerdir yani. Annem kutlama falan yapar hatta. Beklerim hani...

 ***

 Biraz sonra kulakları tırmalayan zil sesi duyuldu. Uyku vakti Lucy.

11-B sınıfına doğru adımlarımı hızlandırdım. İçeriye daha hiç kimse girmemişti. Buna aldırmayıp içeri girdim ve sırama doğru yöneldim bir an önce sırama geçmeliydim.     –ve uyumalıydım-

 Gidip sırama oturdum ve gözlerimi kapattım. Benim taktiğim buydu. Derslerde uyu daha sonra anlatılanları eve gidip kitaptan çalış ve kendin öğren. Tüm başarılarımı bununla elde etmiştim.

Bir dakika. Başarı?

 Biraz sonra sınıf ergenlerle dolmaya başlamıştı. Herkes yerine geçip bir şeyler ile uğraşmaya başladığında ise Bayan Tonkin tahtaya hiç birimizin anlamadığı –veya anlamaya bile uğraşmadığı- bir şeyler yazmaya başladı.

  Sıkıcı, bir o kadar da anlaşılamaz kırk beş dakikanın ardından zil çaldı ve ben de sıklıkla yaptığım şeyi yapıp adımlarımı 11-D sınıfına doğru ilerletmeye başladım.

 Sınıfa geldiğimde Sopiha’nın takıldığı grup yine adının Kristy olduğunu öğrendiğim Sophia’nın sıra arkadaşının sırasında toplanmıştı. Ben de yanlarına ilerledim.

 Artık o kadar çekinmiyordum çünkü hepsi sevecen insanlardı. Tabii şeytanın da bir melek olduğunu göz önünde bulundurmam gerekiyordu. Sopiha’nın yapmadığı şeyi yani. Biliyordum ki bu gruptaki herkes belalı tiplerdi.

 Hadi yapmayın ama! Çocuk bana güzel bayan dedi!

 Ben de Sophia’nın yanında dikildiğimde, sarışın çocuk –bu çocuğun saçları kesin çakma-  okul çıkışında bara gitmek istediğini söyledi. Diğer hepsi de ona katıldılar.

 Yavrum sizin ana babanız yok mu aq!

 Sarışın çocuk sonra bize dönüp bizimde gelmek isteyip istemediğimizi sordu. Sophia ilk önce benimle göz temasına girdi daha sonra gitmemek için yalvaran gözlerimi es geçip başını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı.

Sarışın çocuk Sophia’nın işareti üzerine ‘’Harika! O zaman okul çıkışı kapının önünde buluşuyoruz oradan gideriz yakınlarda bir bara. Ana kuzuları annelerinden izin almayı unutmasın.’’ dedi ve Brad’in yanındaki iki kızla göz göze geldi.

 Kızlar başlarını tamam anlamında aşağı yukarı salladılar bir yandan gülerken. Bana böyle bir şey dense hiç acımam döverim valla.

Ama ben demiştim bunlar hep belalı tipler diye. Yani aferin sana Sophia -,-

 Son dersin başladığını belirten zil de bu kısa konuşmadan sonra çaldı. Ben de zorlaya zorlaya ayaklarımı 11-B sınıfına doğru sürükledim.

 Okul çıkışı bara beni de davet etmişlerdi! Daha doğrusu biri beni bir yere davet etmişti! Bir BARA!

 Normalde babamla bara daha önce gitmiştik. Babam içip annemle saçma danslar yapmış, ve ben de koltukta oturup saatlerce onları izlemiştim. Tamam, tamam şimdi ne kadar ezik olduğumu anladım.

Sınıfa gidip tekrar sırama oturdum. Telefonumu çıkarıp annemle babama okul çıkışında yeni arkadaşlarımla bir şeyler yapacağımıza dair bir mesaj attım.

 Annem de bana buna çok sevindiği ve istediğim saatte gelebileceğim hakkında bir mesaj ile bana geri döndü.

  E tabi anneme ilk defa böyle bir şey söylüyordum. Kadın şok geçirip ‘’Eve istediğin zaman gelebilrsin. Yeter ki tek parça halinde gel.’’ diye hiç kurmayacağı bir cümle kurmuştu bunun sonucunda.

 Bir ders saati anneme mesaj atmakla ve Taylor Houghten’in seksi vücudunu kesmekle geçip gitmişti. Kesmek değil resmen çocuğu gözlerimle tecavüz etmiştim.

 Okulun bittiğini belirten zil sonunda çaldığında içimden ‘’şükür allahım’’ dedim. (Gerçek hayattan alıntıdır.)

Çantama bu gün işlenen derslerin kitaplarını koyup çantanın ağzını kapattım ve sırtıma taktım.

 İlk defa okuldan sonra gidip kitapları tekrar etmek yerine farklı bir şey yapıyordum. Kıyamet yaklaşıyor...

 Kapının önüne geldiğimde herkesin benim için beklediğini gördüm. Ancak içlerinde tanımadığım –aslında çok iyi tanıdığım, hatta derste iç organlarını incelediğim- biri de duruyordu.

 Sarışın çocuk ‘’Tanıştırayım. Bu Taylor.’’ Dedi ben hala şokumu atlatamamışken.

‘’O zaten kim olduğumu çok iyi biliyor.’’ dediğini  duydum birinin. Sesin geldiği yöne doğru kafamı çevirdim.

   Bunu Taylor Robb Houghten söylemişti.

  

Hopeless LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin