*Hatırlatma* :
Oynamaya kaldığımız yerden devam ediyorduk. İçerisi aldığımız alkolün yüzünden daha da sıcak geliyordu ve oldukça terlemiştik.Etrafa bakarken gözüm giriş kapısına takıldı. O an yerime çakıldım.
Baran'dan...
Karşımda gördüğüm kişiler sinirlerimi bozmaya yetmişti."İnsanın hayatta öldüresiye nefret ettiği , kin tuttuğu bir insan olur" derler ya işte tam da öyle. Liseye ilk başladığım yıllardan beri sevdiğim bir kız vardı.Adı Melis'ti. Araya giren bazı insanlar (!) yüzünden bir ilişkimiz olmadı. Neden olmadığını da boşverin gitsin. Zaten bende boşvermiştim. Hatta ondan vazgeçtiğimden beri hayatıma giren kızlar sadece eğlenip zaman geçirmelikti zaten ve hiç biri de kalbimi çalmayı başaramamıştı. Zaten hayatta bir şeyleri ne kadar çok isterseniz gerçekleşme ihtimali o kadar azalır. Melisle göz göze gelince ifadesiz olan yüzü güler gibi olmuştu ama sonra bir anda yine eski halini almıştı. Eğer karşısında hala onu seven ben olsaydı gidip onla konuşmaya çalışırdım , gözlerimi ondan alamazdım. Ama artık o köprünün altından çok sular akmıştı işte. Bana bakan Veysel'e kaydı gözlerim ne tepki verceğimi merak etmiş olmalı ki gözleri soru sorar gibi bakıyordu. Ona bakarak içten bir kahkaha atıp oynamaya devam ettim .
Selena'dan...
Salona girmeden önce markete gittik. Pelin sigara almıştı arka tarafta da bizimkiler alkol içiyordu. Pelin çıkınca Kıraçla birlikte fotoğraf çekilecektik ki birden herkes geldi. Telefonum Pelindeydi ve kerkes yanımıza doluşup poz verince ne yazık ki ben fotoğrafta tek kız olarak kalmıştım. Bu durum beni bir nebze rahatsız etmiş olsa da umursamamaya çalıştım. Fotoğraf faslı bittikten sonra hep birlikte içeriye girdik. Salon mu küçüktü yoksa düğün mü çok kalabalıktı çözemedim çünkü içerisi aşırı kalabalıktı ve çok havasız kalmıştı. İçeriye geçip tayfanın geri kalanının yanına gittik selam verme falan derken Zafer - Kıraç'ın ağabeyi- salonun arka taraflarına doğru başka masaya geçmeyi teklif etti. Olduğumuz yer çok kalabalık olduğundan kabul ettik ve bir orduyu andırır gibi oraya yürüdük.
Masaya yerleştik , yedik , içtik derken bizimkilerin pistten çıktığı yoktu. Pelinse bana ısrar ediyordu 'kalk oynayalım' diye ben her defasında 'yok' 'hayır' gibi cevaplar veriyordum. Yanımızda iki kız daha vardı birini önceden de görmüştüm ama diğerini tanımıyordum sanırım o da onun arkadaşıydı. En sonunda üçü ve onlarla birlikte Zafer bir olup beni piste çıkarmayı başarmışlardı. Piste giderken ayaklarım geri geri gidiyordu adeta. Ama tabiki de bu dörtlüye karşı direnemedim. Piste vardığımızda çok kalabalıktı, müzik çok yüksekti , bizimkiler etrafa dağılmış bazıları birbirinin omzuna çıkmış öylece karşılıklı oynuyorlardı. Onların bu hali hepimizi güldürüyordu. Pelin , kollarımdan tutmuş havaya kaldırıyordu. Onlara ayak uydurmak için kendimi zorladım . Beynimden geçen 'Buradaki insanları bir daha nerede görecesin kızım oyna gitsin' düşüncesi ise beni iyice hazırlarken içimden düğün çalgıcıları gibi 'Ne olacak canım oturmaya mı geldik' diyerek bizimkilere katıldım.
*************************************
Biz böyle oynarken kaç saat geçti bilmiyorum ara sıra gidip oturduk çıktık sigara içtik falan derken baya oynamıştık artık parmaklarım ağrımıştı. Ha birde güldüğümden dolayı yanaklarım... Pelin , ben ve Zafer karşılıklı oynarken aramıza başka biri de katılmıştı ve benim karşım boş diye oraya geçmişti. Çocuğu tanımıyordum ve onun bu rahat tavrı beni şaşırtmıştı. İlk başlarda rahat davranmaya çalışsam da bunu başaramadım. O sıra Pelin'e kaydı gözlerim gülerek kafasını sallıyordu. Ona karşılık olarak bende güldüm 'Neee' dercesine ağzımı oynattım. Hoparlör ikimizin arasında olduğu için mantıken bağırsamda duymayacaktı. Zaferse çocukla gülüşüyordu kafa sallıyordu. Sanırım tanıdıktı. Yanaklarımın yanması yeteri kadar utandığımın sinyalini verirken hızlıca aradan sıyrılıp masamıza geri geldim ve oturdum. Telefonumu elime alıp sosyal medyayı kontrol ettim. Arkada halay müziği başlayınca Pelin'le Zafer de yanımıza gelmişti. Müzik başlayınca piste çıkmak yerine masanın yanında kendi kendimize oynadık. Hatta bir ara Kerem sandalyeye geçirilen süsü çıkarıp kafasına taktı, ben defalarca ayakkabılarım yüzünden düşüp kafamı gözümü kırma tehlikesi atlattım, gelin çiçeğini atarken tutmaya çalışanları izliyorduk ki çiçek atma faslı bittikten sonra gelin çiçeğini Pelin'e uzatmıştı masaya koymasını rica ederek. Haliyle bu durum Pelin' i heycanlandırmıştı o halini görseniz çiçeği alıp kaçacak sanırdınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİŞE, AŞK , MUCİZE (ASKIDA)
Teen Fiction"Tam bitti derken her şeyin sıfırdan başladığı bir roman... Bu romanda umutsuzluğa kapılmış dört bir yanı karamsarlık olan bir kızın hayatına , yaşadıklarına , acılarına ,mutluluklarına şahit olacaksınız. Arkasında bıraktığı koca bir şehir ve insan...