C•B•14

240 23 71
                                    

Kapıya gittim ve kapıyı açtım. Karşımda uzay ve tayfa vardı. Tek sorun yüzleri yara bere içindeydi.
❣❣❣❣❣

"Uzay iyimisiniz."
"İçeri geçebilir miyiz lal."
"T-tabi geçin sormanız hata." içeri geçip koltuğa oturdular. Sessizce 3-4 dk bekledim.
"Ben pansuman malzemeleri getiriyim." hemen kattaki tuvalete gittim ve eşyaları aldım. İçeri geldiğimde hepsi birbirlerine bağırıyordu.
"Çocuklar. Heyy." onlara ne kadar seslensem de beni duymadılar.
"Hey. Hepiniz kesin sesinizi!! Sen Kerem anlatmaya başla."  Hepsi susup bana baktı ve Kerem sakince konuşmaya başladı anlatmaya başladı bende oturup eşyaları hazırlamaya başladım.
"Çok birşey olmadı cidden sadece küçük bir kavga."
"Kerem kavgayı anlat bu mu küçük kısmı bi senin ağzın sağlam."
"Sen bide öbür tarafı gör." hepsi sırıtmaya başladı. Bi anda hepsi yüzlerini buruşturdu güldükleri için patlayan dudakları acımıştı. Bu sefer ben sırıttım.
"Devam et kerem."
"Biz işte bardan çıktık arabalara yürüyoruk. Sonra Ulaşları gördük işte biz takmadık yürüdük falan. Sonra bize omuz attılar sabır çektik. Sonra dönüp gidecekken bize korkak dediler bizde dayanamadık patladık. O kadar işte."
" Ulaş kim?"
"Seni ilgilendiren biri değil. Bak lâl ben bile bu konuda bu kadar katıysam emin ol altında kocaman bir bok vardır." burak anlamsız mantıklı konuşmuştu. Takmadım ve onlara baktım.
"Tamam pansuman zamanı ama bir soru var aklımda neden bana geldiniz."
"Aslında önce bize gidecektik. Ama sonra annemin evde olduğunu gördük tabi en yakın ev hali ile senin, sende yalnızsın o yüzden en mantıklı çözümü sende bulduk. Umarım rahatsız etmemişizdir."
"Ne hayır bana rahatsızlık falan vermediniz. Saçma saçma düşüncelere kapılmayın sakın. Hem böyle zamanlarda yaranıza ben pansuman yapmayacaksam ne anlamı var arkadaşlığımızın. O yüzden böyle şeyler söylemeyin. Anlaştık mı?" hepsi anlaştık der gibi kafa salladı.
"Hadi şu pansuman işini halledelim. Bu arada Emir ve Kuzey nerde."
"Çift randevusu." hepisi bir ıyy dedi. Sonra gülmeye başladılar. Bende sırıtarak ve  akıllanmaz bunlar der gibi başımı salladım. Sıra sıra pansuman yaptım hepsine sıra uzaya gelmişti. Neden bilmem ama biraz telaşlanmıştım. Yanına gittim ve oturdum eşyaları hazırlarken o da bana doğru döndü. Elimi yavaşça kaşına götürdüm. Yarasını temizledikten sonra pansuman yaptım ve  kaşlar için olan yara bandından  yapıştırdım. Sıra dudağına gelmişti yavaşça yaklaştım ve pansuman yaptım. Yarasını temizledim ve elime kremi aldım parmağıma sürüp dudağına yaklaştırdım. Yüzünü buruşturup iç çekti.
" Özür dilerim. İyi misin." elimi çekecekken elimi tuttu.
"Devam et iyiyim."dedi.
"Üfleyeyim mi ister misin?"
"Olur biraz yandı." yavaşça ona yaklaşıp üflemeye başladım biraz üfledikten sonra geri çekildim ve yara bandı yapıştırdım.
"Evet. Buda sondu. O zaman soruyorum. Aç mısınız?" soruyu sormam ile hepsinin gözü parladı.
" Tamam siz oturun ben demen birşeyler hazırlayacağım yarım saate hazır olur."dedim ve içeri koştum. Kendi kendime konuşmaya başladım hadi bakalım lal hanım görelim marifetlerini. Hemen buzluğu açtım  ve tavuk suyu çıkardım. Naime teyze herşeyi yapıp koyuyordu canım çeker diye ben yemek yapmayı sevdiğimi söylemiştim o yüzden hazırlama kızmı bana kalıyordu. Tüm haşlanmış tavuğu aldım ve ayırmaya başladım. Onun ile tavuk çorbası olurken hemen buzluğa geri koştum ve mantı aldım 4 paket mantı çıkardım kocaman bir tencere çıkardım ve içine su koydum kapağını kapatıp kaynamaya bıraktım. Çorbanın baharatlarını hazırladım ve içine koyup ağzını kapattım. Hemen salata malzemelerini çıkardım ve doğramaya başladım. O arada su kaynamıştı bende tuz atıp hemen mantıları ekledim. Salataya geri döndüm dolaba koştum ve tavuk göğüsü çıkardım. Küp küp doğrayıp galete ununa buladım ve kızarmaya bıraktım. Hemen sarımsaklı yoğurt yaptım yanına salça sosu ve biber sosu yaptım. Sonra tavukları alıp salataya ekledim. İçeri gidip masayı hazırlamaya başladım.
"Lal yardım edelim mi?"
"Yok yok ben hallediyorum siz oturun beni bekleyin."
" Emin misin."
"Evet evet eminim siz oturup bekleyin."
Hemen içeri geri döndüm mantıyı süzdüm ve kocaman bir bor cama koydum. İçeri limonata, cola, fanta götürdüm. Salata ve çorba, ekmek, su kalan şeyleri koydum. Dolabı açtığımda birde be göreyim vay anasını naime teyzenin ünlü yaprak sarması allahım bu bir lütuf hemen tabaklara koydum.   
" Hadi gelin oturun. Yemek hazır." hepsi ayağa kalkıp oturdular.
" Ooo lal sen  bilir miydin böyle şeyler."
" Ne sandın oğlum. Aa unutmuşum siz  şey edin ben alıp geliyorum." İçeri gidip mantıyı aldım nasıl unutmuşum ya. İçeri geçip masaya koydum.
"Hassiktir mantı."
" Burak kendine gel olum mal mısın."
"Pardon meriç abi."
"Heh adam ol şöyle."
"Hmm. Lal böyle yemek yapmayı nerden öğrendi."
"Çok fazla reklam izliyorsun oğlum bu sağlığın için iyi değil."
" biliyorum aşkım ama  bunun aklıma kazınmış millattan kalma bir rekam olduğunu var sayarsak."
" Tamam sus. Allah için sus."
"Ama aşkım."
"Bana bir daha aşkım dersen seni uykunda boşarım."
"Lall beni bu uzay canisinden koru."
"Sen kaşındın burak bana hiç sığınma."
Yemek bittikten sonra sofrayı hep birlikte topladık. Onlar içerde otururken bende mutfağa geçtim. Tatlı olarak dondurma ve profiterol vardı. Herkese koydum sonra  hepsine su ve ağrı kesici koyup içeri geçtim.  
"Lal bize tatlı ve o ne lan."
" Hap"
" Hiii biliyodum bizim ırzımıza geçicek biliyodum allahım çok gencimm." 
"Burak saçmalama tamam mı saçmalama?"
" Ama keremciğim." Kerem burak ile bakıp sustu bende güldüm ve servis yapıp yanlarına oturdum. Gecenin geri kalanı normal geçmişti. Herkes evlere dağıldığında bende son bulaşıkları halletim ve makineyi çalıştırıp  odama çıktım. Sonra geceliğimi giyip  yatağıma yattım sonrası karanlık malbayım.

CARMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin