|▪ 1.Bölüm: Bakışlar ve Hisler ▪|

53 24 13
                                    


Merhaba, biz geldik!

Nasılsınız bakalım?

Biz çok mutluyuz.

Kitabı severek yazıyoruz, yazacağız.

Lütfen bölümü medyadaki müzikle okuyalım^^ 

İyi okumalar dileriz hepinize.

................

(Zümra Arak'ın Anlatımıyla)

Her gece yaşadığım şu durumdan artık sıkılmıştım. Yine ve yine, kâbuslarım uyandırmıştı beni. Yalnızlık, zaten yeterince korkutuyordu ... Üstüne bir de bu kâbuslar ekleniyordu. Anne ve babamın zamansız gidişi, beni derinden etkilemişti. Her onları andığımda gözlerim doluyordu.

Tıpkı, şu an da olduğu gibi...

Ailem, benden uzaklaştığında daha on altı yaşındaydım. Onların gidişinin beni ne kadar büyük etkilediğinin kanıtı; sonsuza uzanacak olan sessizliğimdi. Yalnız kalışımın ardından, amcam beni kendi evladı gibi görerek yanına almıştı. Yaklaşık iki ay önce ise amcamı kaybederek, sessizliğime bir de yalnızlık eklenmişti. Amcamın çocuğu olmadığından dolayı bana bıraktıkları olduğu gibi dururken, öz ailemin bıraktıkları da hâlâ duruyordu. İhtiyacım olduğunda kullanıma açık halde beni bekliyordu.

Elimin tersiyle hızla gözlerimi sildim. Yataktan kalkıp, banyoya ilerledim. Yüzüme sayısız kere soğuk suyu çarptım. Biraz olsun kendime geldiğimde odama geri döndüm. Komodinin üzerindeki gözlüğümü alıp, mavi gözlerimi merceğine kavuşturdum. Görüşüm netleştiğinde dolabıma yöneldim. Kapağı kendime çekerek, içine baktım. Okul kıyafetlerimi elime aldım. Kenarda duran berjerin üzerine bıraktım. Giyinmeden önce yatağımı toparladım. Ardından da mutfağa indim. Kahvaltımı hazırlayıp, pijamalarımla masaya oturdum. Fakat üzerimi giymemiştim. Üzerimi kahvaltıdan sonra giymek. Annemin bu güzel özelliği sanırım bana da bulaşmıştı. Ne kadar garip olsa da; annemle aynı özelliği taşımak, beni çok mutlu ediyordu.

Yemeğimi yeyip, odama geri döndüm. Üzerimdeki kalın ve sıcak tutan pijamalarımdan sıyrılıp, okul kıyafetlerime büründüm. Havalar, soğumaya başlamıştı. Bu yüzden üzerime bir de, beni sıcak tutacak kalın gri hırkamı aldım.

Çantamı, son kez kontrol edip telefonumu ve anahtarımı alarak, kapıya indim. Dışarıya çıkıp, kapıyı iki kez kilitledim. Spor ayakkabılarımın bağını bağlayıp, bana yol boyu eşlik edecek sessizlik ve yalnızlıkla birlikte yola koyuldum.

Havanın epey soğuduğuna şahit oldum bir kez daha. Sonbahar yerini ağır ağır kışa bırakıyordu. Sevmezdim mevsim geçişlerini. Tıpkı babam gibi. Hep hasta olurdum. Ellerimi ceplerime sokarak, yürümeye devam ettim. Otobüs durağına vardığımda kartımı cüzdanımdan çıkararak, otobüsü beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra, gelen otobüsle sıcağa kavuşmuştum. Kartımı okutturup, koltuklardan birine geçtim. Telefonumdan sessizliğime tezat düşecek müziği açtım.

Yol boyunca bana eşlik eden şarkıyı kapatarak istediğim durakta indim. Bakalım bugün neler olacak, diye geçirdim içimden. Gülümseyerek içeriye girerek sınıfın olduğu kata çıktım. Sınıfa yine gülümseyerek girdiğimde bana adeta bir aptalmışım gibi bakan o gözleri gördüm. Zil sesinin benden birkaç dakika sonra çalmasıyla rahat bir nefes alarak yerime oturmuş; dersi beklemeye başlamıştım.

İkinci zil sesiyle, teneffüs zamanı gelmişti. Ben de herkes gibi aşağıya, kantine indim. Masalardan birine oturmadan önce kahve, yanına ise küçük kek aldım. Gözüme kestirdiğim boş masaya ilerleyip, oturdum. Kahvemin ilk yudumunu alarak kek paketini açtım. Ondan da bir ısırık aldım ve tekrar kahvemden yudumladım. Fakat o esnada bana birkaç masa öteden bakan birini fark ettim. Hızla ondan gözlerimi kaçırıp, kahvemden bir yudum aldım.

(Asaf Ural'ın Anlatımıyla)

Her zaman ki gibi, kantinde oturuyordum. Masaya ellerimi ritimle vurarak etrafta gözlerimi gezdirdim. Herkes ya arkadaşıyla ya da sevgilisiyle oturuyordu. Normaldi. Gözlerim insanlar arasında gezmeye devam ederken, yalnız oturan birisini gördüm. Elindeki kahvesi ve kekiyle beni fark ettiğinde birkaç saniye baktı. Gözlerini kaçırarak yemeğine devam etti. Az sonra yanına birisinin geldiğini fark ettim. Masalar arasında pek bir uzaklık yoktu aslında. En azından konuştuklarını duyuyordum. "Zümra canım, Yeliz hoca seni çağırıyor," dedi yanındaki kız. O da kafasını salladı. "İyisin değil mi?" Karşısındaki kızın sorusuna, adının Zümra olduğunu öğrendiğim kız yine kafasını salladı. "Hadi o zaman gidelim." Gülümsedi ve yine kafasını salladı. Ayağa kalkıp gözden kaybolurlarken aklımda sadece kızın gülüşü kalmıştı. Dikkat çekici bir güzelliği olan bu kız neden yalnız, diye düşünmeden edemedim.

(Zümra Arak'ın Anlatımıyla)

Merve'nin çağırmasıyla, kahvemi masaya bırakıp beni yanına çağıran hoca için ayaklandım. Umarım hâlâ bana bakmıyorsundur genç adam...

|Bölüm Sonu |

Merhaba tekrardan!

Umarım bölümü sevmişsinizdir.

Ayrıca Zümra ve Asaf'ı...

Biz onlara şimdiden alıştık.

Ayrıca yazarken, çok çok eğleniyor; gülüyoruz :)

Tabii ki gereken yerde de yine birlikte üzülüyoruz :(

580 kelimeydi.

Aslında bu kısa bir bölüm, fakat sizleri bekletmek istemedik.

>>Detaylı bilgi ve spoi kazanmak için, aşağıdaki hesapları takip ederek, mesaj göndermeniz yeterli! :) <<

cansusezgin1 iklimSezgin

Sizleri seviyoruz ve büyük bir aile olacağımıza inanıyoruz.

Kendinize iyi bakın!

Hoşça kalın!

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

SESSİZ ÇIĞLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin