|▪ 5.Bölüm: Yalnızlığın Sesi ve Hatıralar▪|

18 12 0
                                    

Merhaba arkadaşlar!

Biraz geciktik sanırım^^

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

İyi okumalar...

...

Hayatın bir sınav olduğunu söylerler. Belki de haklılar. Nihayetinde hayatta herkes bir sınavdan geçiyor. Kimisi bu sınavı bir eksiklikle atlatırken, kimisi de birden fazla eksiklikle atlatıyor. Fakat kimi zaman bu eksikliklerin kapanması muhtemel oluyor. Biri geliyor ve sizi mutlu ediyor mesela...

Ben bu hayatın sınavını üç eksiklikle bitirdiğimi umuyordum. Annemin vefatı ve babamın vefatıydı bu ikisi. Üçüncüsü ise hayatım boyunca sessiz olacağımdı. Ama sonra mutlu edildim. Tanımasam da beni haddimden fazlaca gülümsetiyordu.

Asaf Ural...

Beni mutlu eden adamdı o. Ona minnetlerimi sunmaktan vazgeçmiyordum.

Gözlerim karanlık dünyanın aydınlığına uyandığında gözlüğüme eriştim. Bugün okul yoktu. Bu yüzden tüm gün evde geçirecektim. Aklıma gelen fikirle gülümsedim. Bugün eski evime gidebilirdim.

Hatıralar unutulmazdı sonuçta...

Ben yalnız yaşıyordum şu an da. Eski evim ise, anne ve babamla zamanında kaldığımız evdi.

Günümü orada geçirmek üzücü olabilirdi. Velhasıl kabulümdü. Oraya gidecektim. Zaman kaybetmeden mutfağa gittim. Kahvaltımı hazırladıktan sonra hızla yedim. Mutfağı toparlama işine başladım. Bulaşıkları sudan geçirdim ilk önce. Bulaşık makinesi olmadığından elimde yıkayacaktım. Sudan geçirdim. Sıcak su hazırlayıp köpürttüm. Tek tek bulaşık süngeriyle temizledim artıkları. Sonra da durulayıp yerlerine koydum. Ellerimi havluya silip odama giyinmek için geri döndüm. Dolabımı açtım. Zaten pek bir şeyim yoktu. Bu yüzden öyle saatlerce falan sürmedi işim. Beş on dakikada tüm hazırlıklarımı tamamladım. Ardından da dış kapıya adımladım. Gözlüğümün netliği hafif bozulmuştu. Bu yüzden siyah sırt çantamı omuzlarımdan çıkarıp gözlük mendili aldım içinden. Ardından da merceklerimi daha da netleştirdim. Çantamı tekrar omuzlarıma çıkardım. Anahtarımı pantolonumun cebine atıp evden ayrıldım. Hafif bir rüzgâr vardı, sonbahar rüzgârı.

Otobüs durağına giden yolu arşınladım kısa sürede. Kartımı hazırlayıp bekleyişe geçtim. Ümidim, Asaf'ı görmemek yönündeydi. Aynı yerde oturmanın verdiği hem korku hem de mutluluk vardı. İlk kez bir erkek bana yakın olmuştu. Bu his her ne kadar garip olsa da, kalbime söz geçiremiyordum kimi zaman. Onu görmek istiyordu bir yanım.

Kısa süre içinde gelen otobüse binip eve ulaşmıştım. Asaf'ı görmemiştim ki bu iyiydi. Sonuçta benimle konuşmak istediğinde bilmediği nedenler dolayısıyla ona cevap verememek beni mutsuz ediyordu.

Çantanın en dibinde kalmış olan eski, metal anahtar ile kapının kilidini açmıştım. İçerisinin kokusu pek de iyi değildi. Fakat gelmişken havalandırma işini de yapabilirdim. Adımlarım odama yöneldi. Eski kapıyı gıcırtılar eşliğinde araladım.

Fotoğraflarımız vardı, biriciklerimle...

Gözlerimin doluşuna aldırış etmeden odada adımladım. Tüm eşyalar olduğu gibi duruyordu. Temizlik yapılması gerektiğiyse bariz belliydi. Evin elektrik ve suyu yoktu. Bu nedenle nasıl yapabileceğimi düşündüm, temizlik işini. Odanın içinde düşüncelerimle yapayalnızdım. Ne annem vardı burada, ne babam... Pencereyi açtım hafifçe. Odadaki kokunun dağılmasını ümit ediyordum. Buradan çıkıp hemen yan taraftaki anne babamın yatak odasına gittim. İçimin yanıyor olmasına aldırmadım.

SESSİZ ÇIĞLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin