Evet arkadaşlar Cembar olmadığı sürece canım yazmak istemiyordu o yüzden artık Cemo'yu hikayeye sokuyorum.Lütfen siz de Cembar görmek için oy atın ya da yorum fark etmez. Çünkü kendi kendime yazıyormuşum gibi geliyor ve hevesim kaçıyor, yazmak istemiyorum öyle olunca. Neyse anladınız siz <3
Artık bir sitede oturmak istemiyordum,rahatça takılabileceğim bahçeli kocaman bi triplex ev almıştım.Sırada taşınma işleri vardı ve yardım için bizimkiler bendeydi.
Eşyalarımı toparlarken bir kutu gözüme çarptı, içine ne koyduğumu gerçekten hatırlamıyordum. Kutuyu almak için eğildim,açtığımda gözüme Nisa,Cemal ve benim birlikte çekilmiş fotoğrafımız çarptı. Ne kadar da mutluymuşuz o zamanlar,sadece biz değil gözlerimizin içi gülüyormuş.Bakıp da özlememek elde değildi,herkese unuttum bitti diyordum ama gerçeği sadece ben biliyordum.
Unutamamıştım,hala özlüyordum,deliler gibi onu arıyordum her yerde.Ama buna son vermeliydim,bundan sonra asla olmazdı,yani olmamalıydı. Ona güvenemezdim,güvenmemeliydim. Ben hıçkıra hıçkıra ağlarken omzumda bi el hissettim, gelen Berkan'dı.Beni bu durumda görmesini isteyeceğim en son insan Berkan'dı.
Geldi birden bana sarıldı ve ağlamaya başladı.+Barış,seni böyle görmek beni çok üzüyor be oğlum.
Sustum, sadece sustum. Çünkü konuşmaya başlarsam ağlamam şiddetlenirdi ve bi anlık patlamayla ona cemali ne kadar özlediğimi anlatırdım.
+Barış, susacak mısın?Lütfen susma,ben senin cemali unutamadığını biliyorum.Beni kandıramazsın.
-Berkan, ben onu çok özlüyorum.
+Biliyorum aslanım.
-Acaba şu an nerededir, yaşıyor mudur, napıyordur?
Berkan birden sinirlendi, gözlerinden alev çıkıyordu adeta.
+Barış,özle ağla bağır ama lütfen nerde olduğunu nasıl olduğunu sorma bana.O sana neler yaptı, lütfen hala onun iyiliğini düşüncek kadar aşık olma.
-Berkan elimde değil...
Elimde değildi çünkü Berkan'ın o sana neler yaptı derken neyi kastettiğini bilmiyordum ve bana bunu yıllardır anlatmıyordu,anlatmayacaktı.Ben de ömrümün sonuna kadar böyle yaşayacaktım,neye üzüldüğümü neden yalnız kaldığımı bilmeden.
+Tamam şimdi sil bu gözyaşlarını, hadi gel içeri gidelim Aycan da geldi zaten.
-Aycan?
+Doğru sen onu da hatırlamıyorsun, gel bak zaten seni merak ettiği için gelmiş,merak ettiklerini ona sorarsın.
Cemal ile ilgili çok bir şey hatırlamıyordum,yani sadece fotoğraflardan ibaretti benim için.Geçirdiğim kaza sonrası son 5 yılı hatırlamıyordum, doğal olarak Berkan dışında hiçbir arkadaşımı da.
Kazadan sonra Cemal'i hiç görmedim,zaten Berkan'ın anlattığına göre Cemalle kazadan önce ayrılmışız.Ama Berkan bana nedenini anlatmadığı için nedenini de bilmiyorum.Ona bu konuda çok kızıyorum ama yapabileceğim bir şey de yok, keşke olsa.
+Ulan barış ben içeri gidelim diyorum sen yine daldın bir yerlere
-Sen geç ben su içip geliyorum
Mutfağa girdiğimde gördüğüm kişi Aycan olmalıydı.Sarışın ve güzel bir kızdı,arkası dönük olduğu için beni görmüyordu. Ben ona seslendim.
-Selam.
Beni görünce birden" Barış"diye çığlık attı, koşar adımlarla yanıma yaklaştı ve bana sarıldı.
Onu hatırlamıyordum ama yine de sarıldım zaten son zamanlarda yeterince ağlayan ben yine ağlamaya başladım.Aycan bunu fark etmiş olmalı ki hemen kendini geri çekti.
Bana doğru döndü.+Barış, biraz konuşmak ister misin?
-Olur,gel terasa çıkalım, orda rahat konuşuruz.
Ona Cemal'i sormak istiyordum ama tanıyıp tanımadığını bile bilmiyordum,konuya burdan başlayamazdım.
-Aycan, biz seninle samimi miydik?
Aycan buna güldü, sanki bu soruyu sormam onu mutlu etmiş gibiydi.
+Biz dörtlü bir gruptuk.Sen genelde herkese karşı soğuktun ama bize karşı bi o kadar da samimiydin.
Dörtlü grup?Kimlerden bahsediyordu bu kız?
-Ben kimlerle samimiydim ki dörtlü grup derken kimleri saydın?
+İşte sen,ben,Nis bi de Beko.
Ben susunca o devam etti,
-Seni hiç arayıp sormadım sanıyorsun di mi?
Şaşırmıştım, bu kız çok gizemli konuşuyordu.
+N-nasıl yani?Aradın mı?
-Aradım tabi hem de defalarca ama seninle konuşmamıza hiç bir zaman izin olmadı ki.
+İzin olmadı?
-Ya Berkan işte.Bizle görüştürmek istemedi seni,senin geçmişi hatırlamama taraftarındı. Hatta unuttuğunu düşünüyordu ama birden fikri değişmiş olmalı ki sabah beni çağıran da kendisiydi.
+Bana hiçbir şey anlatmıyor, sen anlatır mısın?Çünkü ben soru işaretleriyle yaşamaktan çok yoruldum,bıktım.Ne kadar üzüleceksem üzüleyim ama artık lütfen her şeyi anlatın bana, yalvarırım.
-Benden bunu isteme Barış, her şeyi iste ama bunu isteme.Yapamam.
+Ya neden, neden?Aklım almıyor ya neden benden saklıyorsunuz anlayamıyorum. Keşke o kazadan sağ çıkmasaydım.En azından ölürdüm, kafam rahat olurdu.Şu an yaşadığım işkence ölümden beter.
-Lütfen böyle söyleme ayrıca elimde olsa anla-
"öhöm öhöm"
Bu Berkan'dı, konuşmalarımızı duymuş ve susmamız için yalandan öksürüyordu.
"Aycancım,Yunus gidiyor seni de bıraksın diye haber vermeye gelmiştim"
Kızı resmen kibarca kovuyordu, Aycan bana baktı gülümsedi,sarıldı ve gitti.Onların ardından Buraklar da gitmişti.
Berkan gitmeden önce benimle konuşmak istedi ama ben konuşmak istemediğimi söyledim.Çünkü her konuştuğumda bir şekilde Berkan masum ben suçlu oluyordum. İnanın,şu an sırası değildi.Ama bir şarap içmenin tam sırasıydı.
Şarabımı ve kitabımı aldım,terasa çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
schadenfreude || cembar
Fanfictionİçimde hep bir şeyler eksikti ya da ben eksiktim, onu hatırlayana kadar