İlk cümleyi yazdıktan sonra hamlamış parmaklarıma bir ağırlık çöktü. Sonrasında aklıma hücum eden her kelime bir cümle olmak adına art arda sıralandı. "Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel.." diyordu garip şairin biri. Üzerimdeyse şiirin devamını soluksuz getirme isteği. Her şey ilklerle başlar; ilk adım,ilk arkadaş, ilk anı. Ne zaman bırakacaksın tuttuklarını? Umudunu üzerinden çektiğin düşlerin, belki de kovalayıp durduğun gündelik işlerin boğazına korkak bir katil edasıyla sarılmış. Soluklanmayı unuttuğunda içmen gereken kahve sayısı kadar gülümse aynaya. Geleceğin kaygısını, geçmişin sana biçtiği paydayı al at bir tarafa. Klişeye gerek yok belki ama gökyüzüne bak en azından o mavi gözlü şairin hatrına ya da güneşli günleri görebilmek adına. Seni durduranların yakasından tutup hakkını isteyeceğin yüzün olsun ya da dönüp de kendini anlatabildiğin bir defterin. Bu zamanlar için geçerli olmasa da kağıtla kalemin maddi ve manevi maliyeti bir zamanlar denk değildi. Sen yine de yazmaya başla. İçini kemiren her duyguyu, okuyup da içine işleyen her dizeyi yaz. Çünkü bu hayat her zaman çantanda bir kalem ve sayıların doldurduğu bir kitapla yaşanmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKUNMA YARA YAPARSIN
Nonfiksisana büyük düşler getirdim kıyıya vuran deniz dalgasının hırçlınlığında motorların girdiği koyların acımasız sessizliğinden esen rüzgarlar esenlikler ve hür düşünceler getirdim sen anlaşılmaya yetmeyen cümleler yazarken ben konuşmayı denedim senin...