Jennie içkisini yudumlarken etrafta göz gezdirdi.
Jin ve Joohyun kenarda öpüşüyorlardı.
Jimin mutfaktan arka bahçeye açılan kapı pervazına yaslanmış sigara içiyordu.
Chaeyoung ise Jeongguk'la flörtleşmeye çoktan başlamıştı.
Görüş açısında olan insanlar bunlarla sınırlı kalıyordu. Etrafı daha çok incelemek için üst kata çıktı.
İnsanları ittirerek merdivenlerden çıktı.
Alt katın, girişin ve mutfağın da bir kısmının görülebildiği üst kat demirlerine yaslandı.Köşede ve karanlıkta bir yerde durarak içkisini yudumlamaya devam etti.
Burada fark edilmesi pek mümkün gözükmüyordu.Sol tarafından bir inleme sesi duyana kadar yalnız olduğunu düşünmüştü.
Tek kaşını kaldırdı ve yüzüne sinsi bir tebessüm yerleştirdi.
Oraya doğru adımlamaya başladı.
Koridorun en sonundaki odanın kapısı hafif aralıktı.
Göz ucuyla içeri baktı.
İlk gördüğü şey yere atılmış siyah bir ceketti. Biraz daha yaklaştı, görüş açısına bu sefer beyaz bir gömlek ve siyah bir elbise girdi.
Bir süre durdu.
Bu elbise, dün alış verişte Jisoo'nun aldığı elbisenin aynısıydı.Yüzündeki gülümseme daha da genişlerken iyice kapıya sokuldu.
Yatakta sere serpe uzanmış, üstünde sadece dantelli iç çamaşırları olan Jisoo ve
Üstündeki gömleğini çıkarmış olan Yoongi'yi gördü.
Yüzündeki gülümseme daha da genişledi.Elindeki minik, siyah çantasından telefonunu çıkardı ve birkaç poz çekti.
Bir gören var mı diye etrafına bakındı, ardından da kafasını tekrar odaya çevirdi.
Kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki Jennie'yi fark etmemişlerdi bile.Jennie son kez gülümsedikten sonra topuklularının ses çıkarmamasına özen göstererek merdivenlere doğru adımlamaya başladı.
Aşağı indi ve arkadaşlarının yanına yöneldi.
~~
"Jisoo ve Yoongi nerede? Son on beş dakikadır ortalarda yoklar."
Jin'in kolunun altına girmiş olan Joohyun içkisini yudumlarken diğerlerine döndü.
Jennie Joohyun'un sorusuna karşılık sadece gülümsedi.
"Durun arıyayım."
Chaeyoung cebinden telefonunu çıkarıp masaya koydu.
'Kişiler'inden Jisoo'nun numarasını bulup üstüne tıkladı.Jennie suratına sinsi sırıtışını ekleyip dirseklerini masaya yasladı.
"Hoparlöre alsana.."
Chaeyoung Jennie'ye döndü, ardından da telefona.
Telefonu hoparlöre alıp masanın ortasına koydu.Bir süre beklediler, açan olmadı.
Chaeyoung aramayı sonlandırıp tekrar denedi.Bir süre beklediler.
En sonunda Jisoo telefonu açmıştı."Efendim Chaeyoung..."
Nefes nefese kalmıştı.
Jennie gülümsemesini genişletti.
"Jisoo? Sen iyi misin?"
Jisoo sesindeki gerginliği azaltmaya çalışarak cevap verdi.
"Iıı, evet! Niye ki?"
Chaeyoung kaşlarını çattı.
"Bilmem, sesin biraz şey çıkıyor..."
Chaeyoung'un lafını konuşmaya atlayan Jennie kesti.
"Fazlasıyla yorulmuşsun gibi!
Nefes nefesesin."Chaeyoung da Jennie'ye hak verdi.
"Evet! Ne yapıyorsun sen? Yoongi senin yanında mı?"
Jisoo bir süre durdu.
Arkadan fısıltıya benzer sesler yükseliyordu.Jennie gülümsemesini daha da genişletti.
"H-hayır, görmedim onu."
"Tamam, yanımıza gelsene. Yalnız başına ne yapıyorsun?"
"Tamam, geliyorum..."
Chaeyoung'un cevap vermesine izin vermeden telefonu suratına kapattı Jisoo.
"Çok garipti."
Lalisa kaşlarını kaldırmış ve suratında şaşırmış bir ifade vardı.
Diğerleri de ona hak verdiğini belirten birkaç şey mırıldandı.Jennie arkasına yaslandı.
Bir süre sonra merdivenlerden Jisoo indi.
Saçı başı dağılmış, siyah topuklularını
tam giymeyi başaramamıştı.Yapmacık bir merakla masada gözlerini gezdirdi.
"Ee Yoongi nerde?"
Jennie tek kaşını kaldırıp Jisoo'ya döndü.
"Bilmem, beraber ortadan kaybolmuştunuz!"
Jennie'nin sesindeki imayı Jisoo anlamıştı, gözlerini büyüttü.
Cevap vermedi.
Aklından nasıl bilmiş olabileceğiyle ilgili senaryolar kuruyordu.Tak boş yer olan Taehyung'un yanına gidip oturdu.
••••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Nothing..." |bangtanpink
FanfictionBu okulda doğrular konuşulmaz! Ne kadar çok yalanın varsa o kadar iyisindir. Yalanlar üzerine kurulu hayatlar yaşayan ve yalanlar üzerine kurulu bir arkadaşlıkları olan bir grup... Gerçekler ortaya çıktığında, işte, o zaman oyun biter! Onların oyu...