s e v e n

532 45 1
                                    

Lalisa zile basınca beklemeye başladılar.

Kısa süreli bir bekleyişin ardından Jeongguk kapıyı açtı.

"Hoş geldiniz çocuklar. Geldiğiniz için sağ olun."

Taehyung Jeongguk'un sırtını sıvazlarken içeri geçti.

"Sorun değil dostum."

Lalisa ve Jennie de geçerken Jeongguk'a kısa bir sarılış verdiler.

"Jeongguk hayatım kim geldi?"

İçeriden gelen Bayan Jeon; Lalisa, Jennie ve Taehyung'u görünce yüzüne parlak bir gülümseme yerleştirdi.
Sırasıyla hepsine sarıldı.

Sıra Taehyung'a geldiğinde bir süre durdu. Hüzünlü bir şekilde kendisine baktığını fark eden Taehyung kaşlarını çattı.

"Hoş geldin oğlum."

Kollarını oğlanın etrafına doladı, bir anne edasıyla saçlarını okşadı.

"Aileleriniz nasıl çocuklar?"

Jennie gayet sakin bir şekilde cevap verdi.

"İyiler."

Lalisa elleriyle oynuyordu.

"İyiler efendim."

Taehyung koltuğa otururken kafasını başka yöne çevirdi.

"Anne sen bizi yalnız bırakır mısın?"

"Oh tabii. Siz konuşun."

Bayan Jeon salondakilere gülümseyip
salondan çıktı.

Koltuklara dizilmiş arkadaşlarının karşısındaki tekli koltuğa geçti Jeongguk.

"Büyükbaban için çok üzüldük Gguk.
Huzurlu bir şekilde ölmüştür umarım."

Jeongguk Lalisa'nın hüzünle söylediği şeye karşılık kafasını salladı.

"Uykusunda ölmüş.
Hastaydı zaten..."

Ortamı bir hüzün kaplamıştı.
Ve Jeongguk -her ne kadar büyükbabası ölmüş olsa da- hüzünlü ortamlardan nefret ederdi.

"Tamam çocuklar, bu kadar dram yaratmaya gerek yok. Ölenle ölünmez!"

Jennie alayla gülmeye başladı.

"Adama bak ya, sanki ölen benim büyükbabam!"

Hepsi gülmeye başladı.

~~

"Namjoon?.."

Jennie kafasını telefondan kaldırmadan yan gözle Taehyung'a baktı.

"N'olmuş Namjoon'a?"

Taehyung göz devirdi.

"Bir haftadır okula gelmiyor?"

Jeongguk telefondan Chaeyoung'la olan mesajlaşmasını sürdürürken cevap verdi.

"Ben olsam ben de gelmezdim, bir haftadır konunun üstü örtülmek yerine daha fazla konuşulmaya başladı.
Okul gündemine oturmuş durumda."

Lalisa devam etti.

"Aynen abi! Hakkında olumlu bir tek şey söyleyen de yok, bu şartlar altında Seul'ü terk etse yeridir."

Tarhyung sinirle ofladı.
Namjoon'u severdi, Namjoon da onu severdi.
Ve şimdi gidişine göz yummak Tae'nin yapmak istediği bir şey değildi.

"Bunu kim yapmış olabilir?"

Jeongguk kafasını telefondan kaldırdı.
Düşünüyormuş gibi yaptı.
Lalisa da kafasını Taehyung'a çevirdi.

"Namjoon'un gay olduğunu kim biliyordu?"

Lalisa gözlerini Jennie'ye dikti.
Jennie ise 'Ben nereden bilebilirim?' manasında omuz silkti.

Jeongguk Jennie'ye seslendi.

"Jennie?"

Jennie ise sesindeki imâyı göz ardı ederek karşısında bacak bacak üstüne atmış ve
bilmiş bir tavırla gözlerini kendisine dikmiş çocuğa baktı.

"Efendim Gguk?"

"Bir şeyler biliyorsun, değil mi?"

Jennie kaşlarını çattı.

"Nasıl bir şeyler?"

Jeongguk dudaklarını büzdü.

"Bilemem. Her şey olabilir."

Jennie gülümsedi.
Joohyun'u ateşe atmalı mıydı?
Tabii ki, evet!

"Joohyun... Her şey açık değil mi?"

Lalisa sinirle güldü.

"Bu çok saçma! Nasıl bilebilir ki? Ben bile bilmiyordum! Ha, bu çok saçma."

Jennie kaşlarını kaldırdı.

"Bilemeyiz. Belki de..."

Yaslandığı koltuktan doğruldu ve salonun ortasına doğru eğildi.
Ses tonunu alçaltarak konuşmasına devam etti.

"...aramızda bir casus vardır!"

Taehyung göz devirdi,
Lalisa alayla güldü ve
Jeongguk gözlerini bir saniye olsun Jennie'den çekmedi.

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Jennie omuz silkip kalktığı yere geri yaslandı.

"Çok açık değil mi? Namjoon'un gay olduğunu Lalisa bile bilmiyormuş, ki benim de bildiğim söylenemez, onun bilmesine imkan yok."

Bu fikir hepsine biraz olsun mantıklı gelmişti.
Çünkü aralarındaki hiç kimse -tabii ki Jennie dışında- bundan bihaberdi.

Jennie gülümsedi.
Gözlerini düşünüp parçaları birleştirmeye çalışan arkadaşlarına çevirdi.

••••

"Nothing..." |bangtanpinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin