3 | artık çoğulların içinde olmamak

553 67 161
                                    

artık çoğulların içinde olmamak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

artık çoğulların içinde olmamak

. . .

Hogwarts'a gelmeden önce Hogmseade'e uğramak istemiştim. Tıpkı eski zamanlarda, normal zamanlarda ve yalnız olmadığım zaanlarda olduğu gibi birkaç dükkan gezip, bir şeyler almak istemiştim.

Fakat o kadar çok şey değişmişti ki, Hogsmeade'den bir daha asla aynı tadı alamayacağımı biliyordum. Balyumruk'tan James'in favori çikolatalarından birini alıp, hüzünlü hüzünlü High Street'ten yürümeye karar vermiştim.

Peki şimdi neden burada olduğumu soruyorsunuz. Birkaç gün önceki Godric's Hollow ziyaretinden sonra, bunu orada bırakmamaya karar vermiştim. Eve geldiğimde Dumbledore'a bir mektup göndermiştim ve konuşmak istediğimi söylemiştim. İşte biraz sonra da şatodaki odasına gidecektim.

Atlı arabalardan biriyle beraber şatoya doğru yola çıktığıma gözümü heybetli şatodan alamıyordum. Bu at arabalardan birinde durup defalarca bu şatoyu izlediğimi hatırlardım.

İç geçirdim ve başımı önüme çevirdim. Artık eski zamanları hatırlamaya bile alışmıştım neredeyse. Bu ise üzücü bir his bırakıyordu geride.

Atlı arabalar yolun bitişinde durduğunda indim ve Hogwarts'a giden kıvrımlı taş yolda tek başıma yürümeye devam ettim. Esinti nedeniyle pelerinimin havalandığını hissediyordum. Şato her an gözlerimin önünde büyürken, buraya gelmeyi ne kadar özlediğimi hissettim.

Giriş kapısına yaklaştığımda bir Gryffindor öğrencisinin hemen ortada beklediğini gördüm. Büyük ihtimal beni bekliyordu çünkü kapı önündeki açıklığa gelmemden beri beni izliyordu. Ben de adımlarımı kıza doğru çevirdim.

Yanına yaklaştıkça yüzündeki ciddi ifade, sanki daha da ciddileşebilirmiş gibi, ciddileşiyordu. Gryffindor'lar ne zamandır bu kadar ciddiydi? Koyu kızıl saçlarının kırmızı cüppesinin üzerine döküldüğünü görebiliyordum ve elbette, ÖB rozeti göğüsünde asılıydı.

İnce bir burnu, nispeten sivri bir çenesivardı. Parlak mavi ya da yeşil olan gözleri adeta şeffaf iki lens gib iduruyordu gözlerinde ve delici bakışlarla bana bakıyordu.

Önünde durduğumda kız elini uzattı. "İyi günler Bay Lupin." dedi, ciddiyetine uygun bir sesle.

Kızın uzattığı eline hoşnutsuzca baktım fakat elimi uzatıp yarım yamalak sıktım. Ben elimi uzattığımda da konuşmaya devam etti. "Ben Wilma Winslet. ryffindor'ların Öğrenci Başkanı'yım. Profesör Dumbledore görüşmenize biraz geç kalacağını söyledi. Siz odasına kadar ben eşlik edeceğim."

Kızın yüzünü incelemeye devam ederken, onun biz mezun olduğumuz senedeki hali gözlerimin önüne gelmişti. Kaçıncı sınıftı emin değildim fakat bizden fazlasıyla küçüktü. Bu nedenle nasıl biri olduğu hakkında en ufak fikrim yoktu fakat bu resmiyeti hoşuma gitmemişti.

öyle bir geçer zaman ki ‧ remus lupinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin