6 | sorgu odası

353 51 38
                                    

sorgu odası

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

sorgu odası

. . .

Albus Dumbledore'un ikna yeteneklerini hiç hafife alınmaması gerektiği konusunda zaten emindim, fakat bugün daha da emin oldum diyebilirim. Sadece, ikna ettiği insanlar fazlasıyla şüpheci kişiler olduğundan dolayı, Azkaban'a olan özel ziyaretimden önce beni sorguya almak istemişlerdi.

Gizlim saklım yoktu tabii. Fakat bilirsiniz, karanlık odada, sadece başımın üstündeki büyülü parıltıları görebiliyordum ve böyle bir ortam insanı ister istemez geriyordu.

Ahşap masanın üzerinde hiçbir şey yoktu. Rahatsız bir sandalyeye oturuyordum ve Seherbaz'lardan birinin sorgulamama başlamasını bekliyordum. Onlarsa sabrımı sınarcasına beni bekletiyorlardı.

Saatimi girişte çıkartmışlardı ve odadad aha burnumun ucunu zor görebiliyorken, duvarda, var olduğunu hiç sanmadığım, saati de göremiyordum. Üstelik asam da onlardaydı.

Zaman kavramnını kaybetmişken bir kapı gıcırtısı geldi ve içeri giren adamın silueti belirdi. Ağır adımlarla bana doğru gelirken, siyah cüppeli, fötr şapkalı bir Seherbaz'ın içeri girdiğini fark etmiştim. Elinde bir belge taşıyordu.

"İyi günler, Bay Lupin." dedi adam acelesiz bir tavırla. Masanın karşısına geldiğinde görebildim yüzünü. Köşeli yüz hatları, yer yer kırışmış ve traş nedeniyle tahriş olmuş bir yüzü vardı. Gözleri yüzüne göre küçük kalıyordu fakat ağır bakışlarla bakıyordu. Masanın karşısında durduğunda, şişkinelini bana uzattı. "Ben Noah Proudfoot. Departmanımıza ilettiğiniz özel izin nedeniyle sizi genel bir sorgudan geçireceğim. Lütfen sorularımı büyük bir ciddiyetle cevaplayın."

"Elbette." dedim kafa sallayarak. Adamın havadaki elini sıkmıştım bu arada.

Proudfoot, gözlerimi süzdükten sonra masanın öteki tarafındaki sandalyeyi çekip oturdu. Yanında getirdiği belgeyimasaya koyup karıştırmaya başlamıştı.

"Üzücü bir hikayeniz olduğunu duydum Bay Lupin."

Sorgulamadan fazlasıyla uzak, arkadaşça başlaması afallamama neden olunca adam minik gözlerini bana çevirdi. Yutkundum ve bir şeyler düşünmeye çalıştım fakat ne diyeceğimi bilemiyordum.

Proudfoot, bütün dosyayı gözden geçirip ellerinin arasına aldı ve kağıtlar eşitlensin diye birkaç defa vurdu masaya. "Babanz Lyall Lupin ile tanışırdım ve elbette Hope ile de."

Annemin adının geçmesi hiç hoş bir his bırakmamıştı bende. Fakat Proudfoot bunu umursuyormuş görünmüyordu. "Kendisinin vefatını duyduğumda çok üzülmüştüm. Neredeyse üç yıl oluyor, değil mi?"

"Evet." dedim kısaca. Keyfim kaçmıştı.

Proudfoot, konu hakkında konuşmaya devam etmek için ağzını açmıştı ki, tekrar bir kapı açılma sesi geldiğinde, ağzını kapatmayı unutarak arkasına döndü. Kapıdan gelen kişiyi duruşundan anlamıştım tabii. Jeanne Winslet'tı bu.

öyle bir geçer zaman ki ‧ remus lupinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin