Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
1987'5 Ağustos
Tae Hyung elinde ki saksı ile son merdiveni de çıktı. Sıcaktan bunalmıştı, bugün patronu ile ettiği kavgadan sonra sinirini dindirmek için çicek almıştı. Oradan kesinlikle ayrılması gerekiyordu ama parasız yaşayabileceği bir durumda değildi.
26 yaşındaydı düzgün bir hayatı yoktu, ailesini terk etmek yaptığı en büyük aptallıktı belki. İç geçirdi, geçmişe dönüp sürekli hayıflanamazdı boş beleş hayatını sonuna kadar sürdürecekti.
Finali görmeyi gerçekten istiyordu, hayatının kırılması olan 1978'i atlatması zor olmuştu.
O zamanı hatırlamak dahi istemiyordu, 16 yaşında olmak, genç olmak her zaman güzel değildi sadece aptal olmanın güzel yıllarıydı. Ama Kim Tae Hyung bunu cehennem gibi yaşamıştı.
Başını iki yana salladı, omzunu kapının pervazına yaslarken cebinden anahtarını çıkarttı. Önüne düşen yağlı saçları alnını terletiyordu, bunalmıştı. Üstünde ki her şeyden kurtulmak istiyordu.
Duşa ihtiyacı vardı.
Anahtarı deliğe geçirdiğinde yan dairesinin kapısının aralandığını duydu. Yutkundu, evine girmeliydi.
Kapıyı açıp kendini hızlıca içeri attığında en son ensesinde bir nefes hissetmişti. Sırtını kapıya dayarken yavaşça yere doğru eğildi.
Lalisa
Yan dairesinde ki tuhaf kız, onu bazen korkutmuyor değildi. Kimse onun hakkında konuşmuyordu kapısına gazete ve süt bırakılmıyordu. Yerinden kalktı ve mutfak tezgahına çiçeği bırakırken anahtarı da onun yanına bıraktı.
Üstünde ki ceketi eski koltuğuna atarken banyosuna ilerledi, büyük bedeni için ev çok küçüktü. Üstünde ki kıyafetlerden hızlıca kurtuldu ve kendini küçük küvete yerleştirdi. Sıcak suyu açtı, soğuk su da boğuluyordu.
Fiskiyeyi vücudunda gezdirirken gözlerini kapattı. Yorucu bir günün ardından duş kesinlikle antidepresan gibiydi.
Uyuşturuyordu.
Fiskiyeyi karnının üstüne koyarken kolunu geriye doğru atıp sigara paketini aldı ve de çakmağını. Dalı dudaklarının arasına yerleştirirken ateşi yaktı.
İçine çekti, ardından ise duman havaya karıştı. Sigarayı da ekonomik kullanması gerekiyordu, 1 paketi bir oturuşta bitirebilirdi ama yeniden almaya parası yoktu.
Kirası biraz pahalıydı bu yüzden kendinden bir kaç şeyi eksiltmeliydi. Çok sıkıcıydı her gün, her gün geçtikçe biraz daha şeffaflaşıyordu.
Kaybolmaktan korkmuyordu neyse ki, daha ne kadar kaybolabilirdi ki?
Fiskiyeyi vücudunda gezdirmeye devam ederken duman küçük banyoyu hakimiyeti altına alıyordu. Uykusuzluk sorunu ile başa edemiyordu, bazen küvette uyuya kalabiliyordu ki bunun sonuca olarak 1 hafta hasta olarak dolaşıyordu. Onu en çok geren neredeyse her gece saat 3'te kapısını çalan Lalisa'ydı.
Her gece farklı bahaneler, soğuk gözleri ve soğuk bedeni ile gece yatağında yatardı. Hiçbir zaman bu şaşmazdı, onun hakkında tırnağının ucu kadar bile bir şey bilmiyordu. Kim Tae Hyung o kadar bıkmıştı ki 1978'den sonra hayatına giren hiç kimse umurunda olmamıştı.
Lalisa farklı bir kızdı, anladığı kadarı ile rüyaları ile gerçekliği ayırt edemiyordu. Kabusları hiç bitmiyordu ve onu korkutan ise anlattığı kabusların aptal yıllarına çok benziyor olmasıydı.
Kim Tae Hyung 1978'den beri apartmanlara girmiyordu, özellikle de 3. kata asla çıkmıyordu.
Buraya gelerek yeni bir sayfa açmak en azından finali görmeden önce kendinden bir şeyleri değiştirmek istemişti ama bulunduğu apartmanın 3. katında oturuyor olmak onun için kesinlikle büyük bir sınavdı. Suyu kapattı ve çıplak bedeni ile küvetten çıktı. Vücudundan dökülen sular ile odasına ilerledi ve yatağına kendini bıraktı. Dudaklarının arasında ki sigarayı bir kenara atarken gözlerini sımsıkı kapattı, uyuyabilmek adına ama yapamıyordu. Yüz üstü uzanırken yastığını kafasının üstüne koydu. Ama o büyük sorunu karalıkta da geçmiyordu.