"messy"

428 59 34
                                    

Tae Hyung dudağında ki sigara ile sokakta savsak adımlar ile ilerliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tae Hyung dudağında ki sigara ile sokakta savsak adımlar ile ilerliyordu. İş yerinde kutlama yapmışlardı ve o fena halde sarhoş olmuştu uzun zaman sonra. İçki ile arasına her zaman mesafe koymaya çalışmıştı zaten bitmiş bir hayatı vardı, acınası bir hâle bürünmek istemiyordu.

Boş bakışları ile sürekli yanıp sönen sokak lambasına baktı. Nedense üstünde bir sinir hissetmişti, koşarak sokak lambasına ilerledi ve demire bir tekme savurdu. Ardından küfrederken ayağını tutarak bağırmaya başladı.

"Hay sikeyim! Orospu çocuğu neden düzgün çalışmıyorsun"

Arkasında duyduğu kahkaha ile sinirle arkasını döndüğünde dengesini kaybedip yere düştü. Sigarasının yere düştüğünü görünce endişe ile dizlerinin üstünde doğrulup sigarasını yerden aldı. Nam Joon cebinde ki sigara paketini çıkartırken alayla konuştu. "Bende dal var merak etme" Tae Hyung sigarasını yere atarken ayağa kalktı ve dengesini sağlamaya çalıştı. Yüzünde ki yarım sırıtması ile Nam Joon'a ilerlerken konuştu.

"Nam Joon betonunu yapalım desek taşağından diğer kısımlarına beton kalmaz" Nam Joon'un kahkhası bütün sokağı inletirken Tae Hyung dalı alıp cebine yerleştirdi. Nam Joon kolunu onun omzuna koyarken konuştu. "Tae Hyung beni cidden güldürdün bugün, sarhoş dolaşmanı tercih ederim"

Tae Hyung göz devirirken yürümeye başladılar. "Ne o? Bebek bakıcılığımı sen üstleneceksin herhalde"

"Bu halinle her türlü şey başına gelebilir gerizekalı"

Tae Hyung alayla gülerken cevapladı. "Zaten en kötüsü başıma geldi Nam Joon beni öldürseler teşekkür ederdim"

Nam Joon kaşlarını çatarken yerinde durdu ve onun ilerleyeşine baktı. İnsanlar sarhoşken her zaman doğru söylerlerdi. Onda ki tuhaflığı öğrenmenin en doğru zamanıydı. Koşarak aralarında ki mesafeyi kapatırken onu kendi kendine gülerken buldu. "Tae Hyung neden bu haldesin...yani bizim gibi değilsin"

Tae Hyung'un yüzünde acı bir gülümseme oluşurken ona kısa bir bakış attı. "Ben bir bok yedim ama nasıl bir bok sana anlatamam Nam Joon"

Kahkaha atmaya başlarken Nam Joon onun gözlerinden akan yaşları gördü. Onun bir kere daha iyi olmadığını anlamıştı. Psikolojik olarak tamamen harabeydi. "Ne yaptın?"

Tae Hyung kolu ile gözlerini silerken titrek bir nefes aldı. Sarhoş olsa bile cevap veremeyeceği sorulardı bunlar, kendine dürüst olamıyordu. Hatalarını biliyordu, o zaman bir şeyleri değiştirebileceğini biliyordu azcık daha cesareti olsaydı. Bir restorantın önünden geçlerlerken kulağına Jailhouse Rock doldu. Gözyaşları yanaklarından boynuna inerken koşmaya başladı. Nam Joon ne olduğunu anlayamazken onun arkasından seslendi ve koşmaya başladı. Tae Hyung taşıyamayacak kadar dolmuştu. Kendini affedemiyordu, nefreti gittikçe büyüyordu.

1978『lisa's curse'taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin