"Arkadaşın ne çalıyor?" dediğimde bana döndü.
"Kendisi isyan etme amaçlı girdiği müziğe aşık oldu. Şarkı söylüyor" dediğinde kafamı salladım.
"Keşke bende şarkı söyleyebilsem" dediğimde "Söyleyebilirsin" demiş ve radyoyu açmıştı.
Radyonun sesi arabayı doldurduğunda gülümsedim. Müzik güzeldi, etraf güzeldi. Yan tarafıma döndüğümde şarkıya bende eşlik ettim.
"Ve eğer on tonluk bir kamyon ikimizi de öldürürse" dediğimde o da bana dönmüştü.
"Senin yanında ölmek kadar güzel bir şey olamaz" dediğimizde ikimizde kaşlarımızı çattık.
Anında önüme döndüğümde o da yola dönmüş, boğazını temizlemişti.
"Oradan neden ayrıldın?" dediğinde kaşlarımı çattım. "Orayla alakalı konuşmak istemiyorum" dediğimde "Seni geri götürmeli miyim yoksa götürmemeli miyim? Bunun için bilmeme gerekiyor Shelia. Hadi söyle lütfen" dediğinde kafamı pencereye çevirdim.
"Sende onlar gibisin" dediğimde "Kimler gibiyim?" diye sordu.
"İnsanlar gibi." dediğimde
"Ama ben bir insanım öyle olmamam gerekmez mi zaten?" demişti. Sesi kafasının karışıklığın belli ediyordu.
Kaşlarımı çatarak kafamı iki yana salladım ama ona bakmıyordum. "Etten, kemikten ve yalandan yoğurulmuş olman onlar gibi olman gerektiği anlanına gelmiyor. Eğer beni arkdaşının yerine götürmeyeceksen lütfen inebilir miyim?" diyerek ona baktım.
Yola bakarken hala ona bakıyordum. Ayın ışığı ile aydınlanan yüzü kemikliydi, tenin üstünde yaralar ve benler vardı.
Onun yüzünde yaşanmışlık görüyordum ve bunu kıskanmıştım.
Remus benim yaşayamadığım kadar yaşamıştı.
Arabayı kenara çekti.
.
önyargılı olmayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
there is a light that never goes out | remus lupin
Fanfictionamy sadece gitmek istiyordu remusun da arabası vardı mini fic valevante,2020.