Karakterler:
Aslan Jade Callenreese
Shorter Wong2017 İlkbaharı, New York
İlkbaharın gelişini, filizlenen çiçeklerin mis gibi kokuları, sokak hayvanlarının heyecanla koşuşturduğu, çocukların neşeyle bağrıştığı -bazı şımarık çığlıklar hariç- kısa kollular gardıroptan çıksa dahi akşam rüzgarlarında, ceketinizi almanız gerektiği veya annenizin hâlen daha, 'içine atlet giydin mi?' fasıllarının devam etmesiyle gelirdi, ilkbahar. Ne sıcak, ne soğuk, ılık havası ile yazın eğlencesine hazırlık, tadımlık olan mevsim, huzuru arayan her renkli insan için birebirdi.
Meleklerin gözyaşları, simsiyah örtüye yayılmışçasına dağınık bir şekilde parıldayan yıldızları, engelleyecek hiçbir bulut dahi yoktu, geceyi kasvetle saran. Sadece, yarım ay ve yıldızlar bulunuyordu. Çatı katının ev sahibeleri, eğimli tavanın büyük penceresini açmış, karanlık odayı aydınlatan tek kaynak gökyüzü idi. Küçük odanın içinde 3 katlı minik bir kitaplık, renkli kilim, yer yer açık gri renkli duvarın dibinde saksıda büyük yapraklı çilli begonyalar ve kauçuk bitkileri bulunuyordu. Dairelerindeki bu oda, hediye gibi çıkıvermiş, dinlenme odası olarak kullanarak yoğun tempolu günlerinin stresini atıveriyorlardı. Pencerenin altında, yerde bulunan minderler, ve odanın etrafına yayılmış küçük mumlar ile otantik bir hava katıyordu.
Sırtını, renkli yastıklara yaslamış, neredeyse küt olan boyalı mor saçları dağılmış, her daim eksiksiz yüzünde olan aksesuarı, gözlükleri, olmaksızın esmer ve karizmatik yüzüne ay ışığı vuruyor, kucağına doğru uzanmış, karnı üzerindeki sarışının, uzun saç tutamları arasında ellerini gezdiriyordu; boylu boyunca bacakları arasında adeta kıstırılmış olan bedeniyle pencereye doğru bacaklarını uzatmıştı, orman gözlü genç. Ayaklarındaki kırmızı çorapları da sergileyedururken; bulunduğu konum içerisinde iyice mayışmış, saç diplerinde varla yok arasında dolanan parmakların ritmi ile göğü seyrediyordu, iki oğlan.
Tek düze, stabil nefes alışverişleri, uzaktan gelen otomobillerin seslerine karışıp odayı doldururken sarışın, güzel oğlan kımıldanıp yarı kapalı gözlerle esmer gence baktığında, "İyice uyku bastırdı, seni de." deyip güldü mor saçlı oğlan.
Uykulu hâli ile daha da kedi yavrusuna benzeyen şirinliğe ile gülümserken, "Hiç de bile." diyerek kaşlarını çatmış, gözlerini ovuşturarak gerinmişti.
Ardından iyice yaklaşıp kafasını, sevgilisinin göğsüne yaslayıp kollarını kendinden biraz daha iri olan bedene sardı.Mavi-beyaz çizgili şortunun üzerindeki mickey mouse kafaları ile donatılmış, pijaması yine üzerinde iken -ki en sevdiği pijamasıydı-çıplak bacaklarını, sevgilisinin uzun turuncu-mor kareli pijamalı bacaklarına doladı.
"Hah, şimdi uyuyup yine seni, yatağa taşıyacağım değil mi, uykucu seni!" dedi, esmer oğlan.
Elleri yeniden sarışının saçlarını bulmuş idi. Sarışın ise buna nazaran, mızmızlanan oğlanın boyun girintisini ısırarak karşılık verdiğinde ısırılan genç, beklemediği saldırı ile bağırıp, "Tamam, tamam hayli uyanıksın!" dedi teslim olurcasına, abartılı ifadeleri ile ortamı daha da komik bir hâle sokarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
banana fish | one-shots
Fanfictionçünkü banana fish, kalbimde kapanmayan bir yara. one-shots, quotes, ve düşüncelerimi belirteceğim toplama bir kitap olacaktır.