Burada bir yerde. Beni gözetliyor! Etrafıma bakıp yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim. Senden korkmuyorum ve asla korkmayacağım. Derken sonunda Chaeng'in o muhteşem beyaz spor arabası gözüktü.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Biraz da Chae'nin arabasına düşün)
Bu arabaya aşık olabilirim sanırım. Zengin olmak böyle bir şey olsa gerek. Sahi bizim neden bir arabamız yok?!
Chaeyoung arabayı çekip camı açtı.
"Selam hanımefendi. Buralarda oturan harika bir kadın arıyordum. Benimle yemeğe gelecekti de. Siz gördünüz mü?"
Sırıttım. Bu kızı elime alıp döve döve sevmek istiyordum. O kadar tatlıydı ki.
"Ah" dedim elimi kalbime koyarak "inanın hiç bilmiyorum"
Kapıyı açtım ve hiç aldırmadan bindim. Arabanın kapısı bile havalı açılıyordu. İçerisi de baştan başa chaeyoung kokmuştu.
"Çok güzel olmuşsun!" Gözlerini gözlerimden almadan elimi tuttu. "Umarım kimseyle kavga etmek zorunda kalmam"
Elimi bırakmadan arabayı çalıştırdı. Hem araba kullanıyor hem de elimi tutuyordu. Bu arada az önce yaptığı ima da kalbimi eritmişti. Sahi neyimdi chaeyoung benim? Sevgilim mi? Flörtüm mü? Arkadaşım mı? Sen benim neyimsin Son Chaeyoung?
Restaurant şatafatlı bir yerdi. Her taraftan altın süsler dökülüyor, insanlar o zengin kahkahalarını atıyordu.
Cam kenarında full çimen gören bir yer seçmişti Chaeyoung. Otururken koltuğumu çekti. Ne yani? Seme olan Chaeyoung mı? Ah! Mina! Neler! Düşünüyorsun!
Etrafıma göz gezdirdim. Gerçekten de çok güzel bir yerdi ama fazla kalabalık ve fazla samimiyetsizdi. Samimiyetin kölesiyim ben ya. Böyle yerlere geleceğime çimenlere oturup pirinç keki yemeyi tercih ederdim. Önüme döndüğümde buraya gelme nedenimi fark ettim. Chaeyoung gözlerini kocaman açmış, iki elini çenesine koymuş bana bakıyordu.
