Hikâyeye başladığınız tarihi ve saati yazar mısınız? Oylarınızı ve yorumlarınızı merakla bekliyorum...
Bismillahirahmanirahim...
Desteğinizi esirgemeyin lütfen 💋💕
Konuşmamak ya da yürüyememek size göre hangisi zor? Cevap veremediniz değil mi? En azından sadece biri olsun dersek, hangisi olsun diye kafayı bile yiyebiliriz. Ben Bukre Taşdemir. Ne konuşabiliyorum ne de yürüyebiliyorum. Hangisi zor derseniz cevap veremem ama en doğru kelime 'alıştım' olur.
Haftada dört günüm hastanede geçiyor. Benim için zorlayıcı mı? Başta evet! Ama yine buna da alıştım. Babam öldükten sonra annem bana bakamadı ve bir yurda verdi. Üç yıl önce onu da kaybettim. Artık hiçbir şeye tepki veremiyorum. Annemin ölümünde de ağladıktan sonra bir daha gözyaşlarım hiç akmadı. İşte en son 3 yıl önce ağladım.
Bu hastalıklar doğuştan mı dediğinizi duyar gibiyim. Hayır! Babamın ölümünden kaçarken bir kaza geçirdim. O anı hatırlamam bile boğazımda sert bir yumru oluşturuyor. Ama yine buna da alıştım.
Bazen insanları anlamakta güçlük çekiyorum açıkçası. Ben en önemli iki organımı kullanamadığım halde hayatın tadına varmaya çalışırken, onların her uzuvlarını kullanmalarına rağmen, yapabilme fırsatları olmasına rağmen ağladıkları, üzüldükleri şeyler benim onlar adına üzülmemi daha da arttırıyor. Ne gibi şeyler!
Şunlar; Neden saçım kısa? Neden boyum kısa veya uzun? Neden minyon değilim? Neden çirkinim? Neden hep ağlıyorum vs vs vs şeyler inanın devam ederim ama nefesim nereye kadar yeter kestiremiyorum. Neden insanlar hayatlarının keyfini çıkarmak varken durmadan bir istek de bulunurlar ki? Elin var, bacağın var, hareket edebiliyorsun, konuşabiliyorsun, beynini kullanmasını biliyorsun! Peki neden hayatın keyfini çıkarmak varken aslında yapabileceğiniz şeyler için ağlıyorsunuz? Benim bu hayatta verdiğim en doğru karar belki de mutlu olmak. İçim kan ağlasa bile ben mutlu olmalıyım. Çünkü Allah kimseye taşıyamayacağı bir yük vermezmiş. Yapabileceğiniz şeylere az çaba verseniz eminim alacağınız zevk inanılmaz olacaktır.
Şimdi yine Emilly ile birlikte hastaneye gidiyoruz. Aslında bu hayatta asla hakkını ödeyemeyeceğim kişi Emilly'dir. Nasıl Amerika'ya geldiğim ise daha sonra anlatacağım bir serüven olabilir.
Annesi Türk, babası Amerika'lı olduğu için beni bu ülkeye zor ikna edip getirdiler. Beraber İstanbul da Yabancı Dil üzerine bir üniversiteye gidiyorduk. Babasının isteği üzerine buraya geldi ve beni de zorla da olsa yurttaki ayarlamaları yaparak yanında götürdü. Benim için çok büyük bir şanstı bu ülkede okumam. Paranı biz veririz deseler de kabul etmedim ve burslu olabilmek için bir sınavları olduğunu öğrenir öğrenmez sınavına girip derece ile geçtim. Yani bu ülkede ve bu üniversite de burslu okuyan birkaç Türkten biriyim. Emilly ve ailesi için elimden geldiğince yüzlerini kara çıkarmamaya çalışıyorum.
Yine, nasıl yabancı dil üzerine okuyorsun diyor gibisiniz? Açıkçası zaten konuşamıyorsun diyebilirsiniz aslında haklısınız ama Türkçe'yi zaten işaret diliyle anlatıyorum veya not kağıdıma yazıyorum. Ama neden yeni dilleri de bu şekilde kullanmayayım diyerek üniversite sınavına girerek burslu kazandım. İşte bahsettiğim çaba bu! Bunu hepiniz yapabilirsiniz. Şöyle düşünün, konuşmayan ve yürüyemeyen biri bunu başardı. Neden siz başaramayasınız! Bence bu en büyük kazanımınız olur. Bunu kendini küçümseme veya onu küçümseme olarak algılamayın. Bunu size söyleyen biziz zaten. Siz hayatınızı yaşamaya korkarken biz de hayatın tadını alarak nefes alıyoruz dünyada, açıkçası siz de bunu yapamıyorsunuz çünkü kendinizi her işin bitişinde yeni bir hedefe ulaşmak için uğraşıyorsunuz ve böyle yaparak hayatınızdan güzel seneleri kaybediyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşamamak | Ara Verildi
Teen FictionYasamak aslında yaşamamaksa... Uçağa yarım saat kala kardeşim Theydor aradı. Göz devirerek kapattım telefonu. Büyük ihtimalle davamı geri çekmemi isteyecek ama kusura bakmasın sikik kafalı, hapşırdığım için beni bayıltıp ameliyathaneye soktu. Al işt...