3~ KUTLAMA?

27 9 0
                                    


"Öyledir!"

Ellerini hızla çekerken gelen kişiye baktı Mi cha. Hwan gülmemek için kendini tutmuşken birden ayağa fırlayan kişiyle ayaklandı.

"A-Andrew!?"

"M-Mi cha"

Onun kekeleyişini taklit ederken boşta kalan üçüncü sandalyeye oturmuştu.
Hwan ve Mi cha'yı ayakta bırakarak..

Soğuk gözlerle bir sevgilisine(!) Bir de karsisindaki adama bakıyordu.

"Otursanıza" dedi bıkkınlıkla.

Hwan ise otururken Andrew'u yakından inceleme fırsatı bulmuştu.

Kemikli sayılamayan yüzü pürüssüzdü.
Ince çenesi ve ince parlak dudakları mavi, donuk gözlerle birleşince avukatlıktan çok makyözlüğe yönelmesi gerektiğini düşündü.

Restoranda gördüğü takım elbise hala üstündeydi ama karşısındaki arkadaşı yok gibiydi.

"Mi cha?"

Imayla sorduğu soru Mi cha'yı biraz ürkütmüştü.

"Tabi Andrew tanıştırayım, bu Hwan"

Diyerek elini Andrew'dan Hwan'a doğru hareket ettirdi.

Hwan ise kibarlık olsun diye tokalaşmak için elini kaldırmıştı.

Bir havada duran eline bir kendisine bakan Andrew'un çıkardığı 'peh' benzeri ses ve istifini bozmayışı Hwan'ın içindeki yumruk atma dürtüsünü kabartıyordu.

Havada kalan elini Mi cha'ya doğru uzatıp dudağını büzdü.
Kız ise hem sevgilisinin görgüsüzlüğüne kızıyor hemde karşısındaki Hwan'ın tatlılığına gülümsüyordu.

Bosta kalan eli kavrayıp sıkarken Andrew'un bakışlarıyla yavaşça tuttuğu eli bıraktı.

"Hwan, bu da Andrew benim se-"

"Sevgilisiyim!"  Diye atıldı Andrew

Soğuk sesinde sabırsızlık ibaresi vardı.

Memnun oldum dedi Hwan, onun dışında da neredeyse hiç konuşmadı.

Çünkü Andrew avukatlık gibi saçma bir mesleği yüceltmek ve sevgilisiyle olan mükemmel(!) Aşkını anlatmak için o kadar zaman harcamıştı ki istettiği kahveyi bile unutmuştu.

Kalkmak için hazırlanıp paltosunu giydikten sonra saatine bakti Hwan. Hoş, saati gormeyi beklemiyordu da..

Kırdığını hatırladığı saati mızıldama benzeri seslerle çıkardı.

Cebine koymuşken Mi cha'nın pişman bakışlarıyla buluştu gözleri.

Ufak Bir çocuğa benziyordu, en azından nasıl pişman olunabileceğini biliyor..

Bakışları yer ile Hwan arasında gezen kız saati alıp almamakta kararsızdı ama Hwan'ın ona gülümsediğini görünce biraz daha rahatladı ve konuşmaya başladı

"Şey.. Hwan"

"Efendim"

Sesindeki şevkat kalbini okşuyor gibiydi. Toparlayıp konuşmaya devam etti

"Acaba diyorum.. Hani saatin benim yüzümden kırıldı ya. Ben onu alıp yaptırsam, başka bir gün geri versem? Olur mu?"

Göz ucuyla Andrew'a baktı. Umursamaz görünmeye çalışıyordu. Hwan ise düşünüyordu, bu onun için bir fırsat olabilirdi.
Kızın aşağı sarkan dudaklarına baktı önce, hala pişmanlık duyuyordu.

|KUSURSUZ| Düzenleme YapılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin