2

476 37 31
                                    

'Evet Luka sen kesinlikle bir şizofrensin.' içimden kendimi inandırmaya çalışıyordum fakat öyle değildim. 'Bunlar sadece kendi korkularınla yarattığın saçmalıkları gerçek sanman.' Evet kesinlikle böyleydi. Bunun başka bir açıklaması olamazdı. Yolda ilerlerken aklıma John geldi. Telefonumu sakince cebimden çıkarttım ve gözlerimi yoldan ayırmadan rehberden numarasını bulup arama tuşuna bastım. Telefonun açıldığını duyunca derin bir oh çektim. "Nerelerdesin, işten çıktın mı?" dedim bezgin bir şekilde. İş kelimesini duymak bile beni öldürmeye yetiyordu. "Ah evet, otoparkın ışıklarında arıza varmış, güvenlik arızayı düzeltmek için bodruma indi ama ben zar zor da olsa arabamı buldum. Şuan yoldayım, eve gidiyorum."
'Kesinlikle şizofrensin.'
"Ah tamam dostum yarın görüşürüz." diyip telefonu kapattım ve yan koltuğa fırlattım.

Kapının önüne geldiğimde bu akşam yaşadıklarımdan sonra geceyi gıcırtılarla dolu bir evde geçirmek istemediğimi fark ettim ve daha yeni ayrıldığım kız arkadaşımı aramak için telefonumu cebimden çıkaracaktım ki arabada unutmuş olduğumu fark ettim. Hızlı adımlarla evin arka sokağına park etmiş olduğum arabana gittim. Arabamın ön kapısını açtım ve direksiyon koltuğuna oturdum. Telefonu elime aldığım anda eski sevgilimi arama fikri hiçte mantıklı gelmemişti. Kalacak yerim yoktu, pansiyon ve moteller buraya biraz uzaktı. Bende bütün üşengeçliğim ve göz kapaklarıma düşen yorgunluğum ile arabanın arka koltuklarına geçip kıvrıldım. Göz kapaklarım ağırlaşmıştı ve yorgunluğuma yenik düşmüştüm.
"Uyan!"
"Uyan ve aynaya bak."
"Luka..."
"Aynaya bak!"
Hızla gözlerimi açtım ve dikiz aynasına baktım. Genç bir kadın başını yana eğmiş ve bana gülümsüyordu. "Adımı nerden biliyorunuz?" dedim bende gülümseyerek. Gülümsemesi beni adeta büyülemişti, çok güzeldi. Sorduğum soru karşısında kadın eğik başını dikleştirdi ve kaşlarını çattı. Bu sırada aynadaki yansıması arabaya doğru yaklaştığını gösteriyordu. "Ne oldu?" sordum fakat kadın adımlarını hızlandırdı ve arabaya yaklaştıkça yüzü yaşlandı, yaşlandıkça yüzündeki etler dökülmeye ve etrafa kara sinekler, kokular yaymaya başlamıştı. "İyiliği hak etmiyorsun!" çığlık çığlığa bu kelimeyi tekrarlarken arabanın tam arka kısmına gelmişken bir anda yok oldu. Alnımdan gördüklerim yüzünden düştüğüm dehşetin izlerini yansıtan terler damlıyordu. Hareket edemiyordum, konuşamıyordum gözlerim hala dikiz aynasındaydı. Bir süre sonra sakinleştim ve olanları idrak etmeye çalıştım fakat hala hareket edemiyordum. Aklıma evdeki gıcırtılar, otoparkta gördüğüm kadın ve söyledikleri geldiğinde artık hareket edebildiğimi fark ettim. Başımı sağa çevirdiğim anda yüzü parçalanmış olan kadını görmemle;
Uyanmam bir oldu.

HAPSOLMUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin