Sabah uyandığımda dün akşamın izleri hala duruyordu. Sevgilim ile yattıktan sonra kavga edip ayrılmıştık. Bana fırlattığı vazonun kırıkları yerlerdeydi. Böyle bir şeyin oluşu beni derinden etkilemiş olsa da umursamamaya çalışmak kolay değildi.
Kalkıp banyoya gittim ve yüzümü yıkadıktan sonra etrafı topladım, üstümü giyindim ve mutfağa gidip termosuma her gün düzenli olarak içtiğim kahvemi doldururken lambanın sallandığını fark ettim. Çatı katından gıcırdamalar gelmeye başlamıştı ve ben korkuya kapılmıştım. Ev ahşap olduğundan bu gıcırtılar hep olurdu ve ben bunu bilmeme rağmen hep korkardım.
Alel acele termosumu alıp evden çıktım.Yine elim ayağım titriyordu.
Her zamanki gibi işe giderken uğradığım Maggie'nin Kahvaltı Diyarı'ndan donutumu alıp yoluma devam ederken başıma korkunç bir ağrı saplanmıştı. Aniden arabayı durdurdum. Başım patlayacak gibiydi. Aceleyle ilaçları cebimden çıkarttıktan sonra direkt mideye indirdim.
Devamlı gördüğüm rüyalar, uyanıkken gördüğüm halüsinasyonlar ve her akşam çatı katından gelen gıcırdamalar ve kendi kendime duyduğum fısıltılar artık dayanılmaz olmuştu. Doğru düzgün uyuyamıyor, yemek bile yiyemiyordum.
Psikoloğum seansları arttırmayı önerdi ama bunun bir faydası yok gibi geliyordu. Her ilaç içtiğimde her şey daha kötü oluyordu ama doktorum bunun iyileşme sürecinde olabileceğini ve yeni almaya başladığım ilaçların yan etkilerinden kaynaklanabileceğini söylemişti. Bunlara kendimi inandırmaya ve bir yandan da alıştırmaya çalışıyordum. Aynı zamanda bu durumdan bahsetmeyerek işimi sürdürmeye çalışıyordum. Sakinleştikten sonra arabayı çalıştırıp yoluma devam ettim.
Gece mesaiye kalan bir ben bir de John vardı. Uzun, stresli ve yorucu günün ardından işimi bitirmiş, arabaya binip bu lanet yerden uzaklaşmak için otoparka indim. Asansörün kapısı açıldıktan bir kaç saniye sonra otoparkın ışıkları söndü. Cebimden telefonu çıkartıp ışığıyla yoluma devam etmeye çalıştım.
Birden etrafıma koşan ayak sesleri duydum. "John sen misin? " endişeyle seslendim çünkü benim dışımda otoparka inebilecek bir tek John vardı. Ses gelmedi. Ardından ayak sesleri arkamdan geçip gitti. Sesler git gide uzaklaşmıştı. Korkuya kapılmıştım. Kalbim delice çarpıyordu. Adrenalinin damarlarımda gezindiğini hissedebiliyordum. Ne olduğuna dair aklımda hiç bir fikir yoktu. Arabamı hala bulamamıştım ve telefonumu korkudan titreyen ellerim yüzünden yere düşürmüştüm. Telefonu almak için eğildiğim sırada tekrar ayak seslerini duydum. Ardından bir kadın, içindeki bütün nefreti püskürtürcesine bir kahkaha atmıştı. Bu sırada arabamı bulmanın verdiği mutlulukla bir an önce arabayı çalıştırdım. Alnımdan terler akıyor ve kalbim deli gibi atıyordu. Arabanın farlarını açıp otoparktan çıkmak için hızlıca sürerken önümden aniden bir kadın geçip gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPSOLMUŞ
Паранормальні явищаBirden etrafımda koşan ayak sesleri duydum. "John sen misin? " endişeyle seslendim. Benim dışımda otoparka inebilecek bir tek John vardı. Ses gelmedi. Ardından ayak sesleri arkamdan geçip gitti. Sesler git gide uzaklaşmıştı. Korkuya kapılmıştım...