Aniden gördüğüm rüyanın etkisiyle yattığım yerden adeta zıplayarak uyanmıştım. Vücudum resmen alev alıyordu ve kan ter içinde kalmıştım. Boynumdaki kaslar can çekişiyordu ve sıcak bir duşa ihtiyacım vardı. Camdan dışarı baktığımda hava aydınlanmıştı. Elimin tersiyle alnımdaki terleri silerken bir yandan da gördüğüm rüyanın etkisinden titreyen vücudumu dizginlemeye çalışıyordum. Cebime zar zor sığan telefonumu büyük bir uğraş sonucu elime alabilmiştim. Neyse ki daha öğlen vakti olmamıştı ve eve girip duş alacak kadar vaktim vardı. Arabadan çıkıp yavaşça kapısını kapattım. Arabayı incelediğimde kirlenmiş olduğunu gördüm ve iş çıkışı yıkatmaya gitmeye karar verdim. Nihayet eve girip üstümdeki terli ve kokan kıyafetlerimi çıkartıp banyoya girebilmiştim. Suyun derecesi tam istediğim gibi olduğunda kabinin içerisindeydim. Duştayken karnımın guruldama sesi resmen akan suyun sesinden daha kuvvetliydi. Suyun sıcaklığı yavaş yavaş artmaya başlamıştı. Bende soğuk suyu inatla daha fazla açıyordum. Saçlarıma elime döktüğüm ceviz büyüklüğündeki şampuanı yedirirken kulağımda gıcırtı sesleri yankılanmaya başlamıştı. Gözlerime şampuan gelmesine rağmen korkuyla açıp etrafıma baktım. Bir şey olmadığını gördüğümde içim rahatlamıştı fakat bu sefer de yanan gözlerimi suyla şampuandan arındırmaya çalışıyordum. Bu sefer daha şiddetli bir şekilde gıcırtı kulaklarımda hatta beynimde yankılanmaya başlamıştı. Gözlerimi açtığımda etrafta bir şey yoktu ta ki çatırtı seslerini duymaya başlayana kadar. Duvarda çatlaklar oluşmuştu. Kafamı yukarıya doğru kaldırdığımda tavanın da yavaş yavaş çatladığını gördüm. Donup kalmıştım. Su sıcak akmasına rağmen vücudum buz kesmişti ve titriyordum. Tavandan parçalar koparak dökülüyordu. Korkudan yapabildiğim tek şey geriye doğru adım atmak olmuştu. Bu sırada tavanda açılan delikten tıslama sesleri geliyordu. Derisi büzüşmüş, yaşlanmış bir o kadar da rengi resmen griye dönmüş ve çürümüş bir el uzandı. Ardından delikten simsiyah ve up uzun saçlar sarktı. Başını sadece gözlerini gösterecek kadar delikten çıkartmış, hiç hareket etmeden bana bakıyordu ve orada hareket edersem beni öldürecekmişçesine kabinde kendimi duvara yapıştırmış bir vaziyette duruyordum. Ağzım kurmuş, kalbim deli gibi çarpıyordu. Dizlerimin bağı çözülmüştü ve orada bayılmaktan korkuyordum. Vücudum kontrolümden çıkmış bir biçimde titriyordu. Resmen şok geçiriyordum. Alnı ve gözlerinin çevresi simsiyahtı. Ellerimin titremesini dizginlemek için duvara yasladığım anda kadın çılgın bir tıslama eşliğinde çığlık atarak delikten çıkıp bana doğru yöneldiğinde korkudan gözlerimi kapatıp kollarım ile başımı kapatmış çığlık çığlığa kendimden geçmiştim. Çığlığım kesildiğinde bedenimdeki bütün kaslar kaskatı kesilmişti. Etrafta hiçbir ses yoktu. Yavaşça kollarımı başımın üzerinden kaldırdım ve gözlerimi açtım. Duvar ve tavan tamamiyle normaldi. Bu sırada yüzümde bir nefes ve kulağımda nefes veriş sesi yankılandı. Arkamı döndüğümde yine hiçbir şey yoktu. Hızlıca kabinden çıkacakken yerde yaklaşık bir tutam kadar up uzun ve siyah saç parçaları vardı…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPSOLMUŞ
ParanormalBirden etrafımda koşan ayak sesleri duydum. "John sen misin? " endişeyle seslendim. Benim dışımda otoparka inebilecek bir tek John vardı. Ses gelmedi. Ardından ayak sesleri arkamdan geçip gitti. Sesler git gide uzaklaşmıştı. Korkuya kapılmıştım...