4

119 11 6
                                    

‘’Tüm bunları gerçekten yaşayıp yaşamadığımı anlayamıyorum. Kesinlikle aklımı kaçırdım. Başka bir açıklaması olamaz.’’ Gözlerim, kabinin içerisindeki simsiyah ve up uzun saç parçalarına dalıp giderken yuvalarından fırlayacak sandım. Kesinlikle bu konu hakkında düşünemiyordum, algılarım yetersiz kalıyordu. Çıplak ve ıslak bedenimle hızlıca banyodan çıkmak için kapıyı araladım. Koridordan, sıcacık banyonun içine giren soğuk hava bütün hücrelerimi titretmeye yetmişti fakat aldırış etmeden mutfağa gitmek için yola koyuldum. Dolaplardan birisini açıp içinden orta boy bir poşet çıkarttım ve hızlı adımlarla banyoya girdim. Poşeti elime geçirdim. Yavaşça kabine yönelirken vücudumdaki bütün kanın çekildiğini hissettim. Sağ ayağımı kabinin içine sokmuştum. Ardından sol ayağımı da sokup bir adım attım. Eğilip yere gelişi güzel serpilmiş gibi olan saçları, poşetli elimle seri bir şekilde toplamaya başladım. ‘’Belki de birisi benimle oyun oynuyordur ha? Kesinlikle bu saçları teste sokacağım. ’’ Kendi kendime konuşurken kapının çaldığını duydum. Aceleci bir şekilde ard arda zile basılıyordu. ‘’Kim geldi yine!’’ Kendi kabuğumda yaşamayı seven birisiydim. Neredeyse hiç arkadaşım yoktu ama bundan mutluydum. Ne kadar az beyin o kadar az sıkıntı. İşimi bitirdikten sonra poşeti bağlayıp lavabodaki çekmecelerden birisine koydum. Hızlıca altıma bir havlu sardım ve kimin geldiğini öğrenmek için koşarak salona gittim. Kapı deliğine bile bakmadan kapıyı açtım. Karşımda kimse yoktu. Şaşkınlıkla etrafta birilerinin olup olmadığını kontrol etmek için başımı kapıdan uzatıp sağa sola baktım. Gerçekten kimse yoktu. İçim ürpermişti ve bütün bu olanların üzerine sinirlenmiştim. ‘’Şaka mı bu!’’  Sinirle parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim. Belki de kendi kendime zilin çaldığını sanmıştım. Yada paranoyaklaşıyordum. Kapının arkasından ‘’Beyefendi? Kusura bakmayın ama bunu size vermem gerekiyor. Yüzüme kapıyı kapatmanız pek hoş değil. Bende burada işimi yapıyorum.’’ İnanamayarak gözlerimi kırpıştırdım ve anında kapıyı açtım. ‘’Biraz önce burada değildiniz.’’ dedim şaşkınlıkla. Aklım bulanmıştı. Kapıdaki yirmili yaşlardaki genç kaşlarını kaldırıp indirdi ve iç geçirdi. ‘’Hayır buradaydım? Neyse bunun bir önemi yok, buyrun. Bunu da imzalarsanız iyi olacak.’’ Elindeki kum rengi zarfı aldıktan sonra bana uzattığı kağıdı imzaladım. ‘’İyi günler bayım.’’ Sözleri üzerine gülümseyerek başımı salladım. Kapıyı kapatıp üzerime aldırmadan kanepeye oturdum ve orta sehpanın üzerinde duran sigara paketinden bir sigara alıp dudaklarımın arasına yerleştirirken bir yandan da paketin üzerini incelemeye başladım. ‘’Tanrım neler oluyor?’’ Hiçbir isim yahut adres yoktu. Sigaramı yaktıktan sonra zarfı dikkatlice açtım. Zarfın içine elimi sokup yokladığımda bir şeylerin olduğunu hissettim. Koltuktan kalkıp sehpaya yanaştım ve belime sardığım havluyu tutarken dizlerimin üzerine çöktüm. Zarfı ters çevirip salladım. İçinden parça parça siyah bir kağıttan oluşmuş harfler dökülmeye başladı. Tamamen zarfın boşaldığına emin olduktan sonra bir kenara bıraktım ve sehpanın üzerindeki harflere yöneldim. Harfler, kağıttan özenli bir şekilde kesilmiş gibiydi. Harfleri bir cümle oluşturabilecek şekilde dizmeye başladım. İlk bulduğum kelimeden sonra geride kalan harfleri de biraz kurcaladım ve ; ’NEFESİMİ HİSSEDİYOR MUSUN?’. Beynim oluşan cümleyi algılarken kulağımda birisinin nefesini soluduğunu hissettim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 04, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAPSOLMUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin