Bölüm 1

1.8K 87 44
                                    

Contrapasso, Dante'nin Inferno'sundaki kurallardan biridir. Cehennem için geçerli olan tek "doğa yasası" dır. Her günahkarın suçu, eşit ve uygun bir ceza olmalıdır. Cehennemde olanlar günahlarını haklı çıkarmaya çalışan ve pişmanlık duymayan kişilerdi. Cehennem diğer insanlardı.

Gözlerini kapadı. Suyun fokurdayan sesini duyabiliyordu. Ardından sesi uzaktan gelmeye başlamıştı. Başı, göğsüne dayalıydı. Nefes alışverişlerinin yanında kalbinin sesini duyabiliyordu.
Tek bir gözyaşı kanla kaplanmış yüzünden aktı.  Aniden gerçekleşti. Oradaydılar, uçurumun kenarında. Bir an için. Ardından, orada değildiler.

Düştüğünü hatırlıyordu. Her şeyin ani geliştiğini biliyordu ve düştüğünü, Hannibal'ın da kendisiyle birlikte düştüğünü. Kollarını belinde hissedebiliyordu. Düşerken kalkan olarak kullandığını anımsıyor gibiydi. Belkide rüyaydı. Her şey bir rüyadan ibaretti, yada zihninin yarattığı bir oyundu, bir işkence.

Fakat acıyı tüm iliklerinde hissetmişti. Öyle bir acıydı ki, zihninden silmek istese de silemiyordu. Düşerken Hannibal'ın kollarını ayırmadığını hatırlıyordu, fakat alt tarafta kalan kendi bedeniydi. Acıyı ilk o hissetmişti. Tüm kemiklerinin kırılması gibi bir acıydı. Canlı çıkmak gibi bir niyeti yoktu. Fakat ölüme bu kadar yakın olunca, hissettiği tek şey pişmanlık olmuştu. Belkide ölüme bu kadar yakın olduğu için hissedebiliyordu. Tüm her şeyi. Ölüm müydü? Yaşamla ölümden yoksundu. Savaşacak gücü kalmamıştı. Karanlığa gömülmüştü.

Göz kapaklarına vuran ışığı hissedebilmişti, fakat gözlerini bir an için açsa da, açık tutmakta zorlanmış tekrar kapanmıştı. "Will, uyanık kalmaya çalış." Bu sesi tanıyordu. Hafızasının çok derinlerindeydi, fakat hatırlıyordu. Dudaklarını aralasa da, "Chiyoh." diyememişti. Bedeninin sallandığını hissetti ve, suyun sesini hâlâ duyabiliyordu. Bilinci tekrar karanlığa hapsoldu.

"Will." Zeminde oturduğunu hissetti, avuç içleri yüzündeydi. Yavaşça kafasını kaldırdı. Hannibal'ın mutfağındaydı. Yerde kana benzer lekeler vardı. Başını yana düşürdü yavaşça. Abigail hafifçe gülümsedi. Will'in kaşları çatıldı, kalbi tekrardan hızla atmaya başladı. "Abigail." Sesi kendisine bile yabancıydı. Abigail bakışlarını Will'den çekti ve hala gülümserken yere baktı.
"Neden ihanet ettiğini anladığı halde seni affettiğinde, ona bir şans vermedin?"

"Doğru olduğunu hissettiğim şeyin aslında bir yanlıştan ibaret olması fikri suçlu hissetmemi sağlamıştı."

"Eğer benden haberin olsaydı yine de reddeder miydin?"

Will'in bakışları aniden Abigail'e döndü. Abigail de karşılık verdi. Will'in gözünden bir damla yaş akarken yutkundu, "Artık çok geç öyle değil mi?"

Abigail gülümsedi. "Bizim için öyle." Will nefesini dışarı verdi, acıyla güldü. "Fakat sen hâlâ Hannibal'ı seçebilirsin."
Will gözlerini yumdu. Dudaklarında hissettiği şey kandı, gözlerini araladı, Abigail gitmişti. Ağzındaki metalik tat gittikçe arttı. Yutkunamadı, boğuluyor gibi hissediyordu, gözlerini acıyla kapadı. Gerçekten boğuluyordu, nefes alamıyordu. Yine, bilinci kayboldu. Hiçbir şey hissetmiyordu.

**

Nefes alıp verirken zorlanıyordu, elleri karnının üstündeydi. Bacaklarını hissedemediğinde bir an korktu, fakat ne kadardır uyuduğunu bilmediği için, büyük ihtimal hareketsizlikten olduğunu anladı. Yavaşça doğrulduğunda, Chiyoh'un karşı koltukta kendisine baktığını gördü. Ayağa kalkmıştı, yardım için fakat Hannibal bir bakış attığında geri yerine oturdu.

shades of inferno | hannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin