Bölüm 5

617 48 50
                                    

"Çektiğim acı belli ki, belleğimden silmiş izini, sanki hiç görmüş değilim seni."

Yüreğinde beslediği korkuyu anlamlandıramıyordu. Belki de korkmakta haklıydı. Hala hatırladığı şeylerin sayısı bir elin parmağını geçmediği bir vaziyetin içindeydi. Ellerinin altındaki kan kokusunu net bir şekilde duyabiliyordu. Ne kadar yıkanırsa yıkansın, hiçbir zaman temiz kalmayacağını biliyordu. Kırmızının en karanlık tonuna sahipti teni.

Bakışları karnını tutan ellerine düştü. Karnındaki yarıktan kanlar boşalırken ne kadar çok acı içinde olduğunu kestiremiyor gibiydi. Acıyı sahiden hissediyor muydu, emin değildi. Gözlerinin yandığını, dudaklarındaki kan ve gözyaşının tadını alabiliyordu. Yanı başında acıyla kasılarak yatan bedeni seçti sonunda gözleri. Yüzünü net bir şekilde görebildiğinde, hissetti. Acıyı tüm iliklerinde hissetmeye başladı. Abigail. Konuşamamıştı, dudakları kıpırdıyor acıyla inliyor fakat kelimelere dökemiyordu. Adım seslerini duyduğunda birinin kapıyı çekip çıktığını anladı. Hannibal?

Ter içinde uyandığında gözlerini ovuşturdu. Elleri karnını bulduğunda, sanki rüyanın etkisini hisseder gibi kaşları çatılmıştı. Rüya mıydı, yoksa bir anısını daha kazanmış mıydı?

"Will." İrkilerek koltuğun baş ucunda duran Hannibal'ı buldu bakışları. Derin bir nefes verdi dışarı. "Kabus mu gördün?"

"Uyuya kaldığımı hatırlamıyorum." dedi kısık bir sesle. "Ne zaman uzandığımı bile hatırlamıyorum."

"Yorgun hissediyor olmalıydın. Sana verdiğim sakinleştiriciden sonra uyuyakalmış olmalısın."

Will yavaşça koltukta doğrulurken üzerindeki battaniye kucağına düşmüştü. "Bana sakinleştirici mi verdin?"

"İçkine atmıştım. Ağır değildi."

Will ağrıyan boynunu ovalarken, bakışları tekrardan karnına düştü. Ellerini götürüp yarasına dokunmak istedi fakat Hannibal'ın bakışlarının altındayken yapamadı.

"Gitmemiz gerek, hemen şimdi. Polisler kontrol için geldiğinden beri on iki saati geçti. Şüpheleneceklerdir."

Will başını salladı hafifçe, hala çatık olan kaşlarıyla. Hannibal Will'in yüzüne bakıp saçlarını incelerken, Will "Ne?" diye sordu.

"Saçlarını kesmeme izin verir misin?"

Will kaşlarını kaldırdı. "Olur."

Hannibal eline makası aldığında, önünde oturan Will'e baktı. Will aynada kendisine ardından arkasındaki Hannibal'a döndürünce bakışlarını, elindeki makası gördüğünde içinde bir şeylerin hareketlendiğini hissetti. Göğsüyle karnının oralarda, ismini tam olarak koyamıyordu fakat o his bir türlü gitmek bilmedi. Hannibal Will'e bakarak hafiften gülümsedi. "Bana güveniyor musun?"

Will'in dudakları hafifçe kıvrılırken, alaycı bir tonda "Hayır Doktor Lecter." dedi.

Hannibal'ın gülümseyişi yüzünde yayılırken, parmakları Will'in buklelerine değiyordu. İçindeki mutluluk hissini görmezden ne kadar gelmeye çalışsa da, yapamadı.

Will'in dökülen saçlarını klozete attıktan sonra aynadan Will'e baktı. Will'in dudağını dişlediğini gördü. "Çok kısa olmadı mı sencede?" diye fısıldadı, yine alaycı bir tonda.

"Tanınma riskini göze alamayız."

"Öyleyse bana izin ver, sakallarını keseyim."

Hannibal güldü. Kısa ve sessiz bir gülüştü, fakat içten olduğunu hissetmişti. Hannibal "Böyle daha az kendim gibi görünüyorum." deyince Will başını salladı.

shades of inferno | hannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin