1

731 38 4
                                    

Yatağında oturmuş telefonundan Jeno'nun fotoğraflarına bakarken düşündü Jaemin.Kimsesi olmayan bir çocuktu.Ailesi onu çok küçükken terk etmişti.Bay ve Bayan Lee onu evlat edinmişlerdi.O zamanki sevincini ve korkusunu hatırlıyordu.Eve ilk girdiğinde büyülenmiş gibi hissetmişti.Tahmin edemeyeceği kadar büyük ve şık bir evdi.Bay ve Bayan Lee'nin kendi yaşlarında bir çocukları da vardı.Aslında Jaemin'in tek korkusu o zamanlar Jenoydu.Onu daha önce hiç görmemiş olmasına rağmen yinede korkuyordu.Onu kıskanabileceğini falan düşünüyordu.Lakin Jeno onu asla kıskanmamıştı,ona çok sevecen davranmış onu korumuştu.Arada sırada Jeno ona sataşsada iyi geçinmişlerdi,iyi geçiniyorlardı.Ah,birde Jaemin'in Jenoya olan duygularını unutmayalım,şu kalbinin yerinden çıkarmışcasına attığı duyguları.Jaemin'i düşüncelerinden ayıran şey telefonun elinden alınması olmuştu.Telefonu alan kişi biricik kardeşi Jenoydu.Jeno hızla odadan çıkarken Jaemin de onun arkasından koşuyordu.

"Telefonunda benden gizlediğin ne var Jaemin."

"Bir çok şey."

"Hadi ama ben senin kardeşinim benden birşey saklamamalısın."

Evin içinde koşturmaya devam ederken onlara ikizlerde katılmıştı.
Evet Jenoyla Jaemin'in birde küçük ikiz kardeşleri vardı.Daha beş yaşındaydılar.

Jaemin artık yorulmuştu ve sinir kat sayıları giderek artıyordu.En sonunda dayanamayarak eline ilk geçen şeyi ona fırlattı.Jeno hızlı refleksi sayesinde kurtulmuştu ama eve daha yeni gelmiş babası kurtulamamıştı.Babası...

"BABA!!"

İkizler babalarını gördükleri gibi ona koşup sıkıca sarılmışlardı.Babaları işleri yüzünden sürekli yurt dışına çıkıyordu.

"Beni bu kadar özlediğinizi bilmiyordum."

"Baba bize ne aldın?" dedi Minho

Babası hepsine aldığı hediyeleri vermek için çantasını açtı.İçinde bir sürü oyuncak,takı ve kıyafet vardı.
Babası hepsine aldıklarını teker teker verip öpüyordu.Hepsi çok mutlulardı.

"Hayatım."

Bu mutluluk tablosuna birde anneleri katılmıştı.Anneleri oldukça güzel ve zarifti.Babasının ona aşık olmasını anlıyordu Jaemin.

Babası ceketinin cebinden çok güzel bir kolye çıkarttı ve annesinin boynuna taktı.Sonra da özlem dolu bir öpüşmeye girdiler.

Jaemin onları iç çekerek izledi.O da mutlu olmak istiyordu.

....

Evlerinin bahçesinde çocuklar babalarıyla oyun oynuyorlardı.Babalarını evde bulmuşken oyun oynamamak olmazdı ama değil mi?

Babasının elindeki topu yakalamak için önce Jaemin sonrada diğer çocuklar babalarının üzerini atlamışlardı.Minho topu yakaladığı gibi kalkmıştı.Diğerleride onun gibi kalkarken Jaemin hâlâ babasıyla yerde oturuyordu.

"Bir daha yurt dışına çıkma olur mu?Çıksan bile bu kadar uzun süre kalma lütfen."dedi ve babasına sarıldı Jaemin.

Onlar birbirlerine sarılırken bahçeye elinde kekle annesi girmişti.Her zamankinden daha da şık görünüyordu.

"Bakın size ne yaptım.Hayatım senin en sevdiğinden elmalı."

"O yapmadı.Marketten almış,etiketini çıkarmayı unutmuşsun."

"Ah,Jaemin gözünden hiçbir şey kaçmıyor değil mi?" dedi annesi saçını okşarken.

"Anne yanlış anlama ama... Neler oluyor böyle?Yeni elbiseler,yeni ayakkabılar,yeni takılar,yeni..."

flowers in the attic |nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin