2010 ocak
Ben bugün 12 yaşıma girdim. Bu yaş bana bir şeyi öyle bir anlamsızlaştırdı ki... Anlam kendi içindeki anlamını yitirip kaldı.
"Dert"
Ben bu kelimeyi toplasan 20 kişi etrafında şekillendirdim. Herkese göre farklı anlamlar ifade ediyormuş bu anlamsız sözcükTelevizyonda izlediğim o saçmasapan dizilere göre her genç kızın derdi 'aşk' ,tabii bu diğer taraf için de geçerli. Diyeceksiniz adı üstünde bir dizi . onlar gerçek bile değil. Maalesef bir şeyi atlıyoruz. Bu dizinin kurguları hayatlarımızdan çalıntı.
En zenginimizin bile bir derdi var..Okuldaki arkadaşlarıma hatırlıyorum da. Biri önündeki sırada oturan arkadaşının marka spor ayakkabısına takmış. Sürekli de yanıma gelip anlatıyor haa. Bizimkiler almıyor bana bir türlü diye. O gün, o ağladığı vakit, çok üzülmüştüm aslında. Ama şimdi o kadar farklı duygular var ki içimde, tarifi imkansız.
Aslında çocuk olduğu için ufak dertleri olmalı yani. şimdi benim de hâlâ aynı duyguları beslemem gerek değil mi?
Evet, çocuk. Adı üstünde ço-cuk ya çocukkk!!!
Onun kendi gibi ufacık dertleri olması gerekiyor. Annesinden dondurma için para istesin, annesi vermesin ağlasın. Barbie bebek istesin, yemek yemek istemesin, sınavdan düşük puan alsın...
Gözyaşları sadece bunlar için aksın.
Allahım lütfenn hiçbir çocuk başka bir olaydan dolayı tek bir damla gözyaşı akıtmasın.İşte ben o gün Azrayla öyle bir değiştimki. Öyle böyle değil. Beynimdeki dert kelimesi öyle bir hâl aldı ki..........
Sadece kelimede değişmedi. Benim her şeyim değişti ; bakışlarım, duygularım, yürüyüşüm...
En önemlisi de ne biliyor musun? Dert kelimesi anlamsızlaştı ama benim ismim 'Birgen' tam olarak o anlamını buldu. Beni buldu.
Ben o günden sonra yapayalnız kaldım
Birgen:Yalnız, yalnızlığa alışkın.