“İnsanlar;
eğlenebildikleriyle arkadaş, anlatabildikleriyle dost, ağlayabildikleriyle kardeş olurlar.”💦💦💦💦💦💦💦💦💦💦💦💦💦
Saat 11 olmuştu. Balkona çıkmış zifiri karanlıkta yol gösteren yıldızlara bakıyordum. Yukarı çıkmış, odama yerleştirilmiştim. Abimlerin evi 2 katlıydı. Sitenin en üst katında oturuyorlardı. Deniz manzarılı, herkesin oturmak istediği bir eve sahiplerdi. Polis maaşıyla böyle bir semtte böyle bir evde oturulamazdı. Yengemde öğretmendi ama yine de olacak iş değil. Sami Amcaların durumu çok iyiydi anlaşılan.Ben saçmasapan odamda oturmuş bunları düşünürken aklıma gelen şeyle aniden ayağa fırlayıverdim.
Aklım almıyordu bunu nasıl unuturdum. O kadar çok düşünüyorumki gerekli düşünceler kendini beynimden çıkarıveriyordu.
Odam üst kattaydı. Trabzanlara tutunmadan hızlıca merdivenlerden inip salona gittim. Evin bütün odalarını gezdirmişlerdi.
Abimi salonda yalnız görünce hemen karşısına oturuverdim. Derince bir nefes aldım.
"Abim, İlyas Abb-im o hapise girmiş."
Abim hüzünlü gözlerle bakıverdi.
" O, çoo-k kötü bi-rr şey yaptı Melek. Benim abim, baba bildiğim adam öyle bir şey yaptı ki hepimizi yakıp gitti. En çok neye kızıyorum biliyor musun?" Bunları söylerken gözlerinden yaşlar akıvermişti. Yüzünü elleriyle kapayıvermişti.
Hiç tanımamıştım ama o benim abimdi, benim kanımdan canımdandı. Ne yapmış olabilirdi ki?
"Neye abi neye kızıyorsun ha?? Lütfen, lütfen susma!"
"Melek ben babamdan kaçtım ona geldim üzerimde çok hakkı var. 18 imden beri hep arkamdaydı. Her şeyimi onunla paylaştım. Hem anam hem babam oldu. Dayanamıyorum konduramıyorumda. Ben benden gitmesine değil, benim yüreğimden gidişine kızıyorum. Yapamıyorum, olmuyor. Onun abim olduğuna inanmıyorum"
Sarıldık. Sardı beni kollarıyla. Konuşmadım, soramadım. Cesaretim yoktu. Öyle bir suç işlemiştiki...
karşımdaki koca adamı haykıra haykıra ağlatmıştı. Gözyaşlarımızla birbirimizin omuzlarını ıslatıvermiştik. Hem biz ağladık hem de koskoca İstanbul ağladı.NE zaman , ne zaman dedim. insanların gözyaşlarına değilde kahkahalarına şahit olacaktım. 7 yaşında minik ellerimle annemin yanaklarını silerdim. O gidene kadar hep öyle oldu. Ama yine de güzelce silememişim. Yoksa gitmezdiki annem. Eğer ona dayanma gücü verebilseydim terk etmezdiki beni.. Başaramadım... Annem gitti Azra geldi. Ama ben ona da yetişemedim. Ellerimin arasından kayıp gitti. Güçsüz olmaktan o kadar yoruldum ki....
Şimdi de abilerimin birine sarılmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum. Onu hepimiz teker teker terk ettik. Babam, ben, İlyas abim...Kaç saat oldu bilmiyordum ama bırakmadı ben de gitmedim ondan. Yılların yokluğunu bir güne sığdırmaya çalışır gibi öylece kalakaldık.
💦💦💦💦💦💦
Yüzüme batan tuhaf şeylerle huzursuzlanmıştım. İsteksiz isteksiz yorgun gözlerimi açıverdim. Yüzüme batan o şeyi gördüğümde istemsizce dudaklarım kıvrıldı. Abimin sakallarıymış. Abim sırtını koltuğun başına dayamış ayaklarını uzatmış vaziyetteydi bende sırtımı onun göğsüne koymuşum. Yıllardır tarifine ulaşmadığım o uykuya kavuşmuştum.
Bir abim bu kadar yakınımda öbürü çok uzağımdaydı.Dün cesaret edememiştim suçunu sormaya. Ya birini öldürdüyse ya o insanın hiçbir suçu yoksa. Bundan çok korkuyordum ama öğrenecektim. Salondaki saate baktığımda saat 7 yi gösteriyordu. Pazardı bugün. Kimse uyanmamıştı. Barış da abimlerle kalıyordu. Bulut ona çok bağlıydı. Onunla aynı odayı paylaşıyorlardı.
Yerimden doğrulup abimin yanağına öpücük konduruverdim. Hemen gözlerini açıvermişti tetikte beklercesine.
"Uzun zamandır böyle huzurlu uyuduğumu hatırlamıyorum. İyiki geldin Meleğim. Lütfen, bırakıp gitme beni hep yanımda ol."
"Bırakmayacağım hayattaki tekim. Seni bir daha asla bırakmam." Söylediklerimde gerçekçiydim. Bir daha asla kimseyi kaybedemezdim. Evet bir ailesi vardı doğru ama herkesin 2 ailesi olur. Hepsi de farklı mutluluklar katar hayata.
Koltukta doğrulmuştuk. Sormaya hazırdım.
"Abim. İlyas abim ne suç işledi?"
"Ahhh be Melek ahhh!! Konduramadığım bir şeyi nasıl anlatayım bilmiyorum. Çok zor"
"Abi lütfen izin ver acını paylaşayım. Benimde abim değil mi hıı? Bilmem gerekir deģil mi?"
Derince bir nefes alıp anlatmaya koyuldu.
"Cumartesi gecesiydi. 1 hafta izindeydim o hafta. Saat gecenin 2'si. Kapının yumruklanma sesiyle uyanıverdik. Kapıya koştum. Abimin elleri kanlı vaziyette bana öyle bakıveriyordu.
"Tutukla beni tutukla ben onu öldürdüm" dedi.
Beynimden vurulmuşa döndüm. Kimi dedim."Sevdiğim kadını öldürdüm ben, dedi." Bahar'ı abim gözünden sakınırdı. Birbirlerine delice âşıklardı. O sıra araları bozuktu, Bahar otelde kalıyordu. Yapmazdı ama kıyamazdı o kimseye. İnanmadım öylece durdum. Başka biri olsa dalga geçiyor diyecektim ama o gözler yanıltmazdı. Abim çok ciddiydi. Sesiyle şok olmuştum.
" Git kelepçe felan getir, ekip arabası çağır. Hadi durma oğlum tutukla beni."
Yapmazsın dedim. Ben senden daha çok kendime güveniyorum dedim. Mutfağa gidip eline bıçağı alıp gırtlağına dayadı.
"Ya beni tutuklarsın ya da kendimi öldürürüm. Artık benim yaşamaya hakkım kalmadı oğlum. BEN BABAMIM OĞLUYUM. Şaşılacak bir şey yok." El mahkum çıktık evden. Hâlâ olanlara inanamıyordum. Baharı sordum. Ambulansı aradın mı dedim.
"Ailesini aradım. Ölmüştü oracıkta benim Bahar'ım , ölmez sandım bırakmaz sandım gitti o gitti" çıldırmıştı Bahar diye sayılamıyordu. İnansam onun yaptığına oracıkta yemin ederim onu öldürürdüm. Evet Bahar ölmüştü ama kim yapmıştı bilmiyordum.
Yalvardım abime anlat. Sen yapmadın ne oldu hıı ne oldu? O gece ona sabaha kadar yalvardım. O şoktaydı kendine gelmiyordu.
En sonunda kendine gelip anlatmıştı.
"Inan ya da inanma onu ben öldürdüm. Ben onu babamın anneme yaptığı gibi kederden öldürdüm. İnanmadım ben ona. O değil ben onu terk ettim. Evimden kovdum. 7 yıllık karıma değil o şerefsize inandım ona güvenmedim. Evimizden kovdum. Akşam içime keder düştü. Onun yanına otele gittim açmadı kapıyı. İçerde dediler ama benim Bahar'ım açmadı, açamadı kocasına kapıyı. Benim yüzümden, benim yüzümden...
Açtık kapıyı. Onu yerde öylece görünce.... Ahhhh ahhhhhhhh dayanamıyorum lan dayanamıyorum. Allah belâmı versin benim. Ben ne yaptım, ben ona nasıl kıydım. Kafasına sıkmış. Sadece ölmem istemiş bir de bana mektup bırakmış. Yazmış ki "benim ölüm tarihimi yanlış yazdırma; 7 haziran." Benim onu terk ettiğim gün. Onu ben o zaman öldürmüşüm."
Söyledikleriyle kalakalmıştım. Baharla olanları neden ayrıldıklarını anlatmamıştı önceden bana. Ne yapacağımı şaşırmış kalmıştım. Kaç saat geçti bilmem ama eve geldiğimde 2 gün orada kaldığımızı öğrenmiştim. Sızıvermişim. Gözlerimi açtığımda abim ortalıkta yoktu..." İşte böyle her şey Meleğim"
Duyduklarımla kalakalmıştım. Ama ama neden ilyas abim hapisteydi o zaman. Fiziksel şiddetin suçu vardı ama psikolojik şiddetin henüz yürürlükte bi suçu yoktu.
"Neden hapiste o zaman abi."
" Kendince kendine ceza veriyor işte. Girdi bir şekilde içeri."
Şimdi suçlu muydu suçsuz muydu? İlyas abim kesin bir cevap vermek zordu ama ikisinede uygun cevaplar vardı.
Yendi insanlar, yeni hayatlar derken bir şeyi unutmuşum:
yeni kederler....