-1 hafta sonra-
nisa-pov
Cemal, Burak, Gizem ve ben birlikte bir kafede oturmuş sohbet ediyorduk. Bir hafta için kendimi toparlayabilmiştim ama içimde ki tutku bir miktar vardı. Şu an olsa içerdim.
Telefonuma gelen bildirim ile sohbetten soyutladım.
sercio
Nisa, buluşalım mı özledim kızım seni.Sercan'la liseden beri arkadaştık. Beni sevdiğini biliyordum ama arkadaşça davranıyordum. Arada güzel jestler yapıyordu bana.
nisa
olur kanks. ben zaten kafedeyim sen attığım konuma gelirsin.*konum*
sercio
geliyorm😎Gizem'in konuşmasıyla ona döndüm.
"A bu Barış değil mi ya?"
"Nerede be?"
"Bak orada."
Arkadaşlarıyla gülerek sohbet ediyordu. Bizi farkettiğinde göz göze geldik. Gülümseyip kafasını çevirdi.
"Ya nisa, Barış'ı buraya çağıralım mı? Hem teşekkür ederiz kan olayı için."
Normalde etmezdim ama teşekkür etme fırsatım olmadığı için şuan bunu da aradan çıkarabilirdim.
"Olur Gizem. Çağır."
Gizem Barış'a eliyle gel işareti yapınca biraz şaşırsada bize doğru geldi.
"Selam."
"Selam, Barış. Naber?"
"İyi, senden? Adın neydi bu arada?"
"Ha şey Gizem ben söylemeyi unuttum."
Barış kafa salladıktan sonra bana döndü. Kafasına hafif yana yatırınca gülümsemeden edemedim.
"Nisa, yorgun gibisin?"
"Evet, bugün biraz yoruldum bugün."
Gizem'in araya girmesiyle ona baktım.
"Biz sana kan olayı için teşek-"
"Bu konuşmayı Nisa'ya bırakmalısın."
Barış bunu söyleyince ağzım istemsizce aralandı. Lafa girecekken yanımda ki sandalyenin çekilmesiyle o tarafa döndüm.
"Selam gençler."
"Oo Sercan, hoşgeldin."
Sercan kolunu omzuma atıp yanağıma bir öpücük kondurunca hafif geri çekildim.
"Neyse ben gideyim artık iyi günler size."
"Barış şey ben."
Beni dinlemeden kalkınca bir şey yapamadan öylece kaldım.
Herkes sohbet ederken gözüm arada çaprazımızda oturan Barış'a kayıyordu.
Başımı kafenin camına yaslayıp dışarıda ki sahili izledim. Güzel yerdi burası. Biraz izledikten sonra gözüme bankta tek başına oturup ağlayan çocuk takıldı. Masadan hemen geliyorum diyerek dışarı çıktım.
Banka doğru ilerleyip yanına oturdum. Beni görünce göz yaşlarını sildi. Kıyamam ki..
"Ne oldu bakayım sana?"
"Annem, annem'i bulamıyorum abla."
Ağlayarak konuşuyordu. Tahminen 9-10 yaşındaydı. Önüne eğilip diz çöktüm.
"Tamam tatlım ağlama bak bana. Şimdi birlikte ararız anneni tamam mı?"
"Niye ağlıyormuş?"
Gelen ses ile kafamı kaldırdım. Barış gelmişti.
"Annesini kaybetmiş, bulamıyor."
Kolumdan tutup ayağa kaldırınca benim yerime o geçti. Çocuğun ellerini tutup, göz yaşlarını sildi.
"Bak bakayım bana sen. Adın ne senin?"
"Poyraz."
"Şimdi Poyraz, Anneni birlikte buluruz. Bu akan göz yaşların onları yere düşürdüğün için küserler sana, ağlama bir daha. Tamam mı?"
Bunları söyleyince ister istemez yüzümde tebessüm oluştu. Benimle birlikte çocuğun da.
"Karakola götüreceğim gelmek ister misin?"
"Tabii gelmek isterim."
Poyraz'ın bir elinden ben diğer elinden de Barış tutunca biraz ilerdeki karakola doğru yürümeye başladık.
Karakola varınca Barış polis memuruyla konuşmaya başladı.
"Taman beyefendi, siz gidebilirsiniz teşekkürler buraya getirdiğiniz için."
Barış gülümseyip bize döndü. Poyraz'ın önüne eğilip konuştu.
"Bak Poyraz, birazdan annen ile buluşacaksın. Bir daha eğer anneni kaybedersen böyle polis amcaların yanına gel tamam mı?"
"Tamam. Abi senin adın ne?"
"Barış, Barış benim adım."
"Peki ya bu ablanın adı ne?"
"O ablanın adı da Nisa."
"Nisa abla sen de eğilir misin?"
Adımı söyleyince konuşmasına gülüp yanına eğildim. Elimi tutup Barış'ın eliyle birleştirince ne yapacağımı şaşırdım.
"Eğer sizin de bir çocuğunuz olursa ona iyi bakın ve yanınızdan ayırmayın tamam mı? Yoksa o da benim gibi böyle ağlar. Ha bir de ellerinizi hiç ayırmayın. Benim annem ve babam ellerini ayırınca da ağlamıştım."
Şuan domates gibi olduğuma emindim. Barış, Poyraz'ın yanağını sıkıp ayağa kalkınca otamatik olarak ben de kalktım. Çünkü elimi tutuyordu, ah lanet olsun.
Hafif kulağıma eğilip konuştu.
"10 saniyelik bir sevgili rolü yapalım da kırmayalım bari."
Yüzümü Barış'a çevirdiğimde çok yakın olduğumuzu farkettim. Hemen geri çekilip konuştum.
"Peki, 10 saniyeden zarar gelmez."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GHB •NisBar ✓
Fanfic➳Kurtarmak istiyordu onu, ama kurtarırsa bir daha göremeyeceğini de biliyordu..