[最後の;; and i still get those stupid butterflies]

160 20 226
                                    

bölüm şarkısı: coldplay - the scienist

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bölüm şarkısı: coldplay - the scienist

"Tanrım, çok korkmuş olmalısın. Gel buraya Rosie." dedi Jennie ve arkadaşına sarılmak için ileriye doğru bir hamle yaptı. O sırada Chanyeol ve Rose el ele karanlıktan çıkıyor ve uğultulu kalabalığa yaklaşıyorlardı. Jennie, Eve el ele döneceklerini ummuştu çünkü yalnız yapacakları konuşmadan sonra aralarındaki şeyi çözeceklerini biliyordu. Yine de onları bu şekilde görmek tuhaf gelmiş ve bunca saat ormanda ne yaptıklarını merak etmişti. Rose ve Chanyeol'ün büyükanne Jiyoung'un evine yürümeleri neredeyse dört saat sürmüştü.

Mantıklı düşünecek olursa, bu süreç imkansıza yakındı çünkü en iyi arkadaşı muhtemelen ormana giren herhangi birinin çabucak görebileceği bir yere gitmiş ve orada oturarak düşüncelere dalmıştı. Kafasındaki bu soru işaretlerinden kurtulmak istedi. Pekâlâ Chanyeol gittikten sonra Rose'u sorguya çekebilirdi. Bozuntuya vermedi ve gülümsedi. En yakın arkadaşına kocaman sarıldı ve saçlarını okşamaya başladı. Kim bilir ne kadar stres olmuştu.

"Jennie! Onun annesi gibi davranmayı bırak!" diye dalga geçti Inez. Oysaki o da en yakın arkadaşına sarılmak istiyor ama gergin ortamları sevmediğinden ve herkesin içinde ağlamak istemediğinden - gergin ortamlar onu ağlatıyordu - işi dalgaya alıyordu. Henry bunun üzerine durumu anlayarak Inez'e sarıldı. Altıncı hissinin güçlü olması işte tam da bu gibi durumlarda işe yarıyordu.

Çocuklar kendi aralarında konuşup sarılırken büyükanne Jiyoung, kasaba şerifi George ile konuşuyordu. Meraklı Gideon, bugünün kahramanının kendisi olduğunu düşündüğü için - kasaba şerifi babasıydı - Lilac'tan ya da Jennie'den ufak bir öpücük beklemişti. Aslında ilk hedefi Rose olsa da kızın Chanyeol tarafından çoktan kapıldığını ve kahramanını Chanyeol sandığını anlamış ve bu duruma biraz bozulmuştu. Ne olurdu bir kere de o ön plana çıksaydı? Bazen - her ne kadar yakın arkadaş olsalar da - Henry ve Chanyeol'e gıcık olurdu. "Hey, prenses. Bu görüntü seni üzmüyor mu?" diye sordu Lilac'a. Kızın Chanyeol'e bir takım tuhaf hisler beslediğini biliyordu, bu yüzden birazcık takılmak istedi. "Hayır Gideon ama seni üzdüğü kesin!" diyerek göz devirdi kız ve ardından Rose'a bakarak alayla gülümsedi. "Hey, kahramanın gölgesinde kalmak nasıl hissettiriyor?" diye devam ederek de arkasında kıpkırmızı olmuş bir Gideon bırakarak Chanyeol, Rose ve Jennie'nin bulunduğu yere doğru ilerledi.

Jennie, Lilac'ı görünce histerik olarak yüzünü buruşturdu. İstemeyerek de olsa Henry ve Inez'in yanına ilerledi ve mümkünse o aptal eski sevgilisine bu can sıkıcı süreçte Lilac ve Rose'un konuşmasını beklerken ufak bir ders verebileceğini umdu. Peki Lilac'ın Rose ile konuşmak istediğini nasıl anlamıştı? Bu zor olmamıştı. Lilac, Rose ve Chanyeol ikilisine yaklaşınca Jennie'ye gergince gülümsemiş ve "Lütfen bizi biraz yalnız bırakır mısın?" demiş, Chanyeol hâlâ Rose'un elini tutmayı sürdürürken "Sen de, lütfen." diyerek onu da uzaklaştırmıştı.

✓    PALE NIGHT ☆ chanrosé, #winterfest2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin