[エピソード1;; there is no beauty without some strangeness]

382 31 72
                                    

❛ there is no beauty without some strangeness ❜

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

there is no beauty without some strangeness

( P O E )

bölüm şarkısı: exile - taylor swift

Renkli rüyalarla süslenmiş bir dağdan düşmektir yavaş yavaş büyümek, ne yazık ki Roseanna Park bunu altı yaşına kadar henüz kavrayamamıştı. Her gününü tanrının başka bir lütfu sanarken oynadığı mutluluk oyununu, annesi ve babasının ani bir şekilde boşanması bozmuştu.

O, tuhaflıklarla dolu bir tesadüfün meyvesiydi. Annesi, genç ve güzel olan Catherine Park, İngiliz asıllı bir aileden gelme, gayet kültürlü ve nüfuzlu bir kadındı. Kader ilginç oyunları sever derler, ne hikmetse Kore asıllı bir genç adama aşık olmuş ve onun için gençlik aptallıklarının en büyüğünü yapıp uzaklara kaçmıştı. Bununla da sınırlı kalmamışlardı. Catherine yaklaşık iki yıl kadar sonra hamile kalmış ve güzeller güzeli kızı Rosie doğmuştu. Ne yazık ki kader acımasızdı. Genç kızın ailesi kızlarını bir şart ile reddetmiyor, kocasını ve kanı bozuk kızını arkasında bırakıp baba ocağına geri döndüğü sürece onu affedebileceklerini söylüyordu.

Cath başlarda bunu oldukça gülünç bulmuştu. Kocası ile o kadar mutlu bir yaşamları vardı ki bu onun için dünyalara bedel sayılırdı. Ayrıca kızı oldukça güzeldi. Annesinin saçlarına ve babasının gözlerine sahipti. Dudakları minik bir kalp şeklindeydi. Şimdiden gelecekte çok güzel bir kız olacağı kesinleşmişti. Catherine ve kocası çok zengin değildi ama fakir de sayılmazlardı. Böylelikle bu küçük aile birlikte altı yıl geçinip gitti, taa ki çiftin anlaşması güçleşinceye kadar...

Park Junghyung oldukça zeki bir adamdı, işte bu zekası sevdiği kadını elde etmesinde başrolü oynamıştı. Küçük bir Fransız kasabasında, zengin bir çiftlik evi sahibinin çalışanlarından birinin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Yaşamı hırsıyla dolu çizgilerinde geçmiş ve ileride elde edeceği gücün hayalini kurmuştu. Ne yazık ki sevdiği kadın ile evlendiği zaman gücün 'g'sine bile parmaklarını sürememişti.

Bir süre aşk bu iki farklı insanı bir arada tutmuştu. İkisi de birbirlerini bu şekilde mutlu olduklarına inandırmışlardı ama bilmedikleri bir şey vardı, ne Catherine şaşalı hayatından aşkı için vazgeçerdi ne de hırsından gözü dönmüş Junghyun güç namına hiçbir faydası olmayan bu kadınla kalırdı. İşte ikisi de bu kırılma noktasını gördüklerinde kavgaları başladı.

Başlarda Rose'dan saklamaya çalıştıkları bu kavgalar sessiz bir şekilde yürüse de zamanla sesleri yükselmiş ve cam kırıkları artmıştı. Birbirlerine kötü sözler söylüyorlardı ki küçük kızları henüz bunları duymaya hazır değildi. Ne zaman Rose kavgayı fark etse, oynadıkları oyun da sahteleşiyordu. Sırf bu yüzden küçük kızları, gözlerini ailesinde sorun olduğunu düşünmeye kapamıştı. Sürüp gideceğini düşünüyordu, altı yıl boyunca devam eden kavgalar bir altı yıl daha devam edebilirdi ama etmedi. Bir Eylül sabahı gökyüzü hüzün kusarken Roseanne Park, eve gelen mektupları alırken eline bir zarf ilişti. Sekiz yaşındaki kız kuşkuyla ve biraz da suçlulukla zarfı açarken onun veda vakti olduğundan habersizdi.

✓    PALE NIGHT ☆ chanrosé, #winterfest2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin