DD -20 Dylan Special

286 15 13
                                    

"Uyan" demişti bana. Kimden geldiğini bilmediğim bu sesin isteğine cevap verip gözlerimi açmıştım. Upuzun, siyah saçlı bir kadın bana ağlayarak bakıyordu.  Boştu. Boş, fazlasıyla. Önceden ne yaptığımı bile bilmiyordum. Sanki uykudaydım bunca zaman. Sonunda uyandırılmıştım.

"Dylan" dedi adam. "Senin adın Dylan."

Birden aklımda anılar belirmeye başlamıştı.  Başta yabancı gelen ve beynime zorla sokulmaya çalışılıyormuş hissi veren bu anılara birer birer ısınıyordum. Korkuyla bağırmıştım. Kadın beni kollarıyla sarsa da içimdeki patlayan bombalara bir etkisi yoktu. Birden aklımda belirdi.

Ben, ayın tek oğlu Dylan'dım. Venüs annemdi. Doğduğumdan beri burada yaşıyordum. Dion diye bir kardeşim vardı. Sadece kafamı çarptığım için kafam karışmıştı, o kadar.

Günler aylara, aylar yıllara dönüşmeye başladığında bir gece onu gördüm. Etrafında belki yüzlerce mum vardı dev tablonun. Sarayda böyle bir oda olduğunu hatırlamıyordum. Bir mumu alıp yaklaştım. Tablodaki kişi oldukça tanıdık geliyordu. Beyaz saçları ve mavi gözleri vardı. Buz gibi gözler. Tıpkı.. Tıpkı bana benziyordu. Altındaki yazıya yaklaştım.

'Jack Dylan Frost'

Ölüm tarihi, benim kafamı vurup her şeyi 'unuttuğum' yılla aynıydı. Birden bir olasılık beynimde şakıdı. Bana benziyordu. O gitmişti , ben gelmiştim. Gözlerindeki bakış sürekli değişim halindeydi sanki. Bana acıyor muydu?

"Bana acıyor musun sen!" Mumu tabloya fırlatıp birkaç adım geriye sendeledim. Kimdim ben? Bir yama?

Beynimdeki bir kilit açılmıştı sanki. Ince ve sert bir acıyla birlikte bir şeyler görüyordum. Ben vardım orada. Hiç hatırlamadığım küçük halimle. Daha önce görmediğim birilerinin yanındaydım. Sonra Venüs'ü gördüm. Beni alıp kaçmıştı. O daha önce görmediğim insanlar ailem olmalıydı.. Elimi oraya uzattığımda her şey kırmızıya büründü.  Kan vardı, her yerde. Nefesim kesilmişti. Bunca yıldır bana yaşattıkları bir yalandan ibaretti. Buraya geldiğim anda hafızam silinmiş, hatta değiştirilmişti. Ona benzediğim içindi. O lanet çocuğa benziyordum! Jack Dylan Frost.. Dylan..

Yanan tabloya öfkeyle baktım. Hepsi bu çocuğun suçuydu. Ona benzememden, onun bana benzemesinden dolayıydı hepsi. Sakinleşmek için ne ara kapadığımı bilmediğim gözlerimi açtım.  Açmamla yanan tablonun alevi dondu. Bir hışımla odadan fırladım. Şimdi ne yapacaktım?! Bu çocuk hakkında bir şeyler öğrenmeliydim. Sinirime teslim olup her şeyi mahvedemezdim. Geçtiğim her milimi dondurmam bir yana içimde yanan şeyi söndürecek bir şey yoktu. Boynumda bir nefes hissedince oraya döndüm.  Hiçbir şey yoktu.

"Birilerileri korkuyor galiba"

Cevap vermedim. Gölgelerin ardına saklanıp kelimeler fısıldayan tek bir kişi olabilirdi; Pitch. Yavaşça yan tarafımdaki tabloya baktım.

"Korkan sen olmayasın?"

Bunun üzerine bir kahkaha patlattı.

"Evet Jack, bana aynen öyle bak!" Bunu demesiyle içimde tutmaya çalıştığım şey bir aralık bulup dışarı çıktı. Bu herif bir şeyler biliyordu. Buz bıçaklarının tabloya saplanmasından sonra nefes nefese duvara baktım. Duvar ve gerisinde sayamadığım duvarlar yerle bir olmuştu. Ben şaşkınlıkla ne yaptığıma bakarken sırtımdaki dayanılmaz bir acıyla bütün kaslarım gerildi ve dizlerimin üstüne çökmeye zorlandım. Arkama yavaşça dönebildiğimde Pitch'in elinde kara bir ok olduğunu gördüm. Içimde yayılan bir şey hissettim. Bir zehir gibi bütün damarlarıma yayılışını hissedebiliyordum. Yüzüme yayılan  gülümsemeye engel olamadım. Pitch yok oldu. Tablolar, koridor, yıkık duvarlar yok oldu. Geriye sadece karanlık kaldı. Boşluk..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 11, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Donmuş DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin