DD -14

328 17 2
                                    

Bölümün geç geldiğinin farkındayım fakat bu bölümü yazarken çok büyük bir hata yaptım, 2 bölümü aynı anda yazmak gibi.. İkisini de bitirdim. İkisinden birini seçip paylaşacaktım ama diğerini special olarak yayınlamaya karar verdim.Okullar da açıldığından yb yazamayabilirim yine.. Üzgünüm..      -Eiennoesu

Jack, hızla koştu ve uzaklaştı oradan.

Gördükleri doğru muydu?

Elsa, evleniyordu…

Onun olamayacaktı artık.

Başka birisini seçmişti çünkü o.

Histerik bir kahkaha attı. Ağaçlıkların arasından yavaşça ilerliyordu.

‘’Sen hiç var olmadın ki onun hayatında Jack! Seçmek ha..’’ diye mırıldandı. Kendisi için var olan anılar, Elsa için sadece boşluktan ibaretti. Ona zarar vermemek için yaptığı seçimi, dönüp dolaşıp kendine bir mızrak misali saplanmıştı. Kimse onu hatırlamayacaktı ki burada..

‘Unutacak değil mi?’

‘İnsanların asla unutmayacağı şeyler vardır Jack. Garantileyemem. Fakat o’nun ‘sen’ olduğunu unutacak, evet.’

Gözlerinden akan yaşları durduramadı. Buraya kadar gelmişti gelmesine de, her şey tek bir görüntüyle toza bürünüp yok olmuştu.

Kafasını bir ağaca yasladı ve kafasını kaldırdı. Yanağından akan yaşlar, yeni yeni kuruyan sweatshirt’ine damlıyordu. Elsa’yı suçlayamazdı. Her şeye sebep olan kendisiydi. Yaptığı seçimlerle bu duruma gelinmişti.

Ağaçların arasından bir gölge gördü.

Olaf’a benziyordu.

Yüzünü sildi ve yavaşça kalktı. Eli titriyordu. Hayal kırıklığına uğramak, böyle mi hissettiriyordu?

Sonunda görebileceği kadar yaklaştığında, onun sadece bir kaya yığını olduğunu gördü. Kafasını eğdi. Bir hareketlenme olunca taşlara baktı. Taşlar, titriyordu. Ardından üst üste dizilmiş 3 taş düştü. Etrafına bakındı.

Deprem mi oluyordu?

Taşlar yuvarlanmaya devam etti ve ayağına çarptı bir tanesi.

Taşlar garipti. Hafif gibi duruyorlardı, bir taşa göre.

Ardından önündeki taş kıvrıldı ve küçük bir trolle dönüştü. Jack bir an duraksasa da, Kristoff’un bir keresinde trollerden bahsettiğini hatırlayınca eğildi.

Onlar, her yerdeydi.

Küçük bir taş- Yani küçük bir trol parmağına dokununca gülümsedi. Başka biri yanına kadar yuvarlandı ve açıldı.

‘’İşte bu oldukça şaşırtıcı..’’

Elinde bir sopa olan, yaşlı bir troldü bu.

‘’Şaşırtıcı olan ne?’’ diye sordu gülümserken. Zorlama bir gülümsemeydi bu. Fazla uzun sürdüremedi. Yüzü eski halini aldığında, küçük trol, dizine sarılmıştı.

‘’Kader.’’

‘’Kader…’’ diye karşılık verdi derince bir iç çekerken. Ayakları daha fazla onu taşımadı ve olduğu yere oturdu.

Yaşlı trol,  biraz ilerideki kazandan içine bir şey doldurduğu tahta bardağı ona uzattı. Jack, ona uzattığı bardağı reddedemedi ve uzanıp aldı. Bir yudum aldıktan sonra içtiğinin yarısını tükürerek, yarısını öksürerek attı.

‘’Bu ne?’’ diye sordu, yüzünü ekşiterek. Bu acı tat, ölene kadar dilinden çıkmayacaktı!

‘’Onlar senin.’’

Donmuş DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin