DD -2

894 44 4
                                    

Elsa’yı kucağına alıp merdivenin bir köşesine yatırdı. Asa gitgide ağırlaşıyordu.

‘‘Üzgünüm’‘ diye fısıldadı kulağına. Tek yapabileceği buydu çünkü. Kuzey yaklaştı;

‘‘Neler oldu böyle?’‘

‘‘Ben de bilmiyorum. Çatıyı delip girdim içeri. Gücümü kontrol edemedim galiba.’‘ Dedi Jack. İnandırıcıydı. Elsa’nın yüzündeki kanları temizlemesi ne iyi olmuştu! Kuzey dışarıdaki fırtınadan kalbinin atışını duyamadığını düşündü. Fakat bu kesin bir kanıt değildi. Tek yapabileceği ona inanmaktı.

‘‘Siz önden gidin. Ben sonra size katılacağım.’‘

‘‘Hadi canım oradan. Buraya boşuna mı geldik yani? Diş perisi boşuna mı ya—’‘

Uykucu ayağına basınca sustu Tavşan.

‘‘Diş perisine boşuna mı ne?’‘ dedi Jack. Kuzey;

‘‘Jack, şey aslında sen görsen iyi olur’‘ dedi ve elindeki küreyi kırdı. Tavşan tüneline atladı.

Jack asasını yere vurarak geçitten geçti. Kendi isteğiyle geçmemişti daha önce. Garip hissettirdi.

Diş perisi oradaydı. Bir yatakta yatıyordu. Kanatları delik deşik olmuştu. Ve bunlar onun yüzünden olmuştu.

‘‘Üzgünüm’‘ dedi ona. Uyuyordu. Herkesin hayatını mahvediyordu. Kuzey’e;

‘‘Aslında sana söylemediğim bir şey var Kuzey.’‘ Dedi. Mahvettiği şeyleri düzeltmesi gerekiyordu.

‘‘Ay dede bana bir şey söyledi. O yüzden dikkatim dağıldı. Çatıyı kırıp düşmem bu yüzdendi.’‘ Dedi. Bu söylediği son yalan olacaktı.

‘Yemin ediyorum’ dedi kendi kendine. ‘Bu son. Son bir yalan.’

‘‘Kuzey dağında sonsuz bir kış başlamış. Kaynağını bulup çözmem gerekiyor.’‘ Dedi. Kuzey, ay dedeye bakıp;

‘‘Pekâlâ Jack. Sana güvendiğimi biliyorsun.’‘ Dedi.

Jack yürüyerek çıktı Kuzey Kutbundan. Uçarak çıkmaması şüphelendirmişti Kuzey’i. Uçamazsa, rüzgâra artık sözü geçmiyorsa Kuzey’e ne açıklama yapabilirdi ki?

‘‘Rüzgar..’‘ diye mırıldandı.

‘‘Senden bir isteğim var. Beni o krallığa götür.’‘

Bir şey olmadı. Asasını yere vurdu. Kaldırmak daha da zorlamıştı onu.

‘‘Beni o krallığa götür!’‘ diye bağırdı. Uçurumdan kendini bıraktı. Rüzgâr eski dostunun isteğini geri çeviremeyecek kadar nazikti. Gücü yerinde olmasa, kalbi donmuş; çatlamış olsa bile.

‘Her zaman seninleyim Jack’ diye fısıldadı kulağına onu istediği yere götürürken.

Yaptığı hatayı düzeltmeliydi. Şehri sonunda gördüğünde bir çıtırdama duydu derinden. Ne olduğunu pek anlayamasa da önemsemedi. Deniz birden buz kesti. Belirli bir noktadan sonra deniz buza dönüşüyordu. Gemiler olduğu yerde kalakalmıştı.

Bir çocuk gördü. Geyiğine binmiş, şatodan uzaklaşıyordu. Yanına indi. Geyiğine binmesi yetmezmiş gibi, bir de onunla konuşuyordu. Ne garip bir çocuktu!

‘‘Hayır dostum. Geri dönemeyiz. O Hans’ı seviyor beni değil.’‘

‘‘Sen seviyor musun?’‘

‘‘Şey—Tabi ki dostum’‘

‘‘O zaman kaybedecek bir şeyin yok. Söyle pişman ol. Söyleyememenin pişmanlığı ağırdır.’‘

‘‘Vay be sen ne zamandan---’‘ diyerek dönünce şaşkınlıkla kalakaldı. Geyiği konuşamazdı değil mi? Peki kim konuşmuştu?

Geyiği onu ittirince ‘her neyse’ diye düşünerek şatoya yöneldi. Garip bir fırtına etrafını sarmıştı.

Jack ise tekrar havalandı. Camdan birinin çıktığını gördü. Bu bir kızdı. Yanında da kardan adam vardı. Bu kardan adam canlandırmaya çalıştığı kardan adama çok benziyordu. Dikkati dağıldı ve eline baktı. Rüzgâr, fırtınaya yaklaşınca bütün gücünü kaybetti ve Jack buzun üzerine düştü.

Düşmesiyle buz parçalandı ve bir çatırdama sesi daha duydu. Bu seferki çok daha şiddetliydi. Kuzey’e her şeyi anlatmış olması gerektiğini fark etti. Öleceği çok açıktı. Ölmeden önce elle tutulur bir işe yaradığımı bilsem ne güzel olurdu, diye düşündü.

Gerçekten uzun bir yaşam yaşamıştı. Artık yorulmuştu. Ay dede bile ondan ümidini kesmişken; ona kim değer verebilirdi ki?

Düştüğü yerin biraz ilerisinde Elsa’yı gördü. Bir adam kılıcını ona doğrultmuştu. Koşarak oraya gitti. Hans tam kılıcı indirecekken Jack, asasını kaldırarak kılıcı durdurdu. Hans onu göremiyordu. Elsa ise sadece ona zorla koşmakta olan kardeşine bakıyordu. Öldüğünü söylemişti bu adam.

Ona sıkıca sarıldı. Sarılmasıyla Anna’nın üstündeki lanet kalktı.

Jack tek hamlede Hansı uzaklaştırdı ve yerine sabitledi. Fırtınayı durdurmalıydı. Kendini zorladığını biliyordu. Ama bu laneti Elsa’nın üzerinden de alması gerekiyordu.

‘‘Jack?’‘ dediğini duydu Elsa’nın. Biraz daha dayan, dedi kalbine. Biraz daha.

Diz çöktü. Asasını kalbine dayadı. Fırtına durmuştu. Elsa’ya baktı. Mutluydu. Gülümsedi. Ancak asa çoktan kalbinin olduğu yere değmişti. Bağırmaya zamanı bile olmadı. Donmuş kalbi patlayacak gibiydi. Kristoff Jack’i görünce duraksadı. Cinleri ona bazı hikâyeler anlatırdı. Jack Frost’u da biliyordu, diğerlerini de. Ne yapmakta olduğunu da..

Koştu.

‘‘Anna! Onu hemen cinlere götürmeliyiz!!’‘ diye bağırdı. Olaf Jack’e yaklaştı.

‘‘Sarılsam geçmez mi? Sarılmak iyidir.’‘

Elsa ona sarıldı.

‘‘Evet, geçer’‘

Kristoff Elsa’ya;

‘‘Elsa! Bir şeyler yapmalısın. Gökyüzüne birkaç işaret bırak. Böylece dostları onu bulabilir.’‘ Dedi. Elsa dediğini yapıp gökyüzüne dev bir kar tanesi çizdi. Yanında da bir ay.

Anlamaları lazımdı. Jack’e ne oluyordu?

Jack, Kristoff’u ittirdi.

‘‘İyiyim. Yapmam gereken bir şey daha var.’‘ Dedi. Teni her zamankinden daha beyazdı ve titriyordu. Üşüyordu. Hans’ı göremeden Hans, hançeri arkasından kalbine doğru sapladı.

Kuzey, Tavşan, Uykucu, Diş perisi de gelmişti. Tavşan, bu buzda kazamayacağından yine ışınlanmıştı. İlk yaptığı şey de kusmak olmuştu.

Elsa çığlık attı. Kristoff hemen onu ittirip bıçağı çekti.

Jack bir saniye ayakta kalabildi. Tamir ettiği kalbi, tamamiyle parçalara ayrılmıştı artık. Bir bardağı kırdığınızda yapıştıramayacağınız parçalar vardır. Elsa hemen yanına gitti. Diğerleri de..

Elsa hemen elini kalbine koyarak masaj yapmayı denedi. Kuzey Ay dede’ye baktı.

‘‘Elsa..’‘ Elsa Kuzey’e döndü.

‘‘Bunun bir işe yarayacağını sanmıyorum. Parçaları birbirine dondurmayı dene.’‘ Dedi. Ağlıyordu.

‘‘Hadi ama Jack!’‘ diye bağırdı Tavşan.

‘‘Bu kadar kolay bırakamazsın.’‘

Hans kaçmaya yeltenince, bumerangını kafasına attı.

Jack birden gözlerini açtı. Elindeki asayı eliyle parçaladı. Ve gözü tek bir noktada asılı kaldı. Ay dede ona bakarak bir şeyler söyledi. Jack’in gözünden tek bir damla yaş düştü. Ve hemen ardından kar tanelerine dönüştü Jack.

Artık tamamiyle gitmişti Jack. Herkes böyle düşündü.

Donmuş DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin