(bölüm2)

10 2 1
                                    

Merhaba!
İyi okumalar.

Onu kolundan tutup kendime çekmek istedim öyle ani haraket yaptım ki o herkül gibi hiç kılını kıpırdatmazken ben cılız bedenimle birlikte sırt üstü yere çakıldım.

Düştügümü umursamadan aynı tavırla, daha da hızlanarak ara sokaktan çıkarak kayboldu bende oldugum yerde bagdaş kurarak 'bir litre gözyaşı ' dizisindeki Mahire benzedi diye azıcık düşündüm ve neden demin öyle ezik oldugumu.

Biraz daha oturduktan sonra ayaga kalkıp eve dogru yavaş adımlarla  yürümeye başladım 5 dakikadan sonra kendimi evimizin kapısının yanında  buldum, kapının kulpunu indirdikte kilitli oldugunu fark etdim. Bir iki adım geri çekilip ayagımın aldtındakı ' welcome ' yazılı paspası kaldırdım ve tam tahmin etdigim gibi anahtar oradaydı.

Şherlok holms arasaydı bulamazdı o derece!  annem evde yoktu, sanırım sabahkı iş görüşmesinin detaylarını. Konuşmak için kabul edilen şirkete gitmişdi ablamda çalışarak kazandıgı üniversiteye..anahtarı kapının altından alıp kilide yerleştirdim çevirip anahtarı alıp kulpu indirdim çantamı  portmantoya koyup ayakkabımın bağcıgını açmadan ayagımdan leylayla mecnun gibi ayırıp kendi yerine bıraktım ve paytak paytak yürüyerek buzdolabına yaklaştım anahtarı dolabın üstündeki vazoya koydum eve girmek için her kesin kendi anahtarı var.

Ordakı işim bitirip tezgaha yaklaştım üstündeki dolaptan hazır yemek aldım ne olduguna bakmadan paketini acıp yedim... yemegimi bitirdikden  sonra çantamı da alıp yukarıya çıktım. Önce kıyafetimi çıkartıp üstüme rahat birşeyler giydim, ve yatagın kenarına fırlattıgım çantamı alıp.
Okulda verilen derslerini hiç dinlemedigim hocaların bana verdikleri bunalıma sokma gücüne sahip ödevleri yapmaya başladım, bir çok soruyu anlamasamda dersimi bitirmişdim, sabahtan beri varlıgı belli olmayan telefonumu arayıp yastıgımın altında buldum. Dün gece uyumadan önce kapatdıgım için şarjının bittigini fark etmemişdim.

Yatagımın yanındaki çekmeceden şarj aletini alıp telefonu şarja taktım, sonrada gelen cevapsız aramalara ve mesajlara baktım zaten telefonla çok konuşan yada çok ugraşan biri olmadıgım için hiç arama yoktu. 'Görende haftalardır telefonu kapalı kaldı sanır' sus lan hikaye benim sen ne karışıyorsun git kendi kitabında baş rol oyna , sms bölmüne girip Başaga yarın okulun kafesinde buluşmak için mesaj attım.

Aysun: Merhaba başak  yarın her zaman gittigimiz  kafede buluşalım sana anlatacaklarım var.16:33》

Telefonumu yatagın üstünde bırakıp beklemeye başladım, zaten benim tanıdıgım başak telefonu hiç elinden bırakmazdı tam da düşündügüm gibi 5 dakika bile dolmadan cevap geldi .

Başak:  tamam canım yarın herzamanki kafede buluşuruz .[16°35]

Mesajı attıkdan sonra telefonu şarjda bırakıp insan içine çıkmaya karar verdigim için merdivenlerden aşagı inmeye başladım. 'Sanki aşagıda milli meclis toplanmış ülke sorununu konuşuyor aşagıda kimse yokki' lan sussana sen bi senin yüzünden iki dakka bir havaya bile giremiyoruz.

Saat daha erken oldugu için annem gelmemişti ama ablamın gelmesine az bir süre kalmıştı sıkıntıdan ne yapa bilirim diye düşündüm tamda zamanıymış gibi iç sesim yine kendi fikrini söyledi 'sıkıldıgını düşünüyorsan uzun zaman önce kaybetdigin beynini ara bence'. Allah belanı versin seni klozete atıp üstüne s.çıp sonrada sifonu çekme istegimi zor bastırıyorum ama hazır evde yanlızken intikamımı alsammı acaba? 'İyi olur bende kaybettigin beynini bulurum zaten o olması gereken yerde de neyse' benim gibi asosyal birisinin böyle gevşek bir iç sesi olması çok nadir bulunan bir olay yani bukadarı da fazla bu gevşekden ziyade gerizekalı.

Düşüncelerimden sıyrılıp kahve yapmak için kendimi mutfaga attım kahvem olunca kupaya döküp salona gitmek için yürümeye başladım. 'Koşsaydın keşke' Allahım şuan düşüp bayılıcam, kupamı koltugun önündeki sehpaya bırakıp izlemek için televizyonun yanına gidip  kendime film seçmeye başladım ama, film patlamış mısır olmadan geçmezdiki elimdeki DVD'leri bırakıp mutfaga gittim mısır için. dolapları karıştırken bir paket cips kaldıgını gördüm cipsi alıp tezgahın üzerine bıraktım mısırıda bulunca patlatıp ikisinide ayrı ayrı cam kaselere boşalttım kaseleri elime aldım götürüp kahvemin yanına koydum seçtigim aksiyon/macera içerikliydi .

DVD 'yi yerine takıp kumandayı aldım ve yerime geçip koltuktaki yastıklardan birini alıp dizimin üstüne koydum tam  oturdugum yerde yerimi rahatlamışken kapı zili dink donk diye çaldı saate baktım ablamdır diye düşünüp açmaya gittim ayaga kalkarken yastık kıçımdan yere düştü umursamadan gidip kapıyı açtım. Karşımda kimi gördüm dersiniz 'Bret pit' yok lan yok o degildi keşke o olsaydı tam karşımda Mert duruyordu. Açıkcası biraz şaşırmıştım ilk önce ben konuşacakken hiç beklemedigim şekilde dudaklarını aralayarak düz ve net bir şekilde "Özür dilerim" dedi. onun dedigini duymazlıktan gelerek elimle içeriye dogru 'buyur' işareti yaptım.Mertden yine beklenmedik haraketler ben yokmuşcasına içeriye girdi.

Neden bu kadar duygusuz diye düşünmedim degil kapıyı örtüp kilitlemeden Mertin arkasından gittim, sanki bu ailenin üyesiymiş gibi Mert salonu bulup çoktan koltuga oturmuşdu gerçekten bu çoçugu anlayamıyorum nası bir tip bu böyle diye geçirdim içimden bu sırada bende koltugun diger tarafında oturmuştum. Yüzümü merte dogru dönüp "aslında özür dilemene gerek yoktu yani burada .... neden ordayken söylemedinki?" sesimde umursamamazlık ve sitem vardı Mert sanki filmi dikkatle izliyormuşcasına dirsegini çenesinin altına koyup koltuga dayayarak ,  televizyona bakıyodu ama bu sefer ilk defa  iç sesim mantıklı  cümleler  kurmuştu 'sana yemin ederim şuan karşında duran ares kılıklı mert, filmi falan izlemiyor başka bir şey düşünüyor sanki bir şey söyleyecekmiş de nereden başlayacagını bilemiyor ' hah seni arada böyle azarlamak lazım canım iç sesim . Ben iç sesimle Mertin dedikodusunu yaparken Mert bana cevap verdi " sana söylemem gereken birşey var." biraz daha geciktirseydi resmen mutfaktan bıçak alıp agzını bıçakla açacaktım. Mertin sorusuna geri dönersek cevap vermeliydim " buyur seni dinliyorum neymiş o söyleyecegin şey" sanki lafı uzatmak istermişcesine "bana kahve yaparmısın."  Hiç tereddüt etmeden kahve makinasına yaklaşmaya başladım dolaptan kahve alıp makinaya bir kişilik kahve koydum. 5 dakika sonra kahve hazırdı mertin kahvesinide aynı kendiminki gibi kupaya koyup salona dogru ilerlemeye başladım.Kahveyi merte uzatdıgım sırada kahveden bir iki damla parmagıma döküldü ani bir haraketle kahve kupasını komple mertin üzerine döktüm.Mertde neye ugrayacagını şaşırarak kahvenin verdigi yanmayla üzerindeki lacivert gömlegin dügmelerini açmaya başladı bende hem telaşdan hemde korkudan merte yaklaşıp gömlegini çıkarması için ona yardım etmeye çalışDIM. Demin atdıgım yastıga takılarak dengemi kaybederek artık gömlegini çıkarmış olan mertin üstüne düştüm  ikimizde baya baya koltuga uzanmıştık ve şuan bir elim sagda diger solda olmakla Mertin başını esir almıştı saçlarım yüzümüzü kapatmıştı, burunlarımız bir-birine değiyordu nefeslerimizi duyacak şekilde yakındık ikimizde bir milim yaklaşsam dudakları dudaklarıma degecekdi, derken ablamın geldigini elleriyle yüzünü kapatıp "ben yanlış zamanda geldim galiba" diyerek hızla merdivenden yukarı koşmasından anladık...

Eveet bizden bukadar  biraz çifte kumruları yanlız bırakalım demi Sjsjs 

Emege saygı göstermeniz dilegiyle hoşçakalın :*

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşkın Karması(düzenlendi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin