1.Bölüm "Gülümsemek."

126 1 0
                                    

Yılın son günü kar yağmasının beni hep mutlu ettiğini düşünürdüm. Ne yazık ki hep yanılmışım , şu am mutlu değildim. Okullar tatildi ama bu beni mutlu etmiyordu aslında daha da üzüyordu. Uras'ı son iki gündür şiddetli kar yağışı yüzünden göremiyordum. İdil ve Beste ile tüm mahalleyi kartopu oynama nedeniyle gezmiştik. Beste'de Orkun'dan hoşlanıyor gibiydi ve bu yüzden İdil'i zorda olsa ikna etmiştik. Ama elde hiç birşeyimiz yoktu. Kartopu oynayan çocuklar ve arabalarının üstlerini temizlen ihtiyarlardan başka görüntüler geçemedi elimize.

Zaten en son onu okulun sarışın , mavi gözlü , birtanecik gitaristi İlay ile görmüştüm.

Tabi ki kıskanmadım ama kalbimdeki kırıklıkları toplayıp çöp kutusunada atamadım. İlay Güler.Okulun altın kızı. Ne yapsa beğenilen kızı.

Onu kıskanmamak elde değil. Doğal , beline kadar uzanan sapsarı saçları , okyanus mavisi gözleri ,okulun en iyi gitaristi , düzgün bir fiziği kısaca elini sallasa ellisi.

Peki ya ben? Tabi ki fiziğimden görünüşümden tiksindiğim falan yok ama kendimi bir türlü sevemiyorum. Özgüven eksikliği yüzünden sanırım. İdil her zaman saçlarımın düz olmasını ve kumralın bal renginde söyler, beğenirdi. Ara sıra şekil veremesemde bende seviyordum saçlarımı.Sadece eskiden yüzdüğümden ve şu an voleybol oynadığımdan kaynaklanan azıcık uzun boy ve geniş omuzlarım vardı.

Okuldaki azıcık popülerliğim voleybol oynamamdan kaynaklanıyordu zaten. İdil okulun bitanecik dereceli yüzücüsü , Beste'nin sesi ise okulu birinci yapabilecek

kadar güzeldi. Ama hepimiz kendimizi övmektem nefret ederdik.

Neyse gelelim beni bugün mutlu eden varlığa. Bitanecik ablam yılbaşı dolayısıyla yuvamıza geri gelmişti. 3 saatlik yolu kapanan yollar yüzünden 8 saate gelmişti ve yorgunluğundan uyuyordu . Onu uyandırmamaya dikkar ederek kapıyı kapatıp , merdivenlerden aşağı indim. Annem ve babamın daha gelmemiş olduğunu fark ederek bir film açtım ve uzun uzun esnedim.

*

Gözlerimi açtığımda babam ve annem poşetlerle içeri girmiş , Deniz -ablam- ise masada sandviç yiyordu.

"Günaydın , koca bebek." Deniz'in sesiyle ayağa kalkıp ona dilimi çıkardım.

"Kızlar hala hazırlanmadınızmı?" diye söze girdi babam.

"Beni biliyorsunuz hazırlanmam 10 dakikamı almaz siz bunu şu tıkınıp duran şebek maymununa söyleyin." diyip mutfağa

"Duru hadi sana aldığım kıyafetleri giy de gel." dedi annem.Poşetleri yere bırakıyordu. Yaptırdığı saç ve makyajıyla yine olduğundan genç olmuştu.

"İyi ben kaçtım." diyip yanaklarına sulu öpücükler bırakıp odama çıktım.

Annemin şeçip aldığı kıyafetlerı üzerime geçirdim. Siyah pileli deri etek üzerime aşırı yakışmıştı. Bordo botlarımıda giydiğimde. Fiziğimin bu kıyafetlerle hoş olduğunu fark ettim. Annem bana yakışan şeyleri biliyordu.

" O bebek , yine benden güzelsin." diyerek kapıdan giren Deniz kendini yatağa attı.

"Abartma da hazırlan geç kalacağız." dedim yanağında minik bir buse kondurarak.

Deniz üzerine giydiği morun en koyu tonu diyebileceğim rengine öldüğüm mini elbiseyle ciddi anlamda muazzam

görünüyordu.

Ondan sonraki dakikalarda ben Deniz'im saçlarını düzleştirmiş o benim saçlarımın uçlarını şekillendirmişti. Kendine elbisenin tonlarında makyaj yapmışken bana ısrarlarım doğrusunda sadece rimel , göz kalemi ve bordo bir ruj sürmüştü.

Anne ve babam harika çift görüntüleriyle kendi arabalarıyla giderken biz Deniz'in süper yeni arabasıyla gidiyorduk.

*

Biz kendi masamızda oturmuş , güzel güzel yemeğimizi yerken lokantanın girişinde ona benzeyen biri erkek biri kız ikiz oldukları çok belli olan iki çocuk arkasında yine ona benzettiğim bir kadın ve kolunda bir adam ile içeri girip bizim masanın yaklaşık 5 metre ön çaprazına oturdular. Çocuklar hafif sarışın gibilerdi ama göz renkleri upuzun kirpikleri ve elmacık kemikleri ile tıpa tıp Uras'aa benziyordu.

O bordo elbisenin içindeki kumralşın kadınsa annem kadar olmasa diyeceğim ama annemi geçtim kadın Yeşilçam filmlerindem fırlamış kadar güzeldi. O da Uras gibi elmacık kemikli bal rengi gözlüydü.Yanındaki adam ise upuzun boyu ve siyah takım elbiseleriyle Uras'ın iki beden büyüğü gibiydi.Vücut şekli olsun yüz şekli olsun çıkık yüz hatları , uzun kirpikleriyle ona o kadar çok benziyordu ki.

Onun olmamasına şaşırmamalıydım zaten partiler dururken o ne yapsın böyle aile ortamlarında.

"Kızım daldın gittin yine ya." diye bacağıma vurdu Deniz.

"Yok ya müzik içimi baydı." dedim saçlarımı geriye savurarak.

Annem ve babam o muhteşem siyah-beyaz uyumlarıyla her zaman ki aşklarıyla sohbet ediyorlardı.

Onlara masum masum bakarken. Deniz bacağını bacağıma vurdu yine.

"Duru! Bir bak."

"Yine n'oldu Deniz?" diye mırıldandım .

"Şu seninki değil mi kızım ya?" dediğinde anlamayarak kafamı kapıdan giren siyahlar içindeki ona diktim.Bu sefer uykulu ve umursamaz bakmıyordu. Gayette sevecen ve sıcak bakıyordu masasına doğru.Aramızda ki mesafeyi kapatırken gözleri beni buldu.Gülümsemesi durdu , beni tanıdığını hissettim. Masanının üzerinden beni süzdü ve ardından hiç beklemediğim bir şey yaptı. GÜLÜMSEDİ. Bana gü-lüm-se-di. Sonra yanımızdan geçip masasına oturdu.

Sev DiyememHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin