2.Bölüm "Gözlerinin rengini sevdim."

90 0 0
                                    

Yaklaşık 45 dakika süren yemeğin ardından Deniz ile tuvalete gitmek için ayaklandık.Masalarının önünden geçtiğimizde elindeki bıçağıyla köftesini küçük küçük parçalara ayırıyordu,işiyle o kadar meşgul idi ki önünden geçerken bakmamasına şaşırmamıştım okulda da alışkındım zaten . Köfteleri ya küçük kardeşlerine ayırıyordu ya da köfteleri küçük parçalara ayırıp yemeyi seviyordu . Ortak bir yanımızın olabileceğini düşünürken birazcık gülümsemek hakkımdı. Yüzlerim ateş gibi yanarken Deniz kolumdan çekiştirip beni tuvaletin içerisine soktu.

"Duru kendinde ol. " dedi Deniz hafif gülümseyip omuzlarımdan sarsarak.Deniz her zaman iyi bir ablaydı. Üniversitesini kazanıp evden ayrılmasına üzülmüştüm ve Uras'ı ve birkaç sorunu daha kafama takarak gece annemlerden gizli ağlamıştım.Deniz hala bana umutla baktığında aynaya döndüm.Uras'ın bana sadece küçücük bir gülümsemeyle bu kadar üstümde etki yaratması bile fazla ironiydi. Bana gülümseyen onlarca çocuk vardı ben onları bu denli önemsemezken o bir gülümsemesiyle kalbimdeki tahtının yerini dahada benimsemişti.

Kızaran yüzümü soğuk suyla birkaç defa yıkadıktan sonra Deniz'in uzattığı kağıt peçetelerle yüzümü duruladım.Deniz ilk kendi makyajının üstünden geçtikten sonra benim hafif makyajımıda tazeledikten sonra tuvaletten ayrıldık.

Masalarının oradan geçtiğimizi varsayınca kalbim tekrardan hızlı atmaya başladı. Masalarına yaklaştığımızda onun ve elindeki fotoğraf makinesini gördüm.Annesinin yanında ikizlerden biri olan oğlu , babasının yanında ise ikizlerden biri olan minik elleriyle babasına sarılan kız çocuk vardı. Klasik bir aile pozuydu ama fotoğrafı çeken o olunca işler değişiyordu. Okulun fotoğraf klübünde olduğunu İdil'in yardımıyla ögrenmiştim.Onun dışında çoğu alanlarda başarılıydı. Basketbol takımının vazgeçilmez oyuncularından biri, ikinci kaptandı. Su dalışları iyiydi. Sesi güzelmiydi bilmiyorum ama beni mest edecek kadar güzel bir tınısı vardı.Kusursuz bir fiziğe sahipti istese mankenlere taş çıkarırdı. Bana göre sayılabilecek bir sürü muazzam özelliği vardı ama en sevdiğim ve ortak olan özelliğimiz ise ikimizinde Dil okumasıydı. İngilizcesinin iyi olduğunu duyuyordum , tabiki yine İdil sayesinde.

Biz Deniz ile arkasından geçip masamıza doğru ilerledik. Arkama baktığımda birkaç poz karesi daha çektiğini gördüm.Masaya oturduğumuzda annem ve babam bizi anca fark etmişlerdi.

Kırmızı şaraplarını ortamda baskın olmayan müzikle yudumlarken. Deniz hiç birşeyler içmiyordu. Aslında geceden sonraki partiye saklıyordu galiba tüm enerjisi. Bense Deniz'in ısrarlarıyla bir kaç kez içmiştim ama Biraya bile alışmak boğazımı uzun sürelerce yakmıştı. O yüzden ben alkolsüz içeceklerle idare ediyordum.

"Gece bizsiz gidersiniz değil mi?"dedi Deniz uslu aile kızı bakışlarıyla usulca sırıtırken.

Annem başını babamın omuzuna yaslayarak düşündü.

" Hmmh. Belki de bu gece onlara izin verebiliriz Uygar." dedi annem başını babamın omzundan kaldırarak.

Babam bir süre kaşlarını hafif çatıp düşündü. "Sabah uyandığımızda mümkünse evde olun. Ve yeni yılın ilk kahvaltısını sizim elinizden yiyelim." dedi. Deniz ile kafamızı sallayıp uslu kızlar gibi yılın son gününün son dakikalarını geçirdik.

Sahnedeki adam 10 dan geriye saymaya başladığında son kez Uras'a baktım , sahneye bakıyordu. Adam son üç saniyeyi sayarken ben yeni yıla onu gizliden seyrederek girmiştim.

***

Yeni yılın ilk dakikalarında ailemizle ve mekanda bulunan yakınlarımızla birbirlerimizi kutlayıp, mekandan ayrıldık. Mekandan ayrılmadan 5 dakika kadar önce Uras'ın mekanı terk ettiğini görünce Deniz ile fazla oyalanmadan arabaya atlayıp gelmiştik. Partiyo veren bizim okulun eski mezunlarıdan, Deniz'in arkadaşlarındandı. Dışarıda fazla oyalanmayıp , içeriye girdik. Ortamın aşırı gürültülü olmasından Deniz beni tenha bir köşeye çekti.

"Ben içecekleri alıp geliyorum." dedi Deniz hafiften bağırarak. Kafamı sallayıp telefonumu çıkardım. Bizim kızlara ve birkaç aile dostlarına mutlu yıllar dileyip etrafta gelen geçenlere baktım. Çoğunluk yavaş yavaş sarhoş olurken , diğer bir çoğunluksa dans ediyordu. Deniz'e doğru baktığımda buraya doğru geldiğini fark ettim.

" Sevdiğinden aldım bücür." dedi Deniz. Yeni yılın ilk dakikalarında yine başlamıştı. Birbirimize hep sataşırdık , bana bücür demesineyse anlam veremiyordum . Ondan on santimetre kadar uzunken yinede bücür olan bendim.Arada ki iki yaş farkından dolayıydı galiba. Favori içeceğimden yudumlayarak ona dilimi çıkardım. Etrafa bakınırken onunda üst katta olduğunu fark ettim. Benim gibi etrafı gözlüyordu yukarıdan. Bir anda onunda gözlerinde kendimi buldum. Olamaz bugün ikinci olmuştu göz göze gelmelerimiz. Birincisi geçen senede olmuş olabilirdi herneyse esprili ergen ruhumu bir kenara çekil durumum ciddiyetini tazeledim. Tekrar fark etmeden yukarı baktığımda onu görememenin verdiği üzüntüyle Deniz'in birasını kafama diktim.

"Hey yavaş ol , noldu?" dedi Deniz endişeyle yanıma gelirken. Kahretsin. Boğazım, boğazımın içinde bırakılan o acı ve uyuşuk tat boğazımı kavuruyordu. Elindeki suyu yavaşca yudumluyarak "İyiyim,ben." diye mırıldanabilmiştim. Sesim oldukça kuru ve güçsüz çıkmıştı.

" O buradamı yoksa , ne oldu anlat?!" dedi Deniz endişeli sesiyle.

"Bak sevgilim bu Deniz liseden en yakın arkadaşlarımdan." dedi sevgilisinin kolunda olan Deniz'in liseden arkadaşı olan adını Sare diye hatırladığım kız.

Ardından Deniz ile Sare sarıldılar. Sare, Deniz'i kendi masasına kısa anlık davet ederken. Deniz bana endişeli bakışlarıyla bakmaya devam etti. " Bir şeyim yok sen git zaten ben tuvalete gideceğim.Kötü olursam ararım." dedim Deniz'e güven dolu bakışlarımla bakarken. "Hemen dönerim." deyip dans edenlerin arka kısmında olan masalara doğru Sare ive sevgilisi ile ilerlediler.

Karnımı tutarak çantamıda alıp üst kattaki tuvalete ilerledim. Bir üst kattan sonra diğer üst katıda çıktım. Tuvalete girdiğimde boş olmasına sevinerek yere çöktüm.Midemin hassas olmasından her zaman nefret ediyordum işte yine karın sancılarım başlamıştı.Bir anlık öfkeyle yapmadığım hata kalmıyordu ve acısını daima yalnızken çekiyordum. Bu beni yoruyordu. Midemin içindeki kısmı klozete boşaltarak su ve peçete yardımıyla yüzümü temizledim. Ağzımdan ufak bir haykırma çıksada ağlamayacaktım. Uras bugün benimle göz göze gelip hatta bana gülümsemişti.Bu bile beni bir kaç hafta durmadan tebessüm ettirebilirdi.Sahte olduğuna inanamadığım gülümsemeyle saçlarımı geriye savurup çantamı aldım ve bir alt kata indim.Başımın çatlayacak şekilde ağrıması dengemi hafif sendeletirken arkadan ayak sesleri duyarken. Merdivenlere doğru ilk adımımı atmam ve yere yığılacakken birinim beni belimden tutması bir oldu. Kafamı güç bela kaldırırken beni tutanın Uras olduğunu fark ettim. Nefesimi burnuma çarparken beni kavradığı kolunu kaldırdı ve iki eliyle dengemi sağladı. Elleri omuzlarımı tutarken hala çok yakındık. Gözlerinin kahverengisi büyümüş ,yoğunlaşmıştı. En sonunda bir cümle kurabilip "Ben.. ben teşekkür ederim." diyebilmiştim.

"Daha dikkatli olmalısın." demişti ilk gözlerime sonra tekrar yüzüme bakıp. " Bu arada gözlerinin rengini sevdim." dedi saçlarını dağıtarak.

Galiba yeni yıla en mutlu ben girmiştim Kahverenginim elaya çalan gözlerimi beğenmişti. O beğendi diye sevebilirdim artık sevmediğim gözlerimi.

Ona gülümsemekle yetinmişken. Odalardan birinin kapısı açıldı ve turuncu bornozlu esmer bir kız odadan çıktı ve yanımıza geldi.

Uras ne oldu der gibi geriye bakarken kız beni umursamayıp ona arkadan sarıldı.

Artık kusmamı bastıramayacak ve ağlamamı saklayamayacak bir nedenim daha olmuştu.

Böüm sonu*

Sev DiyememHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin