-Kim Taehyung-
Son mesajından sonra koşarak bahçeye gitmiştim ama orada artık yoktu. Ve iki gündür okula gelmiyordu. Gelmemesi bir yana mesajlarımada cevap vermiyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Doğru söylüyordu. Bir korkak gibi davranmış karşısına çıkmamıştım. Ama ona yüzümü çevirdiğimi gerçekten hatırlamıyordum. Onu ilk gördüğümde yüzüme bile bakmamıştı. Yanımdan bile bana bakmadan geçiyordu. O yüzden platonik aşk yaşıyordum.
Şimdi ise kafaya koymuştum karşısına çıkacaktım ancak o okula gelmezken bunu yapmam biraz zorlaşıyordu. O yüzden Yeontan'ı da alıp evine gidecektim. Hatta gitmek için hazırdım. Bizim eve sadece on dakika uzaklıkta oturuyordu.
Yeontan'ı çantasına yerleştirip evden çıktım ve çok hızlı olmayacak şekilde adımlarımı evinin olduğu caddeye çevirdim. Şu an tek istediğim evde tek olmasıydı. Çünkü annesi ya da babası ile karşılaşırsam ne diyeceğimi bilmiyordum. Aslında sebebim vardı okul arkadaşıydım ve merak etmiştim. Bu sebep yeterliydi sanırım. Yani öyle olması için dua ediyordum.
Adımlarım dairesine geldiğinde durdum ve sakince zili çaldım. Aradan biraz geçtikten sonra kapının arkasında bir haraketlilik oldu ve kapıyı annesinin açacağını anladım.
Karşımdaki kadını görünce önce biraz şaşırdım çünkü yaşına göre çok genç ve güzel görünüyordu. Şimdi Shin'in güzelliğini kimden aldığını biliyordum. Kesinlikle annesinden almıştı.
"Merhaba efendim." Eğilerek selam verdiğimde kadın gülümseyerek beni selamladı.
"Merhaba genç adam." Ben hayranlıkla kadına bakarken gülümsemesi büyüdü.
"Ne için gelmiştin?" Kendimi toplayarak cevap verdim.
"Ah üzgünüm. Ben Shin Youra'nın okuldan arkadaşıyım. Birkaç gündür okula gelmiyor merak ettim. O iyi mi?"
"İçeri gel." Kadın gülümseyerek beni içeri davet ettiğinde ikiletmeden içeri adımladım. Youra'yı görmeyi kafaya koymuştum.
"Youra iyi, sadece halsiz hissettiğini söyledi ve bende okula gitmemesine izin verdim." Elini uzatarak devam etti.
"Ben Youra'nın annesi Kang Jihyun ya sen genç adam ?" Çekinerek elimi uzattım.
"Ah üzgünüm, kendimi tanıtmadım. Ben Kim Taehyung." Elimi sıkarken samimi gülümsemesini devam ettirdi ve elini çektiğinde parmağı ile soldan ikinci kapıyı işaret etti.
"İçeride uzanıyor. Seni gördüğüne sevinecektir." Bana kapıyı gösterip kendisi içeri geçmek için adımladı ve giderken Youra'ya seslendi.
"Bebeğim okuldan arkadaşın geldi." Adımı söylemesine sevinerek kapıya doğru ilerledim ve Yeontan'ı çantasından çıkarttım. Önce onu gönderecektim odaya. Kapıyı tıklattım ve içeriden gel komutu gelince kapıyı açtım ve Yeontan'ı içeriye gönderdim.
"Yeontan senin burada ne işin var?" Youra konuştuğunda içeriden Taetae fırladı ve bacaklarıma dolandı. Eğilip onu kucağıma aldım ve kafamı içeri uzatmadan gelen seslere baktım.
"Baban burada değil mi?" Kıkırdadı. "Geleceğini biliyordum." Girmeden biraz daha bekledim ve sesini duyduğumda içeri girdim.
"İçeri gel Taehyung, ve Tae'yide getir." Tae kucağımda içeri girerken gülümsüyordum.
"Hoş geldin" Yatakta pijamaları ile beni karşıladığında gülümsedi. Pijaması ile olması onun için sorun değil gibi görünüyordu. Benim için sorun değildi ama genelde kızlar böyle şeylere takılırdı ama o bunu dert etmiyor gibiydi. Onun bu tarafını geç keşfettiğim için kendime kızıyordum.
"Hoş buldum." Gülümserken yanına yaklaştım ve Tae'yi yatağa, yanına bıraktım.
"Bana doğru gülümsemen çok güzel."
"Anlamadım?" Şaşırarak konuştuğumda kıkırdadı.
"Affedersin, bana gülümsediğini pek görmedim. O yüzden hoşuma gitti." Eli ile Tae'yi işaret etti.
"Ayrıca onu bırakman hoşuna gitmiş gibi görünmüyor, biraz daha kucağına alıp sevebilir misin? Babasını özlemiş anlaşılan." O konuşurken ağzından dökülen kelimeler ile büyüleniyormuş gibi gülümsüyordum. E böyle olunca algılarımda kapanıyordu.
"Tae baban seni istemiyor galiba annecim? Oysaki adını bile sana vermiştim." Bir anda algılarım açıldı ve Tae'yi kucağıma alarak çenesinin altını sevdim.
"Seninle bu kadar yakın olmak beni donduruyor Youra."
"Konuşmak istemiyor musun?"
"Hayır hayır. Sadece bu kadar yakın olmak heyecanımı arttırıyor. O kadar." Gülümsedim.
"Bende heyecanlıyım. Ama benim heyecanlanınca çenem açılıyor işte." Kıkırdayarak Yeontan'ı öptü. O da halinden memnun şekilde kuyruk sallayınca kendimi tutamayarak konuştum.
"Çok güzel görünüyorsunuz. Bu halinizi resmetmem gerek." Youra kafasını kaldırarak bana baktı.
"Resim çizebildiğini bilmiyordum."
"Kimse bilmiyor. Tabi Yeontan hariç." Bedenini yana kaydırarak yatakta yer açtı ve eli ile oturmamı işaret etti.
"Otursana." Dediğini yaptım ve oturdum. Biraz sessizlik oldu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ya da ne soracağımı. O yüzden aklıma gelen ilk soruyu yönelttim.
"Ben olduğumu nasıl anladın?"
"Hımm.." düşünür gibi yapıp gülümsedi.
"Aslında emin değildim. Sadece risk aldım. Yani evet tahminlerim vardı ve sen olman için dua ediyordum ama tanrı aşkına dans ederken nefesini tutacak kadar benden hoşlanmadığını düşünüyordum." Şaşırarak yüzüne bakıyordum. Ben ondan hoşlanmıyordum zaten, aşıktım. Hemde uzaktan uzaktan deli gibi aşıktım.
"Elinde sütü görünce ihtimallerime girdin. Sonra fotoğrafları biraz stalkladım ve.. Dudaklarını tanıdım." Bakışları dudaklarıma kayınca gülümsedim. O da benimle birlikte gülümsedi.
"Yani ne diyeceğimi kestiremiyorum ancak Youra, nefesimi tutma sebebim senden hoşlanmamam değildi."
"Neydi o zaman?"
"Sadece... Güzel kokuyordun ve benim başım dönüyordu. Senin benden hoşlanmadığını düşündüğüm için seni rahatsız etmemek için tutuyordum işte." Gülümsedi. Gülümseyince çok güzel oluyordu ve ben bakışlarımı ondan alamıyordum.
"Birbirimizi çok yanlış anlamışız Taehyung." Kafamla onu onayladım.
"Keşke okulda seni bulabilseydim, o zaman bu açıklamayı daha önce yapıyor olurdum." Araya girdiğinde sustum.
"Bilerek gelmedim. Bana yine kendini göstermezsin diye, ya da yanıldım diye. Seni kırmak istemiyordum. Sen Taehyung olmasaydın ne yapardım bilmiyorum ama işte olmama ihtimaline karşı birini kırdığımdan korkuyordum ve sensen gelirsin diye düşünüyordum."
"Geldim Shin. Seni beklettiğim için özür dilerim." Gülümsedim.
"Bana soyadımla seslenmen..."
"Rahatsız mı ediyor?"
"Hayır hayır, sen söylediğin için rahatsız etmiyor. Beğendim." Gülümseyerek Yeontan'ı öptü ve yanıma gönderdi.
"Gitsen iyi olur Tae, babam gelir birazdan. Yarın okulda görüşürüz." Ayaklanıp Yeontan'ı çantasına koydum.
"Görüşürüz Youra." Eğilerek yataktaki TaeTae'ye elimi uzattım.
"Görüşürüz TaeTae. İsmim sana daha çok yakışıyor." Söylediğime Youra gülümserken el sallayarak odasından ayrıldım. Sanırım artık bişeyleri düzeltmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonic Love |KTH|
FanfictionKth Köpeğin köpeğimle çok iyi anlaşır Shin Pardon? ~Texting ve Düz yazı~