Gidiyorum

77 7 0
                                        

Yurtta kızlarla oturup vedalaşıyordum.

"Azraaaa" dedi Hazal a lari uzatıp buruk bir sesle...

Hazal benim buradaki en iyi arkadaşimdi tek sırdaşımdı. Benden bi 6 ay kadar küçüktü. Buraya geldiğimden beri tüm hayallerim onunlaydı. Herşeyimiz ortaktı onunla, ikimizden başka kimsemiz yoktu bu yurtta yani başkalarına pek güvenmezdik. Buradan beraber ayrılacaktık. Başka yerler görmeye gidecektik. Gidecez de... Ama daha hazal'ın 18'ini doldurmasına zaman vardı. Bu yüzden o 18'ine girene kadar ben istanbula gidecek oradaki düzenimizi kuracaktım. Ve sonra onu yanıma aldıracaktım. Bu zaman zarfında maalesef ayrilmamiz gerekecekti. Ve bu yüzden Hazal çok üzülüyordu.

"Böyle yaparsan ben gidemem ki" dedim onun gibi bakarken.

"Gitme o zaman" dedi cidden ciddi bir ses tonuyla,

"Ama gitmezssem bizim için güzel bi yer bulamam"

"Bulma"

"Böyle yapma kızım ya"

"Tamam ya sustum"

"Ağlarsan gitmem"

"Ne ağlayacam ya, çocuk muyum ben" dedi sesi titrerken...

Gizlesede tamda şuan gözünden bir damla yaş süzülüyordu...

"Oowwfff" dedim ağlamamak için dudaklarımı şisirdim...gözyaşlarımı içime akıtırken onu kollarımın arasına aldım ve sıkıca sarıldım.

Kıyamam ki ben ona, ikimizde çok duygusaldık aramızdaki terk fark benim duygusal olduğumu benden başka kimse bilmiyordu. Çünkü ağlarsam güçsüz olurdum duygusallık güçsüzlüktü benim için :( o ise hiç kimseyi umursamadan yıkılabiliyordu, ağlayabiliyordu ve bunu hiç umursamiyordu. Bazen ona imreniyordum doğrusu...

"Hadi ama ya bu yurtta birlikte geçireceğimiz son gece"

"Evet öyle"

"O zaman ağlama benide ağlatacaksın bak" dedim yapmacık bir şekilde dudak büzerken.

"Sen gebersende ağlamazsın Azra" dedi alaycı bakıslarıni bana yollarken.

"Hadi canım o kadar da değil"

"Tamam tamam şey yapalım o zaman"

"Ne yapalım"

"Hani küçükken ben ne kadar birşeye üzülsem sen hep... Immmm"

"Yanımdami uyumak istiyorsun"

Başını aşağı yukarı doğru sallarken gözlerini benden kaciriyordu ahhh hadi ama hiç büyümeyecekti öyle değil mi?

"Olur"

"Tamam o zaman ben üzerini değistireyim"

"Tamam hadi sen git bende geliyorum"

Hazal soyunma odasına girdikten sonra gözleri dolmuş bir şekilde bizi izleyen kızlara baktım. Hepsi gerçekten çok iyilerdi ama hiç biri benim için bir Hazal olamazdı.

"Kızlar sizden bir ricam olacak"

"Tabiki, seni dinliyoruz" dedi hepsi bir ağızdan...

"Ona iyi bakın" dedim sesim titrerken. O benim ailemdi ve çok saftı bensiz nasıl ayakta duracakti o :(

Kızlar kafalarını olumlu bir şekilde sallarken ben onlara teşekkür etme maiyetinde sarıldım... Sonrada artık içimde tutamayacağım göz yaşlarımı akıtmak için lavaboya doğru yürüdüm. Aynanin karşısına geçtiğimde artik patlama noktasindaydim. Kapının kilitli olduğuna emin olduktan sonra tüm kalkanlarımı indirdim. Çok duygusal bir yapım vardı ve bunu çok güzel gizleyebiliyordum. Burayı sevmiyordum evet ama zordu. Büyüdüğüm yerden koşup oynadığım yerden ayrılmak çok zordu. Aileden görmediğim sevgiyi burada görmeme rağmen buraya bağlanmak istemiyordum. Ama bu istemsizce olmuştu. Yıllardır hevesle beklediğim o gün bugün dü ama ben ağlıyordum... Sanırım...

Sanırım ben burayı özleyecektim.

Hüzünlerime, gözyaşlarıma şahit olan bu aynayı, mutluluklarıma kahkahalarıma şahit olan odamı, oyun oynadığım koşusturdugum o bahçeyi, ben herşeyi çok özleyecektim. Artık gözyaşylarım sessiz çığlıklar arasında gözlerimden süzülüyordu. Kolumla gözyaşlarımı sildim. Kendime geldiğimde giyinip gözlerimdeki kızarıklığın geçtiğine emin olup lavabodan çıktım.

Hazal çoktan yatağa kurulmuş ve uzaklara dalmıştı, beni fark ettiğinde beni yatağin boş kalan kısmına eliyle 2 kere vurup beni yanına çağırdı.

Gittim ve yanına uzandım.

"Bizim çok güzel günlerimiz olacak değil mi?" dedi

"Hem de çok güzel"

"İyiki tanımışım seni"

"Bende seni" dedikten sonra ikimizde uykunun kollarina biraktik kendimizi.

Sabah uyandığımda Hazal yanımda yoktu. Kahvaltiya gitmiştir diye bunu pek umursamadım. Uçağım bir saat sonra kalkiyordu. Bekle beni İstanbul ben geliyorum :) üzerimi değiştirdikten sonra taksiyi çağırdım. Sonkez kızlarla vedalaşmak için yemekhanenin yolunu tuttum. Yemekhanede kimse yoktu bahçeye ve sınıfa bakayım dedim yine boş salıncak ve sıralarla karşılaştım. Neredeydi herkes böyle... Ben böyle düşünürken taksinin korna sesini duydum. Ne yani kimse beni uğurlamaya gelmeyecek miydi? Hazal...

Peki ya o... Korna 4. Kez çalınca başımı önüme eğip taksinin yolunu tuttum.

Havaalanına varmak üzereydim hala ne bi kimse aramış nede mesaj atmıştı. Bu kadar çabuk mu çıkacaktım hayatlarından..

"Geldik efendim"

Şoförün sesiyle kendime geldim. Ücreti ödeyip arabadan indim. kimlik ve bilet işlemleri derken 10 dakikam kalmışti. Ayağım bir türlü kapıya doğru gitmiyordu. Bu yüzden son anonsa kadar banklarda oturacaktım. Zaman geçmek bilmezken ben sıkılmaya başlamıştım. İstanbul ucagi için bir kaç kez anons yapıldıktan sonra sarsaklayarak ayağa kalktım. Kapıya doğru ilerledim. Görevliler son kez beni ararken sesli bir kalabalığın bana yaklaştiğını gördüm.

Evet bunlar onlardı. Beni unutmamışlardı. Bir an askermisimde beni uğurlamaya gelmişler gibi hissettim. Hepsi bir ağızdan.seni asla unutmayacağız dedi. Sanırım bugün duygularımı saklamanın sırası değildi. Gözlerimden bir kaç damla yaş süzülmesine izin verdim. En önde hazal vardı elinde kelebek şeklinde küçük bir pasta ve üzerinde bir tek mum.

"Hoşçakal kelebeğim. Umarim bu kelebeğin tersine up uzun bir ömür nasip eder Rabbim sana. Tabiki benle birlikte :)) bak su mum gibi tek başına kalacaksın orada taaaakiii.."

Dedikten sonra cebinden bir mum daha çıkarıp yakarak diğer mumun yanina biraktiktan sonra devam etti. "Ben gelip seni yalnızlığından kurtarana kadar... Sonra ise asla ayrilmayacaz birgün işığımız birlikte sönene kadar." dedikten sonra ikimiz birlikte mumu söndürdük.

"İyiki varsın dedim gözlerimden bir kaç damla yaş düşerken sonra diğerlerine bakıp devam ettim "iyiki varsınız"

Tam gidecekken aklima gelen soruyla arkamı döndüm.

"Neden bu kadar geç geldiniz"

"Hepimiz seni ağlarken görmeden Ölürsek gözümüz açık gider diye düşündük. Amacimiz seni ağlatmaktı"

Gözyaşlarımı eliyle sildikten sonra arkasına döndü.

"Sanırım başardık gençler :)"

"Hem ağlarim hem giderim" dedim alaylı bir tavırla...

Duyduğum anonsla kapıya doğru yürüdüm. Sonkez arkama döndüğümde içimi tarifsiz bir duygu kapladı... Ailemi arkamda bırakıp gidiyordum...

"Hoşcakal kardeşim"

"Hoşcakal"

*****

İstanbula vardıktan sonra hemen bir otel bulup yerleştim. Yanımda olan para beni çok idare etmezdi. Bu yüzden avukatı arayıp buluşma ayarladım. Yarın evrakları imzalayıp babamdan kalan parayı ve burdaki evin anahtarını alacaktım... Geri kalanlar için sonra birşeyler düşünecektim.

Şimdi tek istediğim güzel bir uyku...

ZEHR-İ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin