Hermaphrodite

209 19 1
                                    

Fotoğraf : Hermaphrodite heykeli.

Haberci tanrı Hermes ile güzellik ve aşk tanrıçası Aphrodite’nin sevişmelerinden çok güzel bir erkek çocukları olur. Çocuğa her ikisinin adlarının birleşmesinden oluşan Hermaphrodite adını verip İda Dağı ormanlarındaki nymphalara büyütmeleri için teslim ederler. Nymphaların büyüttüğü Hermaphrodite on beş yaşına geldiğinde artık çok yakışıklı bir genç olmuştur. Onun yaşındaki gençler karşı cinsleriyle çoktan flörte başlamışlardır ama onun kızlarda fılan gözü yoktur. O sadece gezmeyi düşünüyor, dünyayı gezip dolaşmak yeni yerler görmek, yeni bilgiler edinmek istiyordu. İda Dağı’ndan başlattığı gezisinde yolu bir gün Karya bölgesine düştü. Başladı kentleri bir bir dolaşmaya.
_

O günlerden birinde Karya’nın en güzel kentlerinden Halikarnassos’a doğru giderken yolu üzerindeki dupduru berrak suyu olan bir küçük göl gördü. Çevresi yemyeşil, çimenler, kır çiçekleri, erguvanlar, bodur çalılar ve ağaçlarla kaplıydı. Bu gölün adı Salmakis idi ve gölün aynı adını taşıyan dünyalar güzeli, uzun siyah saçlı, ela gözlü, uzun kirpikli bembeyaz tenli, nazlı çiçek gibi bir Nymphası vardı. Fildişinden yapılma bir heykelcik gibi bu periyi görenler onu Aphrodite sanırlardı. Yorulan ve yaz sıcağından iyice bunalan delikanlı gölü görünce sevinçle oraya doğru yöneldi. Kendi kendine ”hem su içerim, hem de serinlerim.” diye söylendi. Gölün kıyısına yanaşıp su içmek için eğildiğinde az ötede suyun içinde yüzen peri kızı Salmakis’i gördü.
_

Kız da onu görmüş ve onun yakışıklılığına vurulmuştu. Delikanlının ise kız umurunda değildi. O kadın ve kızlarla ilgilenmiyordu ki. Kız ona önce kaş göz işaretleriyle sonra eliyle yanına gelmesi için işaret etti ama yakışıklı gençte hiçbir hareket yoktu ve sadece boş boş bakıyordu. Üstelik canı sıkılmıştı. Bu kızın yanında yıkanamazdı da. Peri kızı şaşırmıştı, kendisi gibi güzel bir periye yüz vermeyen gence kızmaya başladı. Baktı ki o gelmiyor yüzerek kıyıya onun yanına gidip, çıplak bedeniyle önüne dikildi. Yakışıklılığını övdü ve birlikte olma önerisinde bulunup şöyle dedi:

"Yabancı, kim olduğunu ve ölümlü mü yoksa ölümsüz mü olduğunu bilmiyorum. Ama ne olursan ol seni çok sevdim. Gel birlikte olalım. "
Genç hiç yanıt vermeyince kız bu kez
şöyle dedi, "Yoksa sen sağır mısın? Dediklerimi duymadın mı?"

Genç isteksizce yanıt verdi.
"Yok, duydum da kadınlar ve kızlar
benim ilgimi hiç çekmiyor." Kız
şaşaladı, onun şaka yaptığını sandı.
"Nasıl çekmez güçlü ve çok yakışıklı bir erkeksin. Eminim ki kendi yurdundaki tüm kadın ve kızlar sana sevdalıdırlar. Annen, kız kardeşin ve varsa yavuklun senin gibi dünya güzeli bir erkeğe sahip oldukları ve her zaman senin güzelliğini görebildikleri için çok şanslı
olmalılar." Bu sözler delikanlıyı pek
etkilemediğinden sadece çevresine
bakmakla vetindi.

Peri kızı sözlerine devam etti.
"Ama her ne olursa olsun sevdiğin ya
da eşin varsa şimdilik unut, gel beraber olalım. Bu güzel anın tadını birlikte çıkaralım."

Genç hayır anlamında başını sallayıp
omuzlarını silkti. Peri kızı işi azıtıp
cilveler yapıp güzel sözler söylediyse
de bir türlü onu yola getiremedi. Baktı
ki olacağı yok. Kızgınlıkla bağırdı.
"Kendini beğenmiş duygusuz adam!"

Döndü arkasını kızgınlıkla söylenerek ağaçların arasında kayboldu. Aslında gidiyormuş gibi yaparak bir çalılığın arasına saklanmıştı. Çünkü yenilgiyi
kabullenme gibi bir düşüncesi yoktu.
Onun gittiğini gören delikanlı derin bir nefes alıp, "oh! Nihayet yapışkan
kızdan kurtuldum. " diyerek etrafına
bakındı sonra kimsenin olmadığına
emin olduktan sonra giysisini çıkarıp
gölün serin sularına kendini atıverdi.
Daha on, on beş kulaç atmamıştı ki
birden çalının arkasından peri kızı çıktı. Kaşla göz arasında o da suya atladı. Gencin kaçmasına olanak yoktu. Zaten peri kıZı anında onun yanında bitmiş, sıkıca kucaklamıştı onu. Öpüyor öpüyor oğlan ise ondan
kurtulmak için çırpınıp duruyordu. Ne kadar çabaladı ise kızdan kurtulamıyordu. Ama kızın da gücü kesilmek üzereydi yine de oğlanı elinden kaçırmak istemiyordu. Bir ara suyun dibine evine doğru çekmeyi düşündüyse de vazgeçti. Bir tek yol kalmıştı. Tanrılara yakarmak. O da öyle yaptı, "Ey tanrılar bu genci gerçekten çok istiyorum ve seviyorum. İlk kez birini bu denli sevdim. Bizi hiç ayırmayın, hatta bir beden yapın.” diyerek yakardı.

Tanrılar bu içten yakarışa kayıtsız kalmayıp ikisini bir bedende birleştirdiler. Artık ikisi bir beden olmuşlardı. Yani aynı bedende hem kadın hem erkek özelliği vardı. O günden sonra hem erkek hem dişi olanlara Hermaphrodite adı verildi.

Platon'a göre insanların hepsi başlangıçta birer Hermaphrodite imişler. Sonradan bölününce birbirlerini çok arar birbirlerinin ardından koşar olmuşlar.

Sanat 101Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin