--2 yıl önce---
Telefonumun sürekli çalıyordu. Neredeydim? Otobüsteydim. Yolculuk İstanbul'aydı. İstanbul. Daha önce hiç gitmediğim o şehir. İlk gidişimin böyle olmasını istemiyordum. Zorundaydım. Telefon rehberime girip kuzenlerimden birinin daha kayıtlı olduğu bölüme indim.
Alp Abi. İstanbul'da doğup büyüyen bir adet kuzenim. İsminin üzerine tıklarken içimden açması için dualar ediyordum. Telefonun kapanmasına yakın karşı taraftan bir ses geldi.
"Aloo."
"Alo benim Asya."
"Vay, sen beni arar mıydın yaa?"
"İstanbul'a eliyorum abi." dedim uzatmadan. "Otobüsteyim."
"Haa işim düştü diyorsun yani. Tamam. Ben seni otogardan alırım. Ama bir şartla."
"Neymiş?"
"Her şeyi anlatıcaksın."
"Anlaştık."
"Anlaştık. Ne kadar var gelmene?"
"Yaklaşık yarım saat."
"Tamam trafik falan derken o bir saat olur ben gelirim otogara."
"Tamam. Bekletme beni."
"Emredersiniz küçük hanım, başka isteğiniz?"
"Aslında sizin ev müsait mi?"
"Evet, bizim orada mı kalacaksın?"
"Evet. Yani müsaitseniz."
"Tamam. Annemle babama söyliyim. İkisi de çok sevinecek duyunca."
"Emin ol bende çok sevineceğim onları görünce. Kapatıyorum."
"Tamam. Hadi görüşürüz."
"Görüşürüz." telefonu kapatınca aslında annemin tarafındaki herkesi ne kadar çok sevdiğimi tekrar tekrar fark ettim. Aslında herhalde baba tarafından bir tek halamı seviyordum. Evet evet, halamda çok iyiydi. Sonra bunları düşünmeyi bırakıp kafamı cama çevirdim.
Yaklaşık bir saat sonra otobüsten iniyordum. Gerçekten Alp Abi burayı çok iyi tanıyordu. Otogarda ne yapacağımı bilemezken arkama baktığımda peronların biraz ilerisinde yanında bir çocukla beni bekleyen kuzenimi gördüm. Bana bakıp gülümsedikten sonra kollarını açtı. Gülerek ona baktıktan sonra ona doğru koşup bizim tabirimizle "kocaman sarıldım" ona.
"Kardeşim geldi bee." dedi bana daha sıkı sarılırken.
"Abim bee." dedim gülerek.
"Gel bakalım. Banu Sultan ve Ersin Reis çok sevinecek seni görünce."
"Söyledin dimi onlara geldiğimi."
"Söyledim söyledim. İkisinin de gözleri parladı resmen. Haa bu arada kardeşim kadar yakın dostum Kıvanç. Kuzenim Asya." dedi bizi tanıştırırken. Kıvanç koyu kahverengi gözlü, sarı saçlı, uzun boylu bir tipti. (*)
"Memnun oldum." dedi elini uzatırken. Elini sıktım. "Bende."
"Hadi gel. Banu sultan seni bekliyor." dedi beni beyaz wolswagen beyaz arabaya yönlendirirken. Kıvanç 'Abi' arabayı kullanırken kuzenim onun yanına oturmuştu. Ben arkaya şutlanmıştım.
"Eee hoş geldin, beş gittin durumu bittiyse soruyorum. Noldu?"
"Olay oldu."
"Aaa, şaka yapıyorsun. Şu işe bak. Olay olmuş. Ben zannediyordum ki banka soydun, Sharlock Holmes'ten kaçıyorsun. Allah Allah yaa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü Bizim
Fiksi RemajaArkadaş, bir kelime, yedi harf. Ne bu bir kelime yedi harf? O bir kelime yedi harf içine dünyaları sığdırabilendir. Benim çok arkadaşım var. Kimisi çocuk kalmış, kimisi beni çocuk yapmış. Kimisi çocukluk aşkım olmuş, kimisi çocukluk aşkımı unutturmu...