Turgut Bey ilk defa kendisini çaresiz hissediyordu. Çünkü bu gece hayattaki en zor şeylerden biri olan evladıyla imtihan olmuştu. Babasının ona vermiş olduğu İslam sevgisini kızına aşılayamamıştı. İlkay'ına biricik kızına attığı tokatla bunun da pişmanlığını yaşıyordu. Yaşadığı onca olayın vermiş olduğu ağırlıkla kendini koltuğa bırakmıştı. Rabbine karşı o kadar mahcup du ki ama yinede gidilecek tek kapı onun kapısıydı. Rabbinin merhametine sığınarak dua etmeye başladı; Rabb'im senin karşında o kadar mahcupum ki yapamadım evladıma senin, habibinin, kitabının sevgisini veremedim. Allah'ım ne olur beni affet kızımı ıslah eyle Ya Rabbim bana ve aileme bir çıkış kapısı göster. Allah'ım senin merhametin o kadar sonsuz ki sen bizi ve kızımı affeyle gönlünü senin aşkınla yandır Rabbim diyerek gönlünden gelen hüzün gözlerine vurarak gözyaşı olarak dışarıya nüfus etmeye başladı. Turgut Bey'in ağladığını gören Türkan Hanım eşinin elini tutarak ona destek olmaya çalışıyordu; Bey Rabbim büyük elbet bize bir çıkış kapısı gösterecek ne olur sen gözyaşı dökme senin döktüğün her gözyaşı benim gönlüme bir kor olarak dönüyor deyip eşine sarıldı. O anda gökyüzünü kaplayan insanların gönüllerine huzur veren bir ses duyuldu .müslümanları namaza çağırıyordu. Türkan hanım eşine dönerek; Turgut Bey bak geceden sonra gündüzü getiren kışdan sonra baharı getiren rabbim bizi de sıkıntıdan sonra felaha ulaştıracaktır. Hadi kalkıp güzelce abdest alıp Rabbimin huzuruna geçip dua edelim.
Türkan Hanım namazını kıldıktan sonra hayat her zorluğa rağmen devam ettiği için kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Selim ve Turgut Bey zor da olsa kahvaltı yapmak için aşağıya indiler. Herkes kahvaltı masasının başına oturdu ama kimsenin boğazından tek lokma geçmiyordu. Turgut Bey sofradaki sessizliği bozarak; Hanım İlkay'ı kahvaltıya çağırdın mı? Türkan Hanım; Çagırdım ama gelmedi Turgut Bey galiba bize kırılmış bana tokat atan babanın sofrasına oturmam dedi. Selim duyduğu sözlerin üzerine hiddetlenerek; Ne demek bana tokat atan babanın sofrasına inmem dedi İlkay o tokatı çoktan haketmişti. Böyle bir babası olduğu için ömrünce şükretmesi gerekiyor. Baba yalvarıyorum sana lütfen İlkay'a attığın tokat için ondan özür dileme babam İlkay'a karşı hemen yumşama İlkay artık haddini çok fazla aştı. Babam ben seni çok iyi tanıyorum şuan çok fazla vicdan azabı çekiyorsun ama bu vicdan azabını İlkay çekmeli babam dayanamıyorum senin bu haline yüreğim yanıyor. Turgut Bey oğlunun bu halini gördükçe içi kan ağlıyordu. "Oğlum sen üzme artık kendini baban inşallah bu duruma bir çare bulacak okuluna derslerine odaklan fakültede son senen yakında doktor olacaksın inşaallah. Bu arada Turgut Bey'in telefonu çalmıştı arayan sekreteriydi. "Alo Turgut Bey rahatsız ediyorum kusura bakmayın Vuslat Kuran Kursunun idarecisi Mukaddes hanım aradı hafızların icazet merasimi varmış sizi ve ailenizi davet etti." "Oo maşallah hafızlarımıza, Ayşe kızım tamam geleceğiz inşaallah ama mutlaka onlara maddi ve manevi yardım etmemiz gerekiyor. Bu arada kızım bugün şirkete gelemiyeceğim toplantıları ona göre ayarlarsın." "Tamam efendim." "Allah'a emanet ol kızım." Bu arada Türkan Hanım meraklı gözlerle eşine bakarak Hayırolsun ne oldu bey. "Hayır hanım
hayır hafız kızlarımız icazetlerini alacaklarmış bizleride davet ediyorlar. Bu arada İlkay kızımız içinde bir çare buldum. Türkan Hanım sen İlkay'ımızı aşağıya çağır hepinize söyleceğim Rabbim inşallah yardımcımız olacak." Türkan Hanım İlkay'ı zar zor ikna ederek aşağı indirdi. İlkay ailesinin karşısındaki koltuğa geçerek; Yine konseyi toplamışsınız hayrola bu seferde diğer yanağımada mı tokat atacaksınız. Selim İlkay'ın pişkin tavırlarına dayanamıyordu Turgut Bey ise oğlu Selim'in elini tutarak sakin olmasını söylüyordu. Turgut Bey güven veren yumuşak ses tonuyla kızına dönerek; Canım kızım sen ilk doğduğunda evimize ay gibi doğdun lütfen kızım şimdide evimizin üzerine çöken bu karanlık geceye yine ay gibi doğ. İlkay'ım ciğerparem ailen olarak her daim senin iyiliğini istiyoruz. Gezdiğin arkadaşlarının sana hiçbir faydası yok. İnsanın arkadaşı onu cennete götürmeli ama bunlar seni cehennem çukuruna atacak ay yüzlü kızım benim. Biz ailen olarak senin geleceğin için bir plan yaptık. İlkay sinirlenerek sesinin tonunu yükseltmişti; Nee siz benim geleceğim için plan mı yaptınız benim sizin bağnaz ve gerici planlarınıza ihtiyacım yok. Hem benim on sekizime bir ay kaldı artık kendi kararlarımı verecek yaştayım. Biz kararımızı verdik. Ben, Ece ve Berk yurtdışında okuyacağız kararıma sakın karşı çıkmaya kalkmayın. Turgut Bey; Kızım tabiki üniversite okuyacaksın ama okumadan önce bir yıllık bir eğitim alman gerekiyor. İlkay şaşırmıştı; Ne eğitim mi? "Evet kızım eğitim Kuran ve İslam ilimleri eğitimi seni derneğine baktığımız Vuslat Kuran Kursuna göndereceğim orda bir yıl yatılı kalacaksın ve eğitim alacaksın güzel kızım sonrada istediğin üniversiteye gidersin. Türkan Hanım ve Selim duyduklarına çok şaşırmış ve sevinmişlerdi. İlkay ise duyduğu sözler üzerine öylece kalakalmıştı. Turgut Bey kızından duyacağı cevabı heyecanla ve merakla bekliyordu. İlkay ise üstünden şaşkınlığı atınca ailesinin yüzüne rüzgar gibi çarpan o sözleri söyledi; Bir sürü örümcek kafalının bulunduğu bir ortamamı gideceğim şunu iyi dinle Turgut Bey ölsemde oraya gitmem...Arkadaşlar beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLE GİDEN YOL
Spiritualİlkay liseyi yeni bitirmiş. Ailesi zengin ve dindardır. İlkay ise arkadaş çevresinden etkilenerek Müslümanlığın dışında olan hareketler yapmaya başlamıştır, bu davranışları ailesini ve bilhassa babası Turgut Bey'i üzmektedir. Turgut Bey yumuşak bir...